Portekiz Kolonisi veya Portuguese Village, burada kalan Portekizlilerin soyundan gelenlerin yaşadığı nispeten ufak bir köy. 16.yy itibarıyla Portekiz ile kontağı kesilen halk, doğal olarak 16. yy. Portekizcesini konuşuyor. Malaylar ile yaptıkları evlilikler sonucu oldukça farklılaşmış olsalar da, hala Portekiz adetlerini devam ettirmekteler. Papa Joe ise restoranında hem karma yemekler veriyor hem de Portekizce şarkılarıyla size eşlik ediyor. Melaka‘yı ziyaretiniz esnasında, özellikle öğle yemeğinizi burada alabilirsiniz. 

Portuguese Village yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Harmoni Caddesi veya Harmony Street, adı üstünde uyumlu bir cadde. Cadde üstünde neredeyse yan yana olacak şekilde Hindu tapınağı, Budist Tapınağı ve Çin Camisi bulunuyor. Fotoğrafta gördüğünüz Kapitan Kiling Camii bir Çin Camisi olmakla beraber, bir Budist tapınağını andıran mimariye sahip. Çok farklı bir camii görmek isterseniz mutlaka gidin. Tüm ibadet yerlerine ayinler haricinde, usulünce ziyarette bulunabilirsiniz. Melaka içerisinde gördüğünüz bu Harmoni Caddesi mantığı, Malezya’nın neredeyse her yanında mevcut. Özellikle 3 ana ırk ve inancın birleşiminden oluşan ülkenin de, zaten bu tür bir harmoniye ihtiyaç duyacağı da yadsınamaz bir gerçek. Melaka’yı gezerken, bir arada yaşamanın ne anlama geldiğini de anlıyorsunuz. 

Harmony Street yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Mini Malaysia ve ASEAN, 1986 yılında açılmış tematik bir park. Park içinde, Malezya‘da bulunan her eyaletin kültürel ve geleneksel ev örneklerinden bir tane bulunmakta. Bunun haricinde yine Güney Doğu Asya Ekonomik İşbirliği Grubu’na dahil ülkelerin geleneksel evleri de yine bu parkta yer alıyor.

Mini Malaysia & Asean yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Maritime Museum, 1994 yılında açılmış olan bir müze. Flor De La Mar (Denizin Çiçeği) isimli geminin kopyası şu an limanda bu görevi üstlenmiş durumda. Portekiz bandıralı ve türünün ilk örneklerinden olan gemi, baharat ticareti ve bölgenin işgali için kullanılmış 400 tonluk bir gemi imiş. 1511 de devasa bir hazine ile Portekiz’e dönerken fırtınada batmış. Dünyanın en zengin hazinesi ile batan gemi olduğu zannediliyor. Melaka‘nın ilgi çeken noktalarından birisi olarak uğramanızı tavsiye ederiz. En azından o dönemlere ait, bir hazine gemisinin neye benzediği konusunda fikir sahibi olabilirsiniz. Biz burayı gezerken özellikle çocuklu ailelerin daha fazla ilgisini çektiğini gördük. Tabii Karayip Korsanları gibi bir temaya sahip olması bunun en büyük sebebi. 

Maritime Museum yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Jonker Street, geceleri trafik kapatılarak gece pazarına dönen Jonker Walk ile birlikte, Çin kökenlilerin ağırlıklı olarak yaşadıkları tarihi bir Çin mahalllesi. Özellikle antika dükkanları ile ön plana çıkan Jonker Street’e uğramayı unutmayın. Melaka‘ya gelindiğinde öyle ya da böyle, mutlaka gezilen noktalardan bir tanesi.

Jonker Street yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Baba Nyonya Müzesi, ilginç bir mikro kültür olan Çin Malay kırması bir ırkın (Nyonya) tarihini anlatan bir ev aslında. Çinli tüccarların burada yaşamları esnasında nasıl bir zenginlik ve kültürel alt yapıya sahip olduklarını bu evi gezerek görebiliyorsunuz. Bizce Melaka içinde en görülesi yerlerden birisi. Her bir köşesi yaşanmışlıklar ile dolu bu evi gezmeden ve yerel halkın geçmiş yaşam şeklini görmeden dönerseniz, Melaka‘yı görmüş sayılmazsınız. Nyonya mutfağı da ayrı bir bahis konusu. Tam bir füzyon mutfak örneği olan yemekler gerçekten güzel. Baba Nyonya kültürü, Penang adasında da olmasına rağmen, burası daha bir merkezi gibi bir nokta konumunda. 

