Güncel arşivleri - Turrehberin.com https://www.turrehberin.com/tag/guncel/ Her an elinizin altındaki rehber Wed, 22 Mar 2023 09:23:37 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://www.turrehberin.com/wp-content/uploads/2016/07/cropped-favicon-32x32.jpg Güncel arşivleri - Turrehberin.com https://www.turrehberin.com/tag/guncel/ 32 32 Anafartalar Çarşısı : Güzelliği Adında Saklı https://www.turrehberin.com/anafartalar-carsisi-guzelligi-adinda-sakli/ https://www.turrehberin.com/anafartalar-carsisi-guzelligi-adinda-sakli/?noamp=mobile#respond Wed, 22 Mar 2023 09:08:30 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=12775 Soğuk bir Ocak sabahı Ulus’ta, şehrin tarihinin en önemli tanığı olan Anafartalar Çarşısı’ndayız. Toplumsal hafızaların asla silinmeyen, silinmemesi ve korunması gereken mihenk taşları vardır. Bu çarşı Ankara için işte o mihenk taşıdır. Çarşı’nın hikâyesi 1960’lı yılların başında, Ankara İmar ve Emlak İşletmesi T.A.Ş.’nin açtığı yarışma ile başlamış. Yarışmayı Tayfur Şahbaz, Ferzan Baydar ve Affan Kırımlı’nın …

Anafartalar Çarşısı : Güzelliği Adında Saklı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Soğuk bir Ocak sabahı Ulus’ta, şehrin tarihinin en önemli tanığı olan Anafartalar Çarşısı’ndayız. Toplumsal hafızaların asla silinmeyen, silinmemesi ve korunması gereken mihenk taşları vardır. Bu çarşı Ankara için işte o mihenk taşıdır.

Çarşı’nın hikâyesi 1960’lı yılların başında, Ankara İmar ve Emlak İşletmesi T.A.Ş.’nin açtığı yarışma ile başlamış. Yarışmayı Tayfur Şahbaz, Ferzan Baydar ve Affan Kırımlı’nın projesi kazanmış. Çarşının dekorasyonunu mimar Ruşen Dora yapmış.

Kimi Ankaralılar “yürüyen merdivenli”, kimileri “dönen merdivenli çarşı” olarak hatırladığı Anafartalar’da, herkesin birkaç anısı mutlaka vardır. Anısı olanlardan biri olarak çarşıya girdiğimiz an o eski yıllar gözümüzde canlandı. Ankaralıların iyi bildiği Gima market uzun yıllar burada hizmet vermişti. Anafartalar Ankara’nın ilk yürüyen merdivenli çarşısı olma özelliğini taşırken bir de Gima’nın yürüyen merdivenleri o dönem burayı cazibe merkezi konumuna getirmişti. Yerlerdeki karo taşlar, geniş dükkânlar, oyuncakçılar, saatçiler, büyük ve ferah koridorlarıyla Ankaralılar için çok önemli bir çarşı durumundaydı.

Anafartalar bir çarşı olmanın çok ötesinde bir müze konumunda.. Çarşıya girer girmez sizi karşılayan, neredeyse her koridorunda birer sanat eseri arz-ı endam ederken, önünden geçenler bunun farkında mı? Füreya Koral, Seniye Fenmen, Attila Galatalı, Arif Kaptan, anafartalar çarşısı

Anafartalar Çarşısı iç duvarları sanat dolu

Cevdet Altuğ ve Nuri İyem’in eserleri çarşının iç duvarları, kolonları ve merdiven boşluklarında yer alıyor. Çarşının içindeki seramik, rölyef ve resimlerde insan, doğa, doğadaki dönüşüm süreçleri, evrenin sonsuzluğu ve ay kraterlerinin özellikleri anlatılmış.
Çarşı 10 Kasım 1964 senesinde açılmış. İçindeki eserler de o tarihten beri orada. Eser sahibi sanatçılar, inşaat sürerken sabah günün ilk ışıklarıyla buraya gelip eserlerini yapmaya başlar, gün kararana dek çalışırlarmış. İlmek ilmek, emek emek çalışılarak koca çarşı adeta bir sanat müzesi haline getirilmiş. Bu eserlerin bir örneğinin sadece Fransa’da olduğunu biliyor musunuz? Böylesi önemli eserler bugün ne durumda? Bir dönem kültür ve sanatın başkenti diye gurur duyduğumuz Ankara’nın sakinleri bu eserleri biliyor mu? Bilinmiyorsa iğneyi biraz da kendimize batırıp, bu kıymetli eserleri anlatmaya devam etmeliyiz. Her birey kendi sorumluluğunu bilirse kıymet bilenler artar belki? Kim bilir?..

Anafartalar Çarşısı eserleriÇarşı içinde gezmeye, bu eserleri incelemeye devam ediyoruz. Böylesi kıymetli eserlerin birçoğunun önünde mağazalara ait elbise askıları, çorap seleleri var. Onları bir kenara çekip eserleri görmek isterken esnafın tepkisiyle karşılaşıyoruz. Gezi boyunca Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar mezunu Ressam Demet Köken bize eşlik ediyor ve eserler hakkında bilgi veriyor.

Anafartalar Çarşısı’nın Ulus Çarşısı’na bakan kapısında Attila Galatalı’nın büyük seramik panosu çarşıya girenleri karşılarken, ikinci giriş kapısında Füreya Koral’ın çamur sanatı temeline yatan eseri yer alıyor. Diğer katlarda Füreya Koral’ın daha küçük boyutlu ikişer seramik panosunu, bir başka usta kadın seramik sanatçısı Seniye Fenmen’in ise ikişer çalışmasını görebiliyoruz.. Arif Kaptan, Nuri İyem ve Cevdet Altuğ’un yapıtları ise çarşının birinci, ikinci ve üçüncü katlarındaki kolon ve duvarlarda sergileniyor. Yürüyen merdivenin yanındaki duvarlarda ise Cevdet Altuğ’un duvar rölyefi bulunuyor. Füreya Koral demişken, Ayşe Kulün’in Füreya’sını anımsıyoruz. O meşhur Füreya yoksa sanatçı Füreya’mı? Merak ediyorsak, kitabı okuyalım bakalım, görelim kimmiş?

Anafartalar Çarşısı’nda eski hareketlilikten eser yok.

Fakat esnaf işinin başında. Zemin katla birlikte 5 kattan oluşan çarşının büyük bölümünde gelinlik, abiye ve nişan kıyafetleri satılıyor. Üst katta yabancı ve ucuz ürünlerin satıldığı dükkânlar oldukça hareketli. Onun dışında koridorlar sessiz, eserler ilgisiz ve yalnız.

Türk seramik sanatı açısından bir okul niteliği taşıyan Anafartalar Çarşısı, sadece bu özelliğiyle bile görülmeye değer.

Çanakkale’deki büyük destan olan Anafartalar Zaferi’nden adını alan bu çarşı milletindir. Bir dönem yıkılacağına dair haberler çıkmıştı. Uzun süredir ses yok. Bu duruma dikkat çekmek için çarşı içinde kilitli camekân içinde bir köşe oluşturulmuş. Dünden günümüze fotoğrafların ve çarşı hakkında bilgilerin yer aldığı köşeyle yıkım kararına karşı bir tepki oluşturulmak istenmiş. Dileriz bu karar kaldırılmış olsun. Dileriz şehrin hafızası silinmesin. Dileriz başta Anafartalar Caddesi ve Çarşısı olmak üzere Ulus ve Kızılay bölgesi eski değerine kavuşsun. Cumhuriyet eserleriyle dolu bu bölgelere itibarları geri kazandırılırsa, şehir kimliğini geri kazanır. Aksi halde bu ülkenin başkenti bir AVM çılgınlığında boğulup gider.

