Ortaköy: Şehrin Kalbindeki Cennet

Ortaköy : Şehrin kalbindeki cennet

Hadi kalkın Ortaköy’e gidiyoruz. İstanbul’un merkezinde saklı bir köy Ortaköy. Eski komşulukların hala devam ettiği bu güzel köşe, tüm doğallığıyla bizleri bekliyor.
Ortaköy
Ortaköy, Boğaziçi Köprüsü’nün Avrupa ayağında bulunan, ulaşımı çok kolay bir gezi noktası. Yoğun trafiğine, kalabalığına ve keşmekeşine rağmen İstanbul’a dair çok sır saklı bu cennette. Cıvıl cıvıl sahili, kahveleri, restoranları ile yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği Ortaköy, bir gezi noktası olmasının yanında mahalle kültürünün yaşayan bir örneği. Üniversitelere yakın olması sebebiyle genç nüfusun yoğun olduğu bölge, özellikle yaz geceleri çok hareketli oluyor.

Ortaköy Camii

Semtin cazibe merkezi hiç şüphesiz Ortaköy Camii. Esas ismi Büyük Mecidiye Camii olan ve Boğaz’da tüm haşmetiyle yerini alan Camii, Sultan Abdülmecid tarafından ünlü Mimar Nigağos Balyan’a 1853 yılında yaptırılmıştır. Boğaz’da eşsiz bir konumda bulunan Camii barok üslubunda inşa edilmiştir. Gezinizin ilk durağı olarak buraya gidebilir, muhteşem yapının keyfini çıkarabilirsiniz. Camii ziyareti için bir küçük hatırlatma yapmakta fayda var. Caminin bahçe kapısı, namaz saatleri dışında kilitli oluyor. İçeri girebilmek için güvenlik görevlisine ulaşıp kapıyı açtırmanız gerekli.

Ortaköy’ün bu kadar cezbedici olmasının en önemli nedenlerinden biri de üç dini temsil eden yapıların birbirine çok yakın olması. Hani çok dinli şehirlerde Harmoni caddeleri olur ya; burası da bizim Harmoni semtimiz. Bu yapılar Ortaköy Camii, Ayios Fokas Kilisesi ve Etz Ahayim Sinagogu.

Esma Sultan Yalısı

Semtin bir diğer tarihi yapısı ise Esma Sultan Yalısı. Adını Sultan Abdülaziz’in kızı Esma Sultan’dan alan yalı, Osmanlı mülkiyetinden sonra Rum okulu, tütün deposu ve marangozhane olarak da kullanılmış. Günümüzde ziyarete kapalı olan yapı, düğünler ve özel geceler için kullanılmakta. Bu nedenle ancak Camii’ye bakan duvarlarının bir kısmını görebilmekten öteye geçmek zor.

Dört bir yanından tarih fışkıran bir şehirde yaşadığımız için, bazı görüntüler artık çok sıradan geliyor olabilir. (Gezginler ve tarih meraklıları için tabi ki böyle değil. Olmamalı da.. ) Birçoğumuza sıradan gelen bu yapılardan biri de Ortaköy Hamamı. Mimar Sinan eseri olan bu yapı 1990’lı yıllara kadar amacına uygun kullanılmış. 2001’de tamamlanan restorasyondan sonra bir süre gece kulübü olarak kullanılan yapı günümüzde maalesef özgün yapısından çok uzakta, amacından çok farklı şekilde kullanılmakta. Siz ne düşünürsünüz bilemem ama, ben böyle hor kullanılarak değeri bilinmeyen eserlerin, için için ağladıklarını düşünüyorum.

Damat İbrahim Paşa Çeşmesi

Sahile inerken karşınıza Damat İbrahim Paşa Çeşmesi çıkacak. Şöyle bir durup bakın, kalabalıkların içindeki eserleri gözden kaçırmayın. Üzerindeki kitabede Şakir Ahmet Paşa’ya ait beş kıtalık manzume bulunan çeşme, daha görünür olması açısından Beşiktaş Belediyesi tarafından asıl yerinden biraz öne alınmış.

Sahili küçük de olsa eşsiz bir manzaraya sahip. Koskoca İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü’nü geniş açıdan fotoğraflayabileceğiniz ender yerlerden biri. Bol bol fotoğraf çekip Boğaz’ın havasını içinize çektikten sonra karnınız acıktı değil mi? O halde soluğu artık efsaneleşmiş kumpircilerin önünde alabilirsiniz. Çeşit çeşit, renk renk malzemelerle dolu kumpirci tezgâhlarının önünde karar vermekte zorlanacağınızdan hiç şüphemiz yok. Burada küçük bir hatırlatma yapmak gerekiyor. Ortaköy kumpirci esnafı bol kepçeci cinsinden. Kumpirlerin boyutları o kadar büyük ki, iki kişi çok rahat doyabilir. Tatlı için içi bol malzemeli waffle tezgâhlarının birinde yerinizi almanızı öneririz. Semtin lezzetleri tabi ki bunlarla sınırlı değil. Ortaköy’de her zevke ve bütçeye uygun mekânlar mevcut. Lüks zincir restoranlardan tutun da, kokoreç ve midyecilere kadar geniş bir yelpaze var. Siz yeter ki kararınızı verin. Fakat ne yaparsanız yapın, eşsiz manzaraya karşı demli bir çay ya da kahvenizi yudumlayın. Sahilde alternatifler çok.
Yemekten sonra semt pazar ve tezgâhlarını gezmeye başlayabilirsiniz. Renk renk boncuklar, takılar, şapkalar ve İstanbul’a ait birçok hediyelik eşyayı bulabileceğiniz tezgâhların olduğu çarşı, özellikle hafta sonu çok kalabalık oluyor. ‘Ben sakinliği severim’ diyenlerdenseniz, hafta içi sabahları gitmenizi tavsiye edebiliriz. Eski eşyalara ilginiz varsa semtin arka sokaklarında 2. el eşya satan dükkânlar tam size göre.
Kumpirciler, takıcılar, wafflecılar hep bu sokaklara saçılmış durumdalar.

Gezip yorulduysanız, günü bitirmeden sahilden kalkan teknelerle Boğaz turu yapıp günün yorgunluğunu atabilirsiniz.
Bir not da gece hayatını sevenler için. İstanbul’un en popüler eğlence mekânları Ortaköy’de bulunmakta. Aklınızda olsun.

Nasıl gidilir:

Ortaköy’e vapur veya metro-tramvay hattı ile ulaşmak mümkün değil. Taksim’den Ortaköy’e direkt giden otobüsleri kullanabilirsiniz. Bir diğer seçenek ise, İstiklal Caddesi’nden fünikülere binip Kabataş’a inerek, iskele önünden kalkan Ortaköy-Rumeli Hisarüstü-Arnavutköy otobüslerine binmektir. Yürümeyi sevenlerdenseniz (bu bol bol fotoğraf çekebileceğiniz anlamına gelir) Beşiktaş üzerinden Çırağan Caddesi’ni takip ederek merkeze ulaşabilirsiniz. Yol üzerinde keyifli sürprizlerin sizi beklediği sırrını da söylemeden geçemeyeceğim..

Gonca Sağlık

Exit mobile version