Kuruçeşme

Ağaçların Gölgesindeki Semt

Boğazın incilerini keşfetmeye devam ediyoruz ve bu seferki durağımız Beşiktaş ilçesine bağlı Kuruçeşme. İstanbul‘da, boğazın belki de en küçük semti olan Kuruçeşme, dik yamaçların ve ağaçların gölgesinde bir kaçış noktası konumunda.


Tarihten günümüze kadar Amopolos, Bithias ve Kalamos isimleriyle de anılan semt, temiz akarsularıyla uzun yıllar İstanbul’un gizli su kaynağı olmuş. Nitekim Sarp yamaçlardaki koruları nedeniyle semte bir zamanlar Koruçeşme dendiği de rivayetler arasındadır. Evliya Çelebi’ye göre ise semtin iç tarafında akan derenin kenarında Müslüman Mahallesi bulunmaktaymış. Mahallede eşsiz yapısıyla bir camii ve hamamın olduğu da biliniyor.


Artık İstanbul’la bütünleşmiş erguvanların anavatanının Kuruçeşme olduğunu biliyor muydunuz? Nisan-Mayıs aylarında planlayacağınız bir gezide gözlerinize erguvan ziyafeti çektirebilirsiniz. Boğazdan geçen gemilerin haşmetli görüntüleri eşliğinde yürüyüş yapabilirsiniz.

Kuruçeşme Sahil Yürüyüşü

Semt uzun yürüyüşler için oldukça uygun bir sahile sahip. Kuruçeşme’den başlayıp, Arnavutköy, Bebek, Rumeli Hisarı rotasını takip ederek hem spor, hem keyif yapmanızı tavsiye ederiz.

Bir dönem kömür depolarının bulunduğu Kuruçeşme’de çok sayıda tarihi yapı dikkatimizi çekiyor. Dar sokaklardan yukarı doğru çıktıkça karşımıza çıkan bu yapıların bakımlı ve temiz halleri dikkatimizi çekiyor.

Karşımıza ilk çıkan yapı, taş-ahşap mimari tarzının en güzel örneklerinden olan İbrahim Paşa Camii. Camii, Sultan 2. Mehmet’in Tezkirecibaşı Osman Efendi tarafından yaptırılıyor. Camiinin alt katında bulunan çeşme ise 1683 yılına tarihleniyor. Yerevman Surp Haç Ermeni Kilisesi, tarihi Bizans’a kadar dayanan Aya Dimitri Rum Ortodoks Kilisesi ve bir ayazma, estetik güzellikleriyle dikkatimizi çekiyor. (Kilisenin yanındaki merdivenlerden semtin içine doğru ilerlemenizi tavsiye ediyoruz. Manzarayı görmek ve çevrenin doğal yaşam tarzını incelemek için ideal.) Rum Ortodoks Kilisesi İstanbul’un fethinden sonra da işlevini sürdürmüş. Cumartesi günleri ziyarete gidildiğinde yapılan duaların kabul edildiğine inanılan kilisenin suyunun da şifa kaynağı olduğu söyleniyor. Bizden söylemesi.

Galatasaray Adası


Sahile indiğinizde karşınıza Galatasaray Adası çıkacak. Kuruçeşme’nin en önemli simgeleri arasında yer alan ada, 1872’de Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan’a hediye ediliyor. Ünlü ressam Ayvazovski’nin de bir dönem ikamet ettiği ada, 1900’lü yıllardan sonra kömür deposu, sonrasında ise şehir hatları vapurlarına yakıt sağlayan bir yer haline getiriliyor. 1957 senesinde Galatasaray Spor Kulübü tarafından satın alınan ada, aynı adla anılmaya başlanıyor. Günümüzde birçok toplantı, davet ve düğünlere ev sahipliği yapan adada, yaz döneminde havuz faaliyeti de devreye giriyor. Ancak günümüzde ada üzerinde inşaat var. 


Bölge tarihi ve doğal güzelliklerinin yanında İstanbul’un eğlence ve gece hayatının da kalbi durumunda. Ortaköy yolu üzerinde bulunan mekanlar özellikle hafta sonları oldukça rağbet gördüğünden trafiği oldukça yoğunlaştırıyor. Kuruçeşme yamaçlarında servet değerinde müstakil evler ve mahallelinin eski yaşam tarzı hayatlarını sürdürdükleri mütevazı evler koyun koyuna geçmiş durumda.

Kuruçeşme’de Yeme içme

Kuruçeşme’de yeme-içme mekânlarının büyük çoğunluğu balık üzerine ve oldukça pahalı. Semti keşfe giderken bunu göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederiz. Sahilde manzaraya karşı kahvemi içmeden olmaz diyenlerdenseniz imkânlarınız maalesef kısıtlı. Bir dönem sahildeki çocuk parkının hemen köşesinde, denizle dip dibe bir mekân vardı.

Çay-tost ve kahve keyfi yapabileceğiniz bu ekonomik mekân maalesef kaldırıldı. İlle kahve diyorsanız, az ilerde aşk ismiyle anılan mekâna gidebilirsiniz. Sırf manzara için belki katlanılabilirsiniz. Fiyatlar ve hizmet maalesef çok dengesiz. Çevresi plastik koruyucularla çevrilmiş durumda. Boğazın keyfini plastik kokusuyla çıkarmak pek mümkün olmuyor. Bu tür mekânların İstanbul’un tarihi kokusunu hissetmeye engel olduğunu düşünenlerdenim. (Oldukça basit fakat bir o kadar da iddialı ve keyifli mekânların izini sürmeye devam edeceğiz.)
Gezimizin sonunda, soluğu Defterdar İbrahim Paşa Camii’nde alıyoruz. Camii semtin merkezinden biraz uzak, Ortaköy yolu üzerinde. Yapının bulunduğu bölge Defterdar Burnu diye geçiyor. Defterdar İskender Çelebi 1530 senesinde buraya bir Camii yaptırmış. Divriliği İbrahim Paşa 1660 senesinde bu camiyi yıktırıp, yerine taş minareli bu camiyi inşa ettirmiş. Camii bugünkü yapısına ulaşana dek 1941 ve 2011 senelerinde restore edilmiş.

Eğlence mekânlarının arasında sıkışmış kalmış bu şahane yapının güvenlik görevlisi namaz vakitlerinde cemaat bulmakta sıkıntı çektiklerini söyledi. Camii hakkında bir not daha, ziyarete gittiğimizde kapı kilitliydi, bizi kameradan görüp gelen güvenlik görevlisi gelip kapıyı açtı.

Geziniz bitti ve hala kahve içemediyseniz, çocuk parkının karşısındaki ışıklardan yukarı çıkan yoldan Ulus’a çıkabilirsiniz. Oradaki parkın yanındaki mekânda şahane manzaraya karşı keyif yapabilirsiniz. Çıkışta aşırı dik bir yokuşla karşılaşacağınızı şimdiden söyleyelim.

Nasıl gidilir:

Gonca SAĞLIK

Kuruçeşme’ye Beşiktaş’tan kalkıp Sarıyer’e kadar giden otobüslerle ulaşmak mümkün. Ortaköy’e geldiyseniz yürüyerek de ulaşabilirsiniz. Mesafe ortalama 1 kilometre. Böylece Boğaziçi Köprüsü’nün altından yürüyerek geçip fotoğraf çekebilirsiniz. Karşı taraftan gelecekseniz, Üsküdar ve Kadıköy’den Kuruçeşme’ye kalkan tekneleri kullanabilirsiniz.

Exit mobile version