Anafartalar Çarşısı’nda gezilip, alışveriş edilen; sonra çıkıp Akman Pastanesinde boza içilen günlere selam olsun.. Yazının sonunu Ayşe Kulin’in o güzel romanından bir alıntıyla getirirken, Anafartalar’ın önünde bir duvara çıkıp Atatürk Heykeli’nin gölgesinde bugünkü Ankara’yı seyre dalıyoruz…

Anafartalar Çarşısı : Güzelliği Adında Saklı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/anafartalar-carsisi-guzelligi-adinda-sakli/feed/ 0
Göbeklitepe https://www.turrehberin.com/gobeklitepe/ https://www.turrehberin.com/gobeklitepe/?noamp=mobile#comments Tue, 04 Jan 2022 08:45:10 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=13449 Göbeklitepe Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın yaklaşık 22 km uzaklığında bulunan Örencik Köyü sınırları içerisinde yer alıyor. Aslında 1963 yılından beri, varlığı bilinen ama pek araştırılmamış ve değerinin farkına varılamamış bir yer. İlk araştırmalar yüzey araştırması olarak yapılıyor. Yani tarihi ve hatta antik parçaların toprak üstünde bulunması şeklinde 1963 yılında başlıyor. O dönem bu bölgede bir şeylerin olabileceği …

Göbeklitepe yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Göbeklitepe

Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın yaklaşık 22 km uzaklığında bulunan Örencik Köyü sınırları içerisinde yer alıyor. Aslında 1963 yılından beri, varlığı bilinen ama pek araştırılmamış ve değerinin farkına varılamamış bir yer. İlk araştırmalar yüzey araştırması olarak yapılıyor. Yani tarihi ve hatta antik parçaların toprak üstünde bulunması şeklinde 1963 yılında başlıyor. O dönem bu bölgede bir şeylerin olabileceği not ediliyor. Toprak kazıldığı taktirde altında bir şeyler olabileceği belirleniyor. Ne yazık ki, o tarihlerde yapılan bu çalışma yeterli bir önem arz etmediği için, Göbeklitepe’nin tüm dünyaca bilinirliği, ancak 1994 yılında Alman Arkeolog Klaus Schmidt tarafından yapılan araştırma ile geliyor. Klaus Schmidt, daha önce Anadolu’da yaptığı çalışmalarda ama özellikle Nevali Çori olarak adlandırılan bölgedeki kazılarda rastlanan buluntulara denk yapıların olabileceğini öne sürüyor. Çok kısa sürede ise, bu tahminlerinde haklı olduğu ortaya çıkıyor.

Göbeklitepe Neyi İfade Ediyor

Göbeklitepe’yi anlamak için size kısa bir bilgi vermemiz gerekiyor. Buradaki buluntular bizi Çanak Çömlek Neolitik Çağ dönemine bağlıyor. Normalde bu dönem, insanların yeni yeni tarım ve hayvancılık ile uğraşmaya başladığı bir dönem. Kısaca yerleşik hayata ve ticarete başlandığı bir dönem olarak görebiliriz. Ancak Göbeklitepe bir yerleşim alanı veya bir köy değil. Buradaki buluntular ise en azından şimdilik, yakın çevrede bu tür bir yerleşimin olmadığını göstermekte. Elimizdeki ispatlanmış tek gerçek, çıkan buluntuların bizleri M.Ö 10,000’li yıllara götürdüğü. Yani günümüzden yaklaşık 12,000 yıl önce yaşamış insanların bize bıraktıkları bir miras. Bu miras ile birlikte bildiğimiz insanlık tarihi tekrar yazılmak zorunda kalacak. Bu nedenle, artık Atatürk Barajı suları altında kalan Nevali Çori gibi, insanlık tarihi için çok önemli bir nokta diyebiliriz.

Burayı Nasıl Gezmelisiniz?

Göbeklitepe, arabanıza atlayıp, gidip görebileceğiniz bir yer değil. Tabii ki fiziksel olarak böyle bir şey yapabilirsiniz ancak böyle yaparsanız gördüğünüz hiçbir şeyi anlayamayacağınızın garantisini verebiliriz. Her şeyden önce burayı gezmek için Şanlıurfa’ya geldiğinizde, ilk gitmeniz gereken yer Şanlıurfa Arkeoloji ve Haleplibahçe Mozaik Müzesi. Adından da anlaşılacağı gibi burada iki ayrı müze sergi alanı var. Arkeoloji müzesini mümkünse bir tur eşliğinde ve işini iyi bilen bir rehberin anlatımıyla gezilmeli. Böylece Göbeklitepe’yi gördüğünüzde, neye baktığınızı çok daha iyi anlayacaksınız. Biz bu konuda şanslıydık. Rehberimiz, bölgeyi çok uzun süredir bilen ve bu bölgede çalışan, aynı zamanda bir Sanat Tarihçisi olan Cenk Bulut olunca, sorduğumuz her sorunun cevabını alarak gezdik.

Balıklıgöl Heykeli

Bu arada, Şanlıurfa Müzesi içerisinde yer alan ve en az Göbeklitepe kadar önemli olan bir başka şey ise Balıklıgöl Heykeli. Bu heykele verilen bir başka isim ise Urfa Adamı.

Balıklıgöl Heykeli, tabanda açılan bir deliğe oturtulacak şekilde. Yüz hattı belirgin, göz kısmı obsidian ile süslü. Neolitik dönemden yani yaklaşık olarak 11,500 yıl öncesinden bize bakıyor. Heykel dünyanın bulunan en eski gerçek boyutta yapılmış heykeli olarak anılmakta. 1.80 metre yüksekliğindeki heykelde dikkat çeken bir özellik ise, ellerinin duruşu. Eller, hem Göbeklitepe hem de Nevali Çori’dekiler gibi yandan sarkıp önde birleşiyor. Erkeklik organın da detaylandırıldığı heykel, tarihte var olan ilk Tanrının bir Tanrıça yani dişi olduğu bilgisini de şüpheli kılıyor. Yani insanların inandığı ilk Tanrı, şimdiye kadar bilindiği gibi bir dişi değil, bir erkek olma ihtimali çok daha yüksek. Bu müzede Göbeklitepe de bulunan bir çok kalıntıyı da görme şansınız var. Tabii açıklamaları ile beraber.

Şanlıurfa Müzesindeki Göbeklitepe

Müzedeki Göbeklitepe dememizin asıl nedeni, Göbeklitepe’yi ziyaret edemeyecek olsanız bile, orada göreceğiniz kalıntıların kopyalarının, müze içerisinde de sergileniyor olması. Hatta, kalıntıları görecek dahi olsanız, bu müzeye yine de gelmelisiniz. Çünkü Göbeklitepe’de gezebileceğiniz alan doğal olarak sizin içerisine girmenizi engelleyecek şekilde yapılmış. Ancak müzede, birebir kopyalarının arasında, kafanızda onlarca soru ve meraklı gözlerle gezebilme şansınız var.

Göbeklitepe Müze

Göbeklitepe hakkında bilinenler

Bunca ön ve yan bilgi verdikten sonra, size artık Göbekli’yi anlatmanın zamanı geldi. Daha iyi anlayabilmeniz için verdiğimiz bilgilerin sizi sıkmadığını umarak, asıl bilgilere geçebiliriz.

Göbekli bir tapınak mı?

İlk bulunduğu zaman akla ilk gelen şey, buranın bir tapınak veya ritüel alanı olduğu yönündeydi. Hatta Dünyanın en eski tapınağı keşfedildi diye düşünüldü. Zira benzer bir yapı olan Stonehenge de tam olarak ne olduğu bilinmeyen bir yerdi. Gerçi orası Göbekli’den yaklaşık 4500 yıl sonra yapılmıştı. Sonradan Stonehenge için mezarlık olduğu görüşü ağırlık kazandı. Göbekli ise bir tapınak izlenimi vermekten çok, bir toplanma alanı hüviyetinde. Buraya tapınak gözüyle bakmak, buradan çıkanlara ters düşüyor. Herhangi bir sunak veya adak alanı olmaması, kazı esnasında adak olarak sunulan canlı kalıntılarının olmaması da, tapınak olmama ihtimalini arttırıyor.

Buranın inşaatı nasıl gerçekleşti?

Her şeyden önce, Göbeklitepe’de bulunan taşların, hemen etrafta bulunan taşlardan olduğunu söylemek gerek. Yani özellikle T şeklindeki taşlar, yatay halinde etraftaki taşlardan yontularak yapılıp buraya taşınmışlar. Bir diğer önemli nokta ise, en büyük dairesel yapının, en eskisi olması. En derin noktadan yüzeye doğru gelindikçe, bu dairesel yapılar hem küçülüyor, hem de T taşların boyu kısalıyor. Üzerlerindeki işçilik de daha gelişigüzel bir hal alıyor. Kısaca en eski yapı en güzel ve en büyüğü.Göbekli ufak daire

Göbeklitepe’yi yapanlar burada mı yaşıyorlardı?

Hayır. En azından şimdilik bilinen gerçek, etrafta bir yerleşim izi ve mezarlığa rastlanılmamış olması. O dönemde insanlar daha ufak topluluklar halinde ve avcı/toplayıcı şeklinde yaşamlarını sürdürüyorlardı. Zaten burayı önemli kılan nokta, ufak topluluklar halinde yaşayanların bir araya gelerek, belkide yüzlerce taş ustasının ve işçinin, ihtiyaçlarını karşılayarak burayı yapmalarına imkan sağlamaları. Bu çok ciddi bir hiyerarşi ve çalışma düzeni gerektiriyor.

T Taşlar neyi ifade ediyor?