Baba Nyonya Müzesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

St Paul Kilisesi , Güney Doğu Asya ve Malezya’da kurulan ilk kilisedir. Katolik kilisesi olarak 1521 yılında kurulmuş. Portekizlilerin kurduğu kilise daha sonra Hollandalılar zamanında 1753 yılına kadar Protestan kilisesi olarak kullanılmış. İngilizler ise burayı silah deposu olarak kullanmışlar. Zaten depo olarak kullanıldığı dönemde bir patlama sonucu yanarak şimdiki haline almış. Melaka için oldukça önemli bir nokta olan bu kilisenin içerisinde yer alan Latince yazılı mezar taşları, bir dönemin gemiciliği hakkında oldukça detaylı bilgiler verebilecek durumda. 

St Paul Kilisesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

A famosa, Portekizlilerin kurduğu kale aslında. Ancak bugün ayakta kalan tek kısmı kalenin giriş kapısı olan bölgesi. Nehir kıyısı noktasında sur temelleri de bir şekilde korunarak gösterilmeye çalışılmış ama İstanbul’un surları ile kıyas kabul etmez. Sonuçta ufak bir sömürge kalesi. Arkadaki tepenin üstünde St. Paul Kilisesi kalıntıları da bulunmakta. Melaka‘nın en eski kale kapısı diyebileceğimiz A’famosa’dan geri kalanlar sizi pek tatmin etmese de, etrafında ki yapılardan hayalinizde burayı canlandırabiliyorsunuz. 

A famosa yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Studhuys, Melaka‘nın göbeği. Buradayken kendinizi Hollanda’da hissetme şansınız yüksek. Hollandalılar istila edince, Portekiz ve Malay kökenli binaları neredeyse sıfırlamışlar ve kendilerine yeni bir merkez yapmışlar. Katolik Portekizlilerin kiliseleri dahil yok edilip yerine Protestan Hollanda kiliseleri dikilmiş. Bugün hepsi gerçek anlamda birer tarihi kanıt olan binalar artık müze konumunda. Kiliseyi ise ayin zamanları haricinde gezebiliyorsunuz. Burada park etmiş, rengarenk süslenmiş Trishaw‘lara binerek eski şehri gezmeyi unutmayın. Bir anlamda Melaka’nın kızıl meydanı diyebileceğimiz meydanın etrafında, gezebileceğiniz noktalar yayılmış durumda. Birçok müze bu meydanın etrafında yer alıyor. Melaka gezilerinin başlangıç noktası diyebiliriz. Meydanın etrafında kimileri o dönemlerden kalma iki katlı “dükkan-ev”leri de görebilirsiniz. 

Studhuys yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Melaka Palace yani Melaka Sultanlık Sarayı, aslında mütevazi ve hüzün dolu bir yer. Portekiz istilası esnasında, Portekizliler Sultan’ı devirmemiş. Ancak Hollandalılar geldiğinde hem Portekizlileri hem de Malayları ama özellikle Sultan ve ailesini öldürüp, sarayı da yıkıyorlar. Bugünkü bina aslına uygun haliyle yeniden yapılmış olanı. Halen de geçmiş dönem yaşantısını yansıtan bir müze konumunda. Müzeyi gezerken önündeki bahçede biz şahsen daha fazla zaman geçirdik. Bahçenin çok ilerilerine giderek sarayın tümünü tek bir kareye sokmayı denedik ama olmadı. Melaka pek Malay kimliğine sahip olmasa da, Sultanlık sarayı bunu biraz telafi eder mahiyette. Ancak müzeye girmeden sadece dışarıdan fotoğraf çekip geçmeyi tercih edebilirsiniz. Hızlı gezmeniz gerekiyorsa böyle yapmanızı tavsiye ederiz. 

Melaka Palace yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.