Canal Du Midi, Toulouse’dan başlayarak Akdeniz’e doğru uzanan bir kanal sistemi. İsminin anlamı “İki deniz arası kanal” olarak Türkçeye çevrilebilir. Buğday ticareti için düzenlenen sitem ile taşımacılığın kolaylaştırılması amaçlanmış. 17. yüzyılın en önemli inşaat aktivitelerinden birisi olarak anılmakta. 1667 yılında yapımına başlanan kanal, 1681 yılında tamamlanmış ve hemen kullanılmaya başlanmış. İlk ismi Canal royal en Languedoc yani Languedoc Kraliyet Kanalı iken Fransız Devrimi sonrasında bu adı almış. Halen aktif olan Avrupa’nın en eski kanallarından birisidir. Özellikle Fransa‘nın güneyinde iseniz, bu kanalı farklı yerleşim yerlerinde görebilme şansınız var. İsmi “İki Deniz arası kanal” anlamına geliyor zira, Toulouse’dan Atlantik Okyanusuna doğru uzanan başka bir kanala da bağlantılı.

Toplam uzunluğu 241 kilometre olan kanal, 7 Aralık 1996 yılından günümüze UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisinde yer almakta. Kanalın ilk yapımında asıl amaç Atlantik okyanusu ile Akdeniz arasında gemilerin yolunu en az bir ay kadar kısaltmak ve böylece deniz ticaretini hızlandırmak olsa da, günümüzde kullanım amacına ek olarak turistik yönden de epey bir kullanışlı hale gelmiş durumda.  Kanal, kürek, kano ve balıkçılık gibi su sporları için de kullanıma açık. Özellikle yaz döneminde, kanal çevresindeki tarım arazileri tarafından tarımsal sulama amaçlı da kullanımı bulunmakta. Canal Du Midi, tarihi bir sulama kanalını görmek isteyenler için biçilmiş bir kaftan diyebiliriz. 

Canal Du Midi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Arles Kasabası, Nimes’e 32 km, Montpellier’e ise 82 km. mesafede bulunan tarihi bir kasaba. M.Ö 123 yılında Romalılar tarafından ele geçirilmeden evvel Frigyalıların önemli ticaret üstlerinden birisi. Romalılar da ticaret noktasında bu şehre önem verse de, şehir maalesef Marsilya‘nın sürekli gölgesinde kalmış ve gelişememiş. Şehir tarih konusunda önemli köşe başlarını tutuyor. Mesela Galyalıların Hristiyanlaşmasında ciddi öneme sahip. Burada ki Roma eserlerini ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Van Gogh’un da yaklaşık 2 yıl kaldığı ve 300’den fazla resmini burada çizdiği bilinmekte. Tüm bu sebeplerden, Arles, UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisinde yer almakta.

Arles Kasabası yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Amiens Katedrali, Paris’in yaklaşık 120 kilometre ötesinde bulunuyor. Fransa’nın en yüksek Katedrali olan Amiens Katedrali, aynı zamanda Dünyanın en büyük 19. kilisesi. 1220-1270 yılları arasında yapılan katedral aslında önemini 4. Haçlı seferlerinden almakta. İstanbul’a gelip, Bizans döneminde Aya Sofya Kilisesini yağmalayan ve burada bulunan değerli dini eşyaları alan Haçlılar, Vaftizci John’un kafasını içeren kutuyu da alıp 1206 yılında bu katedrale koyarlar. 1800’lü yıllarda bu eşya kaybolsa da, replikasını görebilirsiniz. Tüm bu sebeplerden, Amiens Katedrali UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisinde yer almakta.

Amiens Katedrali yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Burgundy bölgesinde ufak bir yerleşim yeri olan Vezelay Tepesi ve kilisesi oldukça ünlü. Kilise 9. yy.’da kurulduktan hemen sonra, Magdanalı Meryem’in kalıntılarını burada saklamaya başlamış. Bu yüzden bir hac noktası olan kilise, aynı zamanda 2. Haçlı Seferi çağrısının yapıldığı (1146) ve 3. Haçlı Seferi için Aslan Yürekli Richard ve Philip II Augustus’un 1190 yılında buluşup yola çıktıkları nokta. Tüm bu sebeplerden ötürü de UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisinde. Fransa‘nın bir diğer önemli gezi noktası.