Göbeklitepe’de bulunan T şeklindeki taşların insanları temsil ettiği söylenmekte. Zaten bunu taşlara bakınca da anlayabiliyorsunuz. Taşların yan kesimlerinden ön taraflarına geçen, kol ve el motifleri var. Ancak Balıklıgöl Heykelini yapabilenlerin neden T taşlara insan yüzü yapmadıkları bir başka tartışma konusu. Gerek alanın değişik yerlerinde gerekse T taşlar üzerinde hayvan motiflerine rastlıyorsunuz. Ancak bunlar, mitolojik yaratıklar değil. Tamamı bu bölgede yaşayan vahşi hayvanların motifleri. Belki bir güç, belki de koruma anlamı ifade etsin diye konulmuş olabilirler. Daha önceleri buranın üstü açık bir alan olduğu düşünülse de, özellikle D Yapısı olarak adlandırılan dairenin gerek tabanı gerekse duvarlarındaki sıvaların iyi korunmuş olması, üstlerinin kapalı olarak inşa edildiğini göstermekte. Yani bu daireler, ortada bulunan 2 büyük ve yanlarda bulunan 10 kadar daha küçük T taşları kullanılarak tepeleri kapatılmış alanlardı.

Göbeklitepe’de T taşların haricinde ne bulundu?

Göbeklitepe’de bulunanlar daha çok buradaki üretim ve tüketim faaliyetlerine yönelik şeyler. Etraf alanda çok sayıda taş işçiliği ile ilgili kullanılan malzemelerin bulunması, buradaki heykel ve taşların yine burada yapıldıklarına işaret ediyor. Bunun haricinde yine çok fazla miktarda avlanmış hayvan kemikleri bulunmuş durumda. Tamamı et tüketimi için avlanan hayvanlar bunlar. Yani ehlileştirilmemiş olanlar. Bunun yanı sıra yine yemek için toplanmış bitki kalıntıları da bulunmakta. Daha da önemlisi, hacimleri 160 litreye kadar ulaşan ve içinde bira tutulduğu düşünülen büyük kaplar var. Kapların bilimsel incelemesi sonucunda alkollü içecek barındırdığı düşünülüyor. Tüm bunlar buranın bir anlamda şölen etkinlikliklerine de ev sahipliği yaptığı izlenimini oluşturuyor.  Doğum yapan kadın

Bir başka dikkat çekici nokta ise, tüm Göbeklitepe alanı içerisinde, kadın şeklinde bir heykel, çizim veya kadınlar ile ilgili bir malzeme olarak tek bir taş üstü kazılmış figür bulunmuş olması. Bu figürde çok net bir şekilde bacakları iki yana açılmış kadın motifi var. Cinsel organ bölümünde ise dışarıya doğru çıkmakta olan bir şeyler çizilmiş. Bunun bir doğum sahnesi olma ihtimali var. Eğer öyle ise, dünya tarihinin en eski doğum sahnesini gösteren bir kalıntı olduğunu söyleyebiliriz. Bu kalıntıyı Şanlıurfa Müzesinde görebilmektesiniz.

Göbeklitepe terk mi edildi?

Yazının başlarında da belirtildiği gibi, aslında bu alan, genel olarak değişik zaman dilimlerinde, aynı amaç için üst üste yapılmış bir yapılar topluluğu. Burada geçen zaman dilimi ise binlerce yıl olarak ölçülüyor. Bir dairenin üstüne veya yanına, değişik zaman dilimlerinde daha küçük olmakla birlikte başkaları eklenmiş. En üst katmanlara gelindiğinde ise, T taşlar daha küçük. Bu taşların üstlerinde bulunan motifler ise daha özensiz yapılmış durumda. Arkeologlar bu durumu, bu alanın önemini gittikçe yitirmesinden dolayı giderek küçülen yapıların, daha az emekle inşa edildiği şeklinde açıklamaktalar.

Göbeklitepe Hayvan Heykelleri

Bunun yanı sıra, Göbeklitepe’deki bu dairelerin tamamının bilinçli bir şekilde, önce içleri temizlenip, ardından üstlerinin toprakla örtüldüğü düşünülüyor. Hatta arkeologlar, bu sebeple, burayı yapan veya kullananlara ait kalıntıların bulunamadığını düşünüyorlar.

Yakın noktalarda bir yerleşim yerinin olmaması, burayı bir sebeple bir toplanma alanı olarak düşündürüyor. Yerleşim yerlerinin büyüyerek nüfuslarının artması sonucu, bu tür toplanma alanlarının ortak bir nokta yerine, yerleşim yeri yakınına yapıldığı ve bu sebeple Göbeklitepe’nin kullanımının giderek azaldığı görüşü öne sürülüyor. Bu az kullanım nedeniyle en son noktada, üstünün tamamen kapatıldığı ve unutulmaya terk edildiği düşünülüyor.

Ancak yerel halk için burası her zaman kutsiyet arz eden bir tepe olarak anılmış.

Sonuç olarak

Göbeklitepe, bir kaç yıl öncesine kadar gerek yerli gerekse yabancı turistin pek bilmediği bir yerdi. Günümüzde gerek Bakanlık gerekse turizm paydaşları tarafından yapılan çalışmalar ile hak ettiği üne kavuşmakta. Henüz tam bilinirlik seviyesine ulaştığı söylenemez. Ancak yapılan çalışmalar önümüzdeki bir kaç yıl için daha umut verici. Buluntular hem tüm dünya, hem de Türkiye için son derece önemli. Onun hakkında bizim burada yazdıklarımız dahil, şu ana kadar bilinen her şey, burada veya başka bir alanda yapılacak yeni bir keşifle, tamamen yanlış bir duruma düşebilir. Ama sonuç olarak, UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisine giren bu tarihi yeri mutlaka görmeniz gerekir diyebiliriz.

Göbeklitepe yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/gobeklitepe/feed/ 3
Korona Sonrası Yurtdışı Seyahat https://www.turrehberin.com/korona-sonrasi-yurtdisi-seyahat/ https://www.turrehberin.com/korona-sonrasi-yurtdisi-seyahat/?noamp=mobile#respond Wed, 24 Jun 2020 11:15:44 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=13787 Korona Sonrası Yurtdışı Seyahat Korona sonrası yurtdışı seyahat konusunda gerek Türkiye’de gerekse dünyada insanların kafalarında daha cevaplanmamış çok soru var. Bu soruların büyük çoğunluğu ise oldukça gerçekçi sebeplere dayanmakta. Biz de bu yazımızda olası bir yurtdışı seyahati planlamanızı nasıl yapmanız gerektiğini anlatmaya çalışacağız. Tabii bu arada akıllara takılan kimi sorulara da cevap vereceğimizi umuyoruz. Soru-cevap …

Korona Sonrası Yurtdışı Seyahat yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Korona Sonrası Yurtdışı Seyahat

Korona sonrası yurtdışı seyahat konusunda gerek Türkiye’de gerekse dünyada insanların kafalarında daha cevaplanmamış çok soru var. Bu soruların büyük çoğunluğu ise oldukça gerçekçi sebeplere dayanmakta. Biz de bu yazımızda olası bir yurtdışı seyahati planlamanızı nasıl yapmanız gerektiğini anlatmaya çalışacağız. Tabii bu arada akıllara takılan kimi sorulara da cevap vereceğimizi umuyoruz. Soru-cevap şeklinde planlamanızı nasıl yapmalıyız görelim.

Korona Virüsü yüzünden yurtdışına seyahate çıkmadan önce test yaptırmamız gerekiyor mu?

Bu konuda ülkeler bazında henüz netleşmiş bir ortak tutum yok gibi gözüküyor. Örneğin Türkiye Haziran 2020 itibarıyla oldukça açık bir tutum sergileyerek, ülkeye her ülkeden herkesin gelebileceğini duyurdu. Hatta bir adım daha ileriye giderek eğer Türkiye seyahati esnasında Covid-19’a yakalanmış bir turist olursa, onu da Türkiye’de tedavi edeceğini bildirdi. Geniş gönüllüyüz ne diyelim. Ancak bizim bu tutumuz karşısında Avrupa Birliği daha sert bir duruş sergileyerek AB üyesi ülkeler haricinde virüsün yoğun yaşandığı bir yere gidilirse, yolcunun dönemeyebileceğini veya dönse bile 14 gün karantinada kalacağını açıkladı. Kimi ülkeler ise seyahate çıkmadan önce yolculardan son 2-3 gün içerisinde yapılmış bir test talep etti.

Hangi ülkelere seyahat etmek daha iyi olur?

Bu sorunun cevabı elbette ki virüsün en az görüldüğü ülkeler olmalı. Ancak burada da virüs ile ilgili düzenli istatistik tutmayan ya da tutsa bile tüm gerçekliğiyle söylemeyen ülkeler karşımıza çıkıyor. Üstelik tüm ülkeler aynı sayıda nüfusa da sahip değiller. Yani 3 milyon kişinin yaşadığı bir ülkede birkaç bin kişinin hasta olması ile 300 milyon kişinin yaşadığı bir ülkede aynı rakamda kişinin hasta olması birbirine denk durumlar değil. Burada ise yardımımıza Worldometers sitesi çıkıyor. Bu sitedeki istatistikleri iyi okumayı bilmemiz lazım. Bu sitenin istatistik kısmına gelip oradaki “Tot Cases / 1M Pop” yani 1 Milyon nüfus başına toplam vaka sayısı sekmesine tıklamanız lazım. Yazıyı yazdığımız esnadaki durumun ekran görüntüsü aşağıdaki gibi. Vaka Sayısı

Buradan da anlaşılacağı gibi Katar maalesef nüfusuna göre virüsün en fazla yayıldığı yer olarak başı çekiyor.

Bu kadar bilgi yeterli mi?

Yeterli olduğunu söylemek isterdik. Ama henüz kendimizi yeterince garantiye almadık. Aynı sitede ikinci kontrol etmemiz gereken yer “Tot Tests / 1M Pop” yani her 1 milyon kişi için devletlerin gerçekleştirdiği test sayılarını incelemeliyiz. Böylelikle hangi devletlerin kendi halklarını ne kadar sıkı kontrol ettiğini görebiliriz. Yine yazının yazılması esnasındaki güncel verilere göre aşağıdaki gibi bir görüntü elde edeceksiniz.

Test Sayıları

Artık biraz daha rahatlayabiliriz. Ama henüz işimiz tamamlanmış sayılmaz.

Hangi Havayolu Kullanılmalı?

Havayolları Korona sonrasında ilk etkilenen kurumlar olarak neredeyse tüm uçuşlarını durdurdular. Hatta bu yüzden işini kaybeden birçok havayolu çalışanı da oldu. Şimdi ise yeniden uçmanın derin hesapları içerisindeler. Bu aslında yürümeyi sil baştan öğrenmek gibi bir şey. Uçmaya başlayanlar veya planlayanlar, korona öncesi dönemdeki gibi her yere veya her gün bir kaç sefer şeklinde bir plana sahip değil. Çünkü hiçbir havayolu firması yeni normallerde kaç kişinin seyahat etmek isteyebileceğini ve kaç kişinin bu masrafın altından kalkabileceğini henüz bilmiyor. Ama siz niyetlisiniz. En fazla Korona testi yapanlardan en az virüs yayılımının olduğu ülkelerden birini gözünüze kestirdiniz. O zaman o ülkeye uçarken direk uçmalısınız. Yani uçağınız başka hiçbir havalimanına inmemeli ve orada sizi indirip başka ülkelerden gelen insanlar ile beraber bir başka uçağa binmemelisiniz. Yoksa bütün planlamanız boşa çıkabilir.

Yeme-İçme Konaklama?

İşte burası tabiri caizse zurnanın zırt dediği yer. Konaklamanızı mümkün olduğunca çok sayıda odası olan ve büyük odalı otellerde yapmalısınız. Tercihen ayak üstü bir noktada bulunmayan bir otel seçerseniz daha iyi olur. Yeme-içme konusunda ise ya sadece oteldeki imkanları kullanacaksanız ya da 20-30 sene önceki Türklerin yaptığı gibi yanınızda bir valiz dolusu atıştırmalık yiyecek götüreceksiniz.

Sonuç olarak

Turrehberin.com olarak göz korkutmaktan daha çok, mümkün olduğunca virüse bulaşmadan seyahat edebilmeniz için bu yolları anlattık. Abartılı gelmiş olabilir. Ancak gezi ve seyahat esnasında böyle bir rahatsızlığa yakalanmak hem ülkeye dönüşte hem de döndükten sonra Türkiye’de sıkıntı çekmenize sebep olacaktır.

Ulaştırma bakanlığı tarafından belirlenen uçuş kuralları ile ilgili yazımızı da buradan okumanızı tavsiye ederiz. Umarız en kısa sürede, burada yazdığımız hiçbir şeye ihtiyaç olmadan gezeceğimiz günler gelir. Sağlıcakla kalın.

Korona Sonrası Yurtdışı Seyahat yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/korona-sonrasi-yurtdisi-seyahat/feed/ 0
Açgözlülüğün yeni kurbanı Olympos https://www.turrehberin.com/acgozlulugun-yeni-kurbani-olympos/ https://www.turrehberin.com/acgozlulugun-yeni-kurbani-olympos/?noamp=mobile#respond Fri, 08 May 2020 14:08:29 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=13756 Açgözlülüğün yeni kurbanı Olympos Son dönemlerde Turizm kaynaklı çıkan bir başka garip iznin kurbanı Olympos olmak üzere. Özellikle son yıllarda devlet eliyle 3 kuruş için katledilen doğal ve tarihi güzelliklerimizin arasına sanırız bir yenisi eklenecek. Yıllar içinde Uzun Göl, Ayder Yaylası gibi yerleri “yerli halk para kazanacak fena mı?” gibilerinden bir kandırmaca ile güya turizme …

Açgözlülüğün yeni kurbanı Olympos yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Açgözlülüğün yeni kurbanı Olympos

Son dönemlerde Turizm kaynaklı çıkan bir başka garip iznin kurbanı Olympos olmak üzere. Özellikle son yıllarda devlet eliyle 3 kuruş için katledilen doğal ve tarihi güzelliklerimizin arasına sanırız bir yenisi eklenecek. Yıllar içinde Uzun Göl, Ayder Yaylası gibi yerleri “yerli halk para kazanacak fena mı?” gibilerinden bir kandırmaca ile güya turizme açan bir yönetime sahibiz. Geçen günlerde bu yönetimin son yok ettiği doğal güzellikler listesine maalesef Salda Gölü‘nü de eklemiştik . Artık bu listeye yeni girecek yerin adı da Olympos olarak açıklandı.

Olympos bugüne kadar 1. derece sit alanı iken bu hafta içerisinde 3. derece sit alanı konumuna indirildi. Daha önce çivi bile çakamayacağınız bir yerken şu an bu değişimle neredeyse her türlü şeyin yapılabileceği bir yer haline gelmiş oldu. Tabii kandırma hikayesi yine aynı. Yerel halk buradan daha fazla gelir sağlayacak.

Olympos sadece doğal güzelliği ile değil, aynı zamanda en az 2500 yıllık antik kenti ile de ünlü bir yer. Olypos Antik kenti döneminin ünlü birliği olan Likya birliğinin büyük ticaret şehirlerinden birisiydi. Bizler bu kentin daha da ortaya çıkarılması ve korunmaya alınması haberini beklerken tam tersinin olmasını üzüntüyle karşıladık.

Bizi daha fazla üzen ise, böyle bir haberin faydalı bir iş yapılıyormuş gibi duyurulması oldu. Tüm haber kaynakları noktasına virgülüne dokunmadan alttaki şekilde haberi paylaştılar.

(“En kötü plan plansızlıktan iyidir” diyerek, imar planının ilk başvurusunu yapan Olympos’ta muhtarlık yapmış isimlerden Kumluca Belediyesi meclis üyesi Halil Karataş, “Uzun yıllardan beri üzerinde titizlikle çalışılan Olympos Koruma Amaçlı İmar Planı, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylanmış olup, önümüzdeki günlerde Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde ve Kumluca Belediyesi’nde askıya çıkacaktır. Olympos halkı olarak başta Kültür ve Turizm Bakanımızın nezdinde emeği geçen siyasetçi, bürokrat ve teknik olarak çalışan herkese teşekkür ediyoruz” dedi.)

Bugün geçmiştekileri andığı gibi, gelecekte de “Tarih” bugün bu kararları alanları lanetle anacaktır.

Açgözlülüğün yeni kurbanı Olympos yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/acgozlulugun-yeni-kurbani-olympos/feed/ 0
Göbeklitepe yeniden gündemde. Yeni bir keşif var. https://www.turrehberin.com/gobeklitepe-yeniden-gundemde-yeni-bir-kesif-var/ https://www.turrehberin.com/gobeklitepe-yeniden-gundemde-yeni-bir-kesif-var/?noamp=mobile#respond Tue, 28 Apr 2020 09:02:33 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=13749 Göbeklitepe yeniden gündemde. Yeni bir keşif var. Tüm dünyanın COvid-19 ile ilgilendiği şu günlerde, İsrail’den bir gazete, İsrailli arkeologların Göbeklitepe ile ilgili çok önemli bir bulguya ulaştığını ileri süren bir haber yayınladı. İsrail’de yayınlanan Haaretz gazetesinin haberi aslında Cambridge Archaeological Journal‘da yayınlanan bir makaleye dayanmakta. Haklay ve Gopher’ın hazırladığı makale, Neolitik hatta geç Paleolitik çağda …

Göbeklitepe yeniden gündemde. Yeni bir keşif var. yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Göbeklitepe yeniden gündemde. Yeni bir keşif var.

Tüm dünyanın COvid-19 ile ilgilendiği şu günlerde, İsrail’den bir gazete, İsrailli arkeologların Göbeklitepe ile ilgili çok önemli bir bulguya ulaştığını ileri süren bir haber yayınladı. İsrail’de yayınlanan Haaretz gazetesinin haberi aslında Cambridge Archaeological Journal‘da yayınlanan bir makaleye dayanmakta. Haklay ve Gopher’ın hazırladığı makale, Neolitik hatta geç Paleolitik çağda yapılan inşaatların hiç de “öylesine” yapılmadığını belirtiyor. Hatta o dönem mimarlarının bir takım geometri hesapları hakkında bilgiye sahip olduklarını ispat eden diğer çalışmalarına bir başka örnek niteliğinde. Göbeklitepe bu düşünceyi ispat edebilecek en eski ve en iyi korunmuş örneklerden.

Hacklay yaptığı açıklamada “Bu alanın bulunması bile başlı başına bir sürpriz iken, bizim yaptığımız bu çalışma aslında bu yapının sanıldığından çok daha teferruatlı bir planlama ve yapım sürecine sahip olduğunu ispatlıyor,” dedi. Göbeklitepe ile ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz ilgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Aynı yazı içerisinde bulunan videomuz da sizleri beklemekte.

Haberimize tekrar dönersek, arkeologlar A,B,C ve D olarak isimlendirilen dairesel yapılardan, A dan daha eski oldukları bilinen B,C ve D üzerine yoğunlaşmışlar.

Beklenmeyen sonuç

Haklay, şu ana kadar bu yapılar hakkında inanılan şeyin, her bir dairenin farklı gruplar tarafından yapıldığı şeklinde olduğunu söyledi. Yenisinin yapımından önce eskisinin tamamen temizlenip üstünün kapandığı şeklinde inanıldığını ekledi. Haaretz gazetesine yaptığı açıklamada kendilerininde bu yönde bir düşünce ile çalışmaya başladıklarını not etmiş. Ancak daha önce mimar olarak çalışan Haklay, mimari formal analiz metodu denilen bir metot uygulamış. Bu metot  var olan yapıların var olan halinden tasarım aşamalarındaki planlama prensipleri ve metotlarına ulaşmayı amaçlayan bir sistem. Metot uyguladığında farklı bir sonuca ulaşılmış.

Önce kullandığı bir algoritma ile düzensiz daireler şeklinde olan yapıların merkezlerini bulmuş. Bu merkezlerin her bir dairenin merkezinde bulunan ve diğer taşlardan daha yüksek olan taşıyıcı 2 T taşının hemen hemen ara noktasına düştüğünü fark etmiş.  Esas şaşırtıcı sonuç, bu üç dairenin merkez noktalarının birbirine bir çizgi ile bağlandığında, her bir kenarı 19,25 metre uzunluğunda mükemmel bir eş kenar üçgen olmaktan sadece 25 santimetre ile şaştığını görmüş.

Göbeklite Çalışması
Gizli geometrik plan araştırması: Plan K. Schmidt and J. Notroff, DAI

Yazının ve tekerleğin icadından binlerce yıl önce, böylesine bir yapı topluluğunun ölçümlü taban alanı planını yapmadan tasarlamak mümkün değil

İsrailli arkeologların ortaya çıkardığı sonuç, her ne kadar farklı dönemlerde yapılmış olsa da, başlangıç esnasında bu dairesel yapıların aynı anda planlandıkları. Haklay’e göre her bir daire ufak farklılıklar içerse de birbirinden farklı ve uzun bir inşa dönemi geçirmiş. Ama plana sadık kalınmış. Bu da şimdiye kadar düşünülenden 3 kat daha fazla insan gücü ve zaman gerektiği gerçeğini getiriyor. Haklay asıl şaşırtıcı olan bir diğer şeyin, Avcı-Toplayıcı bir toplumdan böyle bir organizeyi beklemek olduğunu söylemiş.

Peki bu ne anlama geliyor.

Tel Aviv Üniversitesi Arkeoloji Profesörü Gopher, böyle bir planı gerçekleştirmek için bir proje, projeden sorumlu bir mimar, gerekli malzemelerin koordineli olarak toplanmasını organize edecek bir yönetici ve yapılarda çalışmak için gerekli yüzlerce  belki binlerce işçi gerektiğini hatırlatıyor. Tüm bu işlemin paylaşımcı Avcı-Toplayıcı topluluk için fazla olduğunu, burada yeni bir topluluk türünün doğuşunun izlenmesi gerektiğini hatırlatıyor.

Bu çalışmaya dahil olmayan Jerusalam Hebrew Universitesi Arkeoloji Profesörü Belfer-Cohen ise, bu üç yapının birlikte inşa edilmiş olabileceği gerçeğini kabul etti. Ancak bunun diğer yapılar için de geçerli bir gerçek olmayabileceğini de ekledi. Belfer-Cohen’e göre bu tür bir bilgi, Aysbergin sadece ucunu bize gösteriyor. Tek bir topluluğun delirip sabah akşam böyle bir yapı için çalışması, farklı toplulukların bu bölgeyi bir kutsal alan ilan ederek burada kendi halkalarını yapmalarından daha düşük bir ihtimal.

Ancak yinede planlı bir yapı ve organizasyon gerekliliği nedeniyle Gopher ve Haklay’in bu çalışması paylaşımcı Avcı-Toplayıcı Neolitik Çağ insanın yavaş yavaş bir yönetici kişi veya ailenin altında, geometrik bir bilgiye sahip mimarlar ile kompleks yapılar yapabildiğini ispatlar konumda

Şimdiye kadar elde edilen bilgiler, Göbeklitepe’nin bir kült alanı olduğunu ispatlar nitelikte. Bakalım gelecekte burası ve benzer diğer yerler üzerinden edindiğimiz bilgiler, insanlık tarihine nasıl katkılar sağlayacak

 

 

 

Göbeklitepe yeniden gündemde. Yeni bir keşif var. yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/gobeklitepe-yeniden-gundemde-yeni-bir-kesif-var/feed/ 0
Korona Virüsü 19 Nisan Türkiye Değerlendirmesi https://www.turrehberin.com/korona-virusu-19-nisan-turkiye-degerlendirmesi/ https://www.turrehberin.com/korona-virusu-19-nisan-turkiye-degerlendirmesi/?noamp=mobile#respond Mon, 20 Apr 2020 12:17:54 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=13742 Korona Virüsü 19 Nisan Türkiye Değerlendirmesi Korona Virüsü 19 Nisan 2020 tarihi itibarıyla ülkemizde ve tüm dünyada yayılmasına devam etmekte. Biz de sizler için rakamlar ile Türkiye’nin hangi noktalarda şüpheli bir durum gösterdiğini anlatmak istiyoruz. Burada kullandığımız verileri worldometers web sitesinden ve T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirmelerinden aldığımızı belirtmek isteriz. Daha önceki Türkiye virüs rakamları ile …

Korona Virüsü 19 Nisan Türkiye Değerlendirmesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Korona Virüsü 19 Nisan Türkiye Değerlendirmesi

Korona Virüsü 19 Nisan 2020 tarihi itibarıyla ülkemizde ve tüm dünyada yayılmasına devam etmekte. Biz de sizler için rakamlar ile Türkiye’nin hangi noktalarda şüpheli bir durum gösterdiğini anlatmak istiyoruz. Burada kullandığımız verileri worldometers web sitesinden ve T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirmelerinden aldığımızı belirtmek isteriz. Daha önceki Türkiye virüs rakamları ile ilgili şüphelerimizi 14 Nisan günü çektiğimiz bu videomuzda anlatmıştık.

Öncelikli olarak virüsten en fazla zarar gören ilk 6 ülke ile Türkiye’nin ilk vak’aya sahip olduğu günden bugüne kadar geçirdiği süreyi karşılaştırdığımızı söylemek istiyoruz. 19 Nisan 2020 Türkiye için 41.gün ve bu nedenle diğer ülkelerin de ilk 41 günlerini burada dikkate alıyoruz.

Yinede siz grafikleri okurken, Amerika Birleşik Devletleri’nin en kötü, İspanya’nın 2. en kötü ve İtalya’nın en kötü 3. ülkesi olduğunu unutmayın. Yazının en sonunda, algoritmamızın bize verdiği 9 Mayıs 2020 Türkiye vak’a sayısı tahmini rakamlarımızı sizlerle paylaşacağız.

Aşağıdaki grafikleri incelemenin haricinde daha fazla veri incelediğimiz videomuzuda buradan izleyebilirsiniz.

 

Korona Virüsü 19 Nisan Vak’a Sayısına Göre İlk 41 Gün Karşılaştırması

Korona virüsü tespit edilen kişi sayısı, yapılan test sayılarının artmasıyla birlikte artış gösterdi.

Korona 41. Gün

Grafikten de kolaylıkla görüldüğü üzere, şu an dünyanın en kötü etkilenen ilk 3 ülkesi ile başa baş giden, hatta İtalya ve İspanya’dan daha kötü bir etkilenme performansı göstermekteyiz. Bu durum oldukça korkutucu zira 19 Nisan itibarıyla 61. gününü yaşayan A.B.D, İspanya ve İtalya şu an itibarıyla neredeyse felç durumundalar. Bizim 41. günümüz itibarıyla onların çok üzerinde bir vak’a sayısına sahip olmamız, geleceğe olumlu bakmamızı engelliyor.

65. Gün tahmini Türkiye vak’a sayısı

Yukarıdaki durumu daha iyi anlamak için, 13 Mayıs 2020 tarihine geldiğimizde, yani diğer ülkeler ile Türkiye’nin tahmini 65. günlerini karşılaştırdığımızda, aşağıdaki tarzda bir grafiğe sahip olma ihtimalimiz çok yüksek.

Korona 65.gün

Buradan da görebileceğiniz gibi, 13 Mayıs 2020 tarihinde ülkelerin 65.günleri karşılaştırıldığında, Türkiye en fazla etkilenen 2. ülke olabileceğini görüyoruz. Burada hasta sayılarını nüfusa oranlarsak, o taktirde ABD’den bile daha fazla etkilenen ülke konumuna geleceğimizi söylemeliyiz.

Vaka sayılarının dağılımı: İyileşme ve ölüm oranları

Korona vakalarının ülkelere göre dağılımları bizlere bazı noktalara şüpheli yaklaşmamızı gerektiriyor.Vaka Dağılımı 19 Nisan

Grafikte görüldüğü gibi gri alanı fazla olan ABD, İngiltere ve Türkiye gibi ülkelerde hastaların iyileşmediği ve ölmediği ama sürekli hasta kaldığı gibi bir durum var. Bu rakamlar gerçeği yansıtıyorsa, yakın bir gelecekte bu 3 ülkenin hem iyileşme hem de ölüm oranlarında ciddi bir patlama olması gerekiyor.  Ancak son 1 haftadır böyle bir gelişmenin olmadığını söylemek gerekir. Aksi taktirde bu 3 ülkenin rakamlarının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkacak.

Bir diğer nokta ise yine ABD, Türkiye ve Almanya’da ölüm oranları çok düşük. Bunun önemli bir sebebi, bu 3 ülkenin sağlık sisteminin dünyanın en iyileri arasında olduğu  gerçeğidir. Bunun yanı sıra özellikle Almanya’nın, ölüm sebebi kaydında koronayı asıl ölüm sebebi olarak göstermeyip, tetikleyici olarak görmesi. Yani kronik bir rahatsızlığı olan bir kişi korona sebepli hastaneye yatırılsa bile, ölümü halinde koronadan ötürü değil, kronik rahatsızlığından ötürü ölmüş olarak gösteriliyor.

Sonuç Olarak

Korona Virüsü 19 Nisan 2020 tarihi itibarıyla, hızından hiçbir şey eksiltmeden yayılmasına devam etmekte. Bizim algoritmamız ise, 13 Mayıs 2020 tarihinde, yani Türkiye’nin 65. gününde normal bir ilerlemede 178,000 kişi,  artarak ilerlemede ise 246,000 kişinin bu hastalıktan ötürü hastanelerde olacağını gösteriyor. Bu da ülkemizin geleceğinin İtalya, İspanya veya A.B.D gibi problemli olabileceğini düşünmemize sebep veriyor. Hayatta kalmak ve sevdiklerimizin hayatta kalmasını sağlamak için #EvdeKal Türkiyem.

Korona Virüsü 19 Nisan Türkiye Değerlendirmesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/korona-virusu-19-nisan-turkiye-degerlendirmesi/feed/ 0
Korona Virüsü 8 Nisan 2020 verileri ile Türkiye Raporu https://www.turrehberin.com/korona-virusu-8-nisan-2020-verileri-ile-turkiye-raporu/ https://www.turrehberin.com/korona-virusu-8-nisan-2020-verileri-ile-turkiye-raporu/?noamp=mobile#respond Thu, 09 Apr 2020 10:50:13 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=13732 Korona Virüsü 8 Nisan 2020 verileri ile Türkiye Raporu Korona Virüsü 8 Nisan 2020 tarihi itibarıyla yayılmasına devam etmekte. Üstelik artış hızı yükselerek gidiyor. Tabii bunda yapılan test sayısının artması en önemli sebep. Yani aslında hastalık yayılmıyor. O zaten yayılmış durumda ama biz testler vasıtasıyla yeni hastaları keşfediyoruz. Burada kullandığımız verileri worldometers web sitesinden ve …

Korona Virüsü 8 Nisan 2020 verileri ile Türkiye Raporu yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Korona Virüsü 8 Nisan 2020 verileri ile Türkiye Raporu

Korona Virüsü 8 Nisan 2020 tarihi itibarıyla yayılmasına devam etmekte. Üstelik artış hızı yükselerek gidiyor. Tabii bunda yapılan test sayısının artması en önemli sebep. Yani aslında hastalık yayılmıyor. O zaten yayılmış durumda ama biz testler vasıtasıyla yeni hastaları keşfediyoruz. Burada kullandığımız verileri worldometers web sitesinden ve T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirmelerinden aldığımızı belirtmek isteriz. Daha önceki virüs ile ilgili bilgi videomuza buradan ulaşabilirsiniz.

Öncelikli olarak virüsten en fazla zarar gören ilk 10 ülke ile Türkiye’nin ilk vak’aya sahip olduğu günden bugüne kadar geçirdiği süreyi karşılaştırdığımızı söylemek istiyoruz. 08 Nisan 2020 Türkiye için 30.gün ve bu nedenle diğer ülkelerin de ilk 30 günlerini burada dikkate alıyoruz.

Yinede siz grafikleri okurken, Amerika Birleşik Devletleri’nin en kötü, İspanya’nın 2. en kötü ve İtalya’nın en kötü 3. ülkesi olduğunu unutmayın. Yazının en sonunda, algoritmamızın bize verdiği 29 Nisan 2020 Türkiye vak’a sayısı tahmini rakamlarımızı sizlerle paylaşacağız.

Korona Virüsü 08 Nisan Vak’a Sayısına Göre İlk 30 Gün Karşılaştırması

Korona virüsü tespit edilen kişi sayısı, yapılan test sayılarının artmasıyla birlikte artış gösterdi.30. gün vaka sayısı

Grafikten de kolaylıkla görüldüğü üzere, şu an dünyanın en kötü etkilenen ilk 3 ülkesinin misliyle üstünde bir etkilenme performansı göstermekteyiz. Bu durum oldukça korkutucu zira 8 Nisan itibarıyla 54. gününü yaşayan A.B.D, İspanya ve İtalya şu an itibarıyla neredeyse felç durumundalar. Bizim 30. günümüz itibarıyla onların çok üzerinde bir vak’a sayısına sahip olmamız, geleceğe olumlu bakmamızı engelliyor.

51. Gün tahmini Türkiye vak’a sayısı

Yukarıdaki durumu daha iyi anlamak için, 29 Nisan 2020 tarihine geldiğimizde, yani diğer ülkeler ile Türkiye’nin tahmini 51. günlerini karşılaştırdığımızda, aşağıdaki tarzda bir grafiğe sahip olma ihtimalimiz çok yüksek.

Buradan da görebileceğiniz gibi, 29 Nisan 2020 tarihinde ülkelerin 52.günleri karşılaştırıldında, Türkiye en fazla etkilenen 2. ülke olabilir. Burada hasta sayılarını nüfusa oranlarsak, o taktirde ABD’den bile daha fazla etkilenen ülke konumuna geleceğimizi söylemeliyiz.

Vaka sayılarının dağılımı: İyileşme ve ölüm oranları

Korona vakalarının ülkelere göre dağılımları bizlere bazı noktalara şüpheli yaklaşmamızı gerektiriyor. Korona Vaka dağılımı

Grafikte görüldüğü gibi gri alanı fazla olan ABD, İngiltere ve Türkiye gibi ülkelerde hastaların iyileşmediği ve ölmediği ama sürekli hasta kaldığı gibi bir durum var. Bu rakamlar gerçeği yansıtıyorsa, yakın bir gelecekte bu 3 ülkenin hem iyileşme hem de ölüm oranlarında ciddi bir patlama olması gerekiyor.  Aksi taktirde bu 3 ülkenin rakamlarının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkacak.

Bir diğer nokta ise yine ABD, Türkiye ve Almanya’da ölüm oranları çok düşük. Bunun önemli bir sebebi, bu 3 ülkenin sağlık sisteminin dünyanın en iyileri arasında olduğu  gerçeğidir. Bunun yanı sıra özellikle Almanya’nın, ölüm sebebi kaydında koronayı asıl ölüm sebebi olarak göstermeyip, tetikleyici olarak görmesi. Yani kronik bir rahatsızlığı olan bir kişi korona sebepli hastaneye yatırılsa bile, ölümü halinde koronadan ötürü değil, kronik rahatsızlığından ötürü ölmüş olarak gösteriliyor.

Sonuç Olarak

Korona Virüsü 08 Nisan 2020 tarihi itibarıyla, hızından hiçbir şey eksiltmeden yayılmasına devam etmekte. Bizim algoritmamız ise, 29 Nisan 2020 tarihinde, yani Türkiye’nin 51. gününde normal bir ilerlemede 102,000 kişi,  artarak ilerlemede ise 150,000 kişinin bu hastalıktan ötürü hastanelerde olacağını gösteriyor. Bu da ülkemizin geleceğinin İtalya, İspanya veya A.B.D gibi problemli olabileceğini düşünmemize sebep veriyor. Hayatta kalmak ve sevdiklerimizin hayatta kalmasını sağlamak için #EvdeKal Türkiyem.

 

Korona Virüsü 8 Nisan 2020 verileri ile Türkiye Raporu yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/korona-virusu-8-nisan-2020-verileri-ile-turkiye-raporu/feed/ 0
Korona Virüsü 30 Mart 2020 Türkiye Raporu https://www.turrehberin.com/korona-virusu-30-mart-2020-turkiye-raporu/ https://www.turrehberin.com/korona-virusu-30-mart-2020-turkiye-raporu/?noamp=mobile#respond Mon, 30 Mar 2020 08:57:03 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=13725 Korona Virüsü 30 Mart 2020 Türkiye Raporu Korona Virüsü 30 Mart 2020 tarihi itibarıyla yayılmasına devam etmekte. Üstelik artış hızı yükselerek gidiyor. Tabii bunda yapılan test sayısının artması en önemli sebep. Yani aslında hastalık yayılmıyor. O zaten yayılmış durumda ama biz testler vasıtasıyla yeni hastaları keşfediyoruz. Burada kullandığımız verileri worldometers web sitesinden ve T.C. Sağlık …

Korona Virüsü 30 Mart 2020 Türkiye Raporu yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Korona Virüsü 30 Mart 2020 Türkiye Raporu

Korona Virüsü 30 Mart 2020 tarihi itibarıyla yayılmasına devam etmekte. Üstelik artış hızı yükselerek gidiyor. Tabii bunda yapılan test sayısının artması en önemli sebep. Yani aslında hastalık yayılmıyor. O zaten yayılmış durumda ama biz testler vasıtasıyla yeni hastaları keşfediyoruz. Burada kullandığımız verileri worldometers web sitesinden ve T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirmelerinden aldığımızı belirtmek isteriz. Daha önceki virüs ile ilgili bilgi videomuza buradan ulaşabilirsiniz.

Öncelikli olarak virüsten en fazla zarar gören ilk 10 ülke ile Türkiye’nin ilk vak’aya sahip olduğu günden bugüne kadar geçirdiği süreyi karşılaştırdığımızı söylemek istiyoruz. Örneğin 29 Mart Türkiye için 20.gün ve bu nedenle diğer ülkelerin de ilk 20 günlerini burada dikkate alıyoruz.

Yinede siz grafikleri okurken, özellikle İtalya’nın şu an dünyanın en hasta 3. ülkesi olduğunu unutmayın. Yazının en sonunda, algoritmamızın bize verdiği 6 Mayıs 2020 Türkiye vak’a sayısı tahmini rakamlarımızı sizlerle paylaşacağız.

Korona Virüsü 30 Mart Vak’a Sayısına Göre İlk 20 Gün Karşılaştırması

Korona virüsü tespit edilen kişi sayısı, yapılan test sayılarının artmasıyla birlikte artış gösterdi.

korona virüsü 20 mart

20. gün itibarıyla ülkemizin, karşılaştırdığımız ülkeler içinde en çok vak’aya sahip ülke olduğunu görmekteyiz. 20. gün rakamlarında 3 kat fark attığımız İtalya’nın, güncel vak’a sayısının 98,000’lerde olduğunu hatırlatalım.

Ölüm Sayısına Göre İlk 20 Gün Karşılaştırması

20. gün itibarıyla ölümle sonuçlanan vak’aları karşılaştırdığımızda aşağıdaki sonuçlara ulaşıyoruz.Korona Virüsü 30 Mart

Vak’a sayısında fark attığımız ülkelere göre ölümlü vak’a sayımız daha gerilerde gözüküyor. Umuyoruz ki bu rakamlar gerçek rakamları göstermektedir ki o taktirde mutlu oluruz. Ama hasta sayısında fark attığımız ülkelerden daha az ölüm olması şüphe çekici.

Aktif Korona Vak’ası Sayısına Göre İlk 20 Gün Karşılaştırması

Korona Virüsü 30 Mart Türkiye sayılarını diğer ülkelerin ilk 18 gün performansları ile karşılaştırma noktasında bu sefer ölüm ve iyileşen vak’alar düşüldükten sonraki aktif hasta sayılarını inceledik.

Korona virüsü 30 mart

Yine rakamlar karşılaştırıldığında Türkiye’nin aktif vak’alar noktasında diğer ülkelere göre açık ara fark attığını görüyoruz. Bu aktif vak’aların ya iyileşme ya da ölüm ile sonuçlanması gerektiğinden ötürü, yakın zaman içerisinde bu iki rakamdan birinde ciddi bir artış öngörüyoruz.

Ölüm Oranına Göre İlk 20 Gün KarşılaştırmasıKorona Virüsü 30 Mart

Ülkemizin ölüm oranlarına bakıldığında Hollanda, İran, Fransa ve İtalya gibi ülkelerden daha iyi bir performans sergilediğini görüyoruz. Ancak bu rakama biraz şüphe ile yaklaştığımızı söylemek isteriz.

Sonuç Olarak

Korona Virüsü 30 Mart 2020 tarihi itibarıyla, hızından hiçbir şey eksiltmeden yayılmasına devam etmekte. Bizim algoritmamız ise, 6 Mayıs 2020 tarihinde, yani Türkiye’nin 60. gününde normal bir ilerlemede 85,000 kişi,  artarak ilerlemede ise 167,000 kişinin bu hastalıktan ötürü hastanelerde olacağını gösteriyor. Bu da ülkemizin geleceğinin İtalya, İspanya veya A.B.D gibi problemli olabileceğini düşünmemize sebep veriyor. Hayatta kalmak ve sevdiklerimizin hayatta kalmasını sağlamak için #EvdeKal Türkiyem.

 

Korona Virüsü 30 Mart 2020 Türkiye Raporu yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/korona-virusu-30-mart-2020-turkiye-raporu/feed/ 0
Korona Virüsü 28 Mart 2020 Türkiye Raporu https://www.turrehberin.com/korona-virusu-28-mart-2020-turkiye-raporu/ https://www.turrehberin.com/korona-virusu-28-mart-2020-turkiye-raporu/?noamp=mobile#respond Sat, 28 Mar 2020 15:44:33 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=13714 Korona Virüsü 28 Mart 2020 Türkiye Raporu Korona Virüsü Türkiye içerisinde  hızla yayılmaya devam ediyor. Bizler de sizlere durumun önemini anlatmak amacıyla, elimizden geldiğince basitleştirilmiş karşılaştırmalar sunmak istiyoruz. Bunu yaparken, bu karşılaştırmalarda kullandığımız verileri worldometers web sitesinden ve T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirmelerinden aldığımızı belirtmek isteriz. Daha önceki virüs ile ilgili bilgi videomuza buradan ulaşabilirsiniz. Öncelikli …

Korona Virüsü 28 Mart 2020 Türkiye Raporu yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Korona Virüsü 28 Mart 2020 Türkiye Raporu

Korona Virüsü Türkiye içerisinde  hızla yayılmaya devam ediyor. Bizler de sizlere durumun önemini anlatmak amacıyla, elimizden geldiğince basitleştirilmiş karşılaştırmalar sunmak istiyoruz. Bunu yaparken, bu karşılaştırmalarda kullandığımız verileri worldometers web sitesinden ve T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirmelerinden aldığımızı belirtmek isteriz. Daha önceki virüs ile ilgili bilgi videomuza buradan ulaşabilirsiniz.

Öncelikli olarak virüsten en fazla zarar gören ilk 10 ülke ile Türkiye’nin ilk vakaya sahip olduğu günden bugüne kadar geçirdiği süreyi karşılaştırdığımızı söylemek istiyoruz. Örneğin 27 Mart Türkiye için 18.gün ve bu nedenle diğer ülkelerin de ilk 18 günlerini burada dikkate alıyoruz.

Bu noktada, ülkeleri karşılaştırırken aynı gün sayısı içerisinde sahip oldukları Vaka Sayıları, Ölen Kişi Sayısı, Aktiv Virüslü Kişi Sayısı ve Ölüm Oranı olarak başlıklara böldük.

Korona Virüsü 28 Mart Vaka Sayısına Göre İlk 18 Gün Karşılaştırması

Korona virüsü tespit edilmiş vaka sayısının karşılaştırılması sonucu aşağıdaki grafiğe ulaştık.

Görebildiğiniz üzere Türkiye Korona vakaları onusunda maalesef neredeyse İran kadar kötü bir durum sergiliyor. Yine günümüzde felaketi yaşayan İtalya’nın ise neredeyse 2 katı bir vaka sayısına sahip.

Ölüm Sayısına Göre İlk 18 Gün Karşılaştırması

Korona sebebiyle ilk 18 gün içerisinde ülkelerin beyan ettikleri rakamlara bakacak olursak, bu sefer aşağıdaki grafik ortaya çıkıyor.

Maalesef ülkemizin bu noktadaki yeri de hiç iç açıcı değil. İran’dan sonra ve İtalya’dan hemen önce, en fazla ölüm görülen ülkelerden birisiyiz.

Aktif Korona Vakası Sayısına Göre İlk 18 Gün Karşılaştırması

Korona Virüsü 28 Mart Türkiye sayılarını diğer ülkelerin ilk 18 gün performansları ile karşılaştırma noktasında bu sefer ölüm ve iyileşen vakalar düşüldükten sonraki aktif hasta sayılarını inceledik.

Ve maalesef bu noktada İran’ın bile üzerine geçerek, aktif hasta sayısında, ilk 18 gün içerisinde liderliği ele geçirdik. Bunun en büyük sebebi elbetteki halkımızın, uyarıları fazla kaale almaması idi.

Ölüm Oranı Sayısına Göre İlk 18 Gün Karşılaştırması

Bizim karşılaştırdığımız noktalar içinde, şimdiye kadar en mutluluk verici haber, ölüm oranının nispeten düşük olmasıydı.

Türkiye bu noktada nispeten düşük bir orana sahip olsa da yine de çok iyi bir orana sahip olduğunu söyleyemeyiz.

Sonuç Olarak

Korana Virüsü 28 Mart Türkiye rakamları karşılaştırıldığında, virüsün ülkemizdeki yayılışının korkutucu boyutta olduğunu söylememiz gerekiyor. Bu noktada devletimizin koyduğu kuralları çiğnemeyerek, hem kendimizi hem de etrafımızı bu illete karşı korumamız gerekiyor. Hayatta kalmak ve sevdiklerimizin hayatta kalmasını sağlamak için #EvdeKal Türkiyem.

Korona Virüsü 28 Mart 2020 Türkiye Raporu yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/korona-virusu-28-mart-2020-turkiye-raporu/feed/ 0
Tek başına gezmek … için altın kurallar https://www.turrehberin.com/tek-basina-gezmek-icin-altin-kurallar/ https://www.turrehberin.com/tek-basina-gezmek-icin-altin-kurallar/?noamp=mobile#respond Sun, 06 Jan 2019 14:14:05 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=12662 Tek başına gezmek … için altın kurallar Tek başına gezmek, aslında bir gezi için pek tercih edilen bir şey değildi. Özellikle de son birkaç seneye kadar. Çünkü gezmek, her şeyden önce, bir şeyleri paylaşmaktır. Bir gezinin ardından elde kalan en önemli şey, anılardır. Ve bu anılar için çekilir onca fotoğraf. O fotoğraf karesi içerisinde olanlar …

Tek başına gezmek … için altın kurallar yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Tek başına gezmek … için altın kurallar

Tek başına gezmek, aslında bir gezi için pek tercih edilen bir şey değildi. Özellikle de son birkaç seneye kadar. Çünkü gezmek, her şeyden önce, bir şeyleri paylaşmaktır. Bir gezinin ardından elde kalan en önemli şey, anılardır. Ve bu anılar için çekilir onca fotoğraf. O fotoğraf karesi içerisinde olanlar ile paylaşılır anılar, sanki daha geziden yeni dönülmüş gibi.

Ama artık dediğimiz gibi yalnız seyahatler çoğalmaya başladı. Hatta 2018 yılı Visa Global Seyahat Araştırması sonucuna göre, seyahate çıkanların %42’si, kendini rahatlatmak veya ödüllendirmek amacıyla seyahat ediyor. %47’si ise aile veya sevdikleri ile vakit geçirmek için seyahat ediyor.

Teknoloji sayesinde aşırı bireyselleşen insanlık için, yine teknolojinin katkısı ile bireysel seyahat etmek de çok kolaylaştı. Tek başına gezenlere “Ne için tek başına geziyorsun?” diye sorsanız, size birçok sebep sıralayabilirler. Tarihi, gidilecek yeri, harcanacak bütçeyi, istediğin yere istediğin zaman gitmeyi, istediğin şey için istediğin parayı vermeyi, istediğin yerde istediğin kadar kalabilme özgürlüğü gibi. Tabiidir ki, tüm bunlar hemen hemen herkesi cezbedecektir. Bunlara diyecek bir şey yok.

Böyle bir seyahatin getirebileceği sadece 2 şey olabilir. Huzur ve Kaygı. Bizim bu yazımız, huzurdan daha çok kaygıya dönen gezilerden uzak durabilmeniz için yazıldı. Tek başınıza seyahat ederken, kaygıdan uzak kalmanızı sağlayacak altın öğütler listemiz için, çayınızı ya da kahvenizi hazırlayıp, okumaya başlayın.

Daha huzurlu tek kişilik seyahatler için altın kurallar

1. Kendinize yemek ısmarlayın

Tek başınıza gezerken sürekli sokak yemekleri veya atıştırmalıklar ile gününüzü geçirmeyin. Bu geziye kendiniz için çıktıysanız, ağız tadınıza uygun, güzel bir restorana gidip, yemek istediğiniz şeyleri kendinize ısmarlayın. Sanki o günden sonra bir daha hiç yemek yemeyecekmiş gibi bir yemek ve restoran olsun. Hem zaten “Nerede, ne yiyelim?” sorusuna “Sen bilirsin” cevabını verecek kimse de yok.

2. Etraftaki insanları izleyin.

Oturduğunuz kafe veya restoranlarda cadde/sokak masaları veya cam kenarı masaları tercih edin. Böylelikle, önünüzden geçen bir sürü insanı izleme şansı bulacaksınız. Onların kendi düşünceleri içinde dışarıya yansıttıkları size çok bilgi verir. Birbiri ile tartışan, espri yapan, gülen insanları izlemek çok değişik ama güzel bir tat verir insana. Özel not: Güneş gözlüğü kullanmak tavsiye edilir. Özellikle bön bön bakma tarzı olanlar için.

3. Yerel halk ile takılın

Gidip sokakta gördüğünüz ilk kişi ile anlaşın, gününüzü birlikte geçirin demiyoruz. Belki seyahate çıkmadan önce çevrenizden, gideceğiniz yere daha önce gitmiş birileri ve onların yerli tanıdıkları vardır. Veya güvenilir olması gerektiğini düşündüğünüz kişiler karşınıza çıkabilir. Onlara geziniz ile ilgili tavsiyeler vermelerini rica edin. “Şurada şunu, burada bunu yap” gibilerinden.

4.Kaş göz yara yara yerel dil konuşun.

Artık her şey cep telefonlarına kadar indi. Dolayısıyla internet bağlantılı veya bağlatısız kullanabileceğiniz bir sürü program var. O programlar vasıtasıyla, büyük ihtimalle hem sizin için, hem de karşınızdaki için yabancı bir dil olan İngilizce ile konuşmak yerine, siz yerel halkın dilinde konuşun. Aşırı sempatik bir hareket olacağından, hemen hemen herkes size destek olmak isteyecektir.

5. Cep telefonunu yerine koy.

Eğer özel bir adrese gitmiyorsan, sadece sokak ve caddelerde kafana göre takılıyorsan, cep telefonunu yeri olan cebine koy. Kafanı kaldır, ve görerek gez. Nerede olduğunu gösteren bir haritanın üzerindeki mavi noktadan çok daha fazlasını göreceğin kesin.

6. Hatta telefonu toptan kapatın

Eğer gerçekten cesursanız, veya telefonunuzun şarjı bitmekte ise, telefonu toptan kapatın. Telefonsuz bir şekilde yolunuzu yine bulursunuz. Belki biraz fazla yürümek zorunda kalabilirsiniz ama, karşınıza nasıl bir sürpriz çıkacak bilinmez.

7. Doğada zaman harcayın

Yalnız gezen birisine gidip Everest’e tırman demiyoruz elbet. Veya bir uçaktan Sahra çölüne paraşütle atla gibi bir tavsiyemiz olamaz. Ancak, gerek kafanızı, gerekse ruhunuzu dinlendirmek için, bir parkta veya sahilde veyahut bir arberatumda geçirilecek süre sizi kendinize getirecektir.

8. Kalabalığa karışın

“Yeşillikler bana göre değil, ben kalabalıkta kendimi iyi hissederim” derseniz, o zaman şehrin kalabalığına karışın. Bir yerel Pazar veya festival bunun için ideal noktalar olabilir. Belki de bir halk konserine denk gelirsiniz. Gezdiğiniz destinasyonda ilk önce, şehirde/kasabada ne aktiviteler olduğunu mutlaka kontrol edin.

9. Daha dikkatli olun

Tabii ki herkes şahsi güvenliği için özen gösterir. Biz bunu kastetmiyoruz. Kafanızı döndürdüğünüz her yeri görün. Sadece bakmayın. Yabancı bir ortamda, ilginizi ve dikkatinizi çekecek çok şey görebilirsiniz. Ancak onların çok az bir kısmını evinize götürebileceksiniz. O yüzden gözünüz