Vezelay Tepesi ve Kilisesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Normandiya kıyısının yaklaşık 1 kilometre açığında, sadece 50 kişinin yaşadığı Mont-Saint Michel isminde bir Manastır/Kale bulunmakta. Denizin ortasında bir kale adası şeklinde duran bu nokta, koskoca orduları bile durdurabilmiş. Rivayete böre 4 büyük melekten birisi olan Mikail’in burada 708 yılında Piskopos Aubert’e göründüğü söylenir. İsmi de zaten buradan geliyor. Fransa‘nın en fazla bilinen noktalarından birisi olan Mont-Saint Michel’i yılda ortalama 3 milyon kişi ziyaret ediyor. Burası aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisinde.

Mont-Saint Michel yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Tarihte aslında hiç de önemli bir yer işgal etmeyen Avignon ismindeki küçük bir kasaba burası. 1305 yılında Papa Clement V’in Papalık Sarayını buraya taşımasıyla tamamen değişmiş. 1305-1378 yılları arasında Roma yerine Papalık’ın Sarayı Avignon olmuş. Bu dönemde burada inşa edilen Palais des Papes (Papalık Sarayı), Katedral ve Pont d’Avignon adıyla anılan köprü, UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisinde. Bu arada bir kısmı Papalık Sarayı alanı içerisinde kalsa da, ciddi anlamda Roma İmparatorluk döneminden kalma harabelere de rastlayacaksınız. Fransa‘nın görülmeyi hak eden bir başka noktası.

Avignon yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Nimes şehri, tarihte özellikle Julius Caesar‘ın, Nil fethi esnasında, 15 yıl askerlik süresini tamamlamış askerlerine, Nimes ovalarında emeklilik arazisi vermesi ile ünlenmiş. Oysa şehir M.Ö 600 yıllarında varmış. M.Ö 28 yılına gelindiğinde ise şehir çoktan 60,000 kişi olmuş. Roma Su kemerleri olan Pond du Gard UNESCO Dünya Mirası Listesi içine girmiş. Nimes’de dünyanın en az zarar görmüş Roma Tapınaklarından birisi ve yine Fransa içinde en iyi korunmuş durumda olan M.S. 100’lü yıllarda yapılmış amfitiyatrosu bulunmakta. Eski Roma Termalleri üzerine yapılan 18. yy. bahçesi Jardins de la Fountaine, nadir rastlanan Roma kulelerinden olan Tour Magne bu tarihi yerin önemli noktaları arasında.

Nimes Şehri yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Carcassonne Kale Şehri, Günümüzden yaklaşık 5,500 yıl önce, ilk yerleşimlerin baş gösterdiği, M.Ö 100’lü yıllarda ise Roma İmparatorluğunun kurduğu kale ile güçlenen bir şehir. 6. yy.’da önemli bir ticaret yeri haline gelmiş. Şehrin tamamı UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisinde. Fransa gezilerinin içerisine ilgilenenlerin mutlaka eklemesi gereken bir yer.

Carcassonne Kale Şehri yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Fransa‘nın resmen Üniversite kenti Montpellier. Nüfusunun 3’te biri üniversite öğrencisi olan şehir, Fransa’nın Akdeniz sahilinde Nice ve Marsilya’dan sonraki 3. büyük kenti. 1593 yılında kurulan ve Fransa’nın en eski botanik bahçesi olan Jardin des Plantes de Montpellier, 14. yy. eseri olan Saint Pierre Katedrali, 1200’lü yıllarda yapılan ve 25 kuleden arta kalan tek kule olan Tour des Pins, ve fotoğrafta görülen Place de la Comedie ile Opera Comedie şehrin önemli noktalarından.

Montpellier yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

M.Ö. 800 yıllarında ilk defa yerleşim izlerine rastlanan Nancy, aslen Lorraine Dükalığı tarafından 1050 yılında kurulmuş. Sadece Fransa için değil, tarih boyunca çok farklı zamanlarda, Avrupa tarihine yön veren olaylara sahne olan şehir, tarihi şehiri ile de ilgi noktası. Polonya Kralı I. Stanislav’ın 1752-1755 yılları arasında inşa ettirdiği Stanislav Meydanı ise 2005 yılından günümüze UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisinde.

Nancy yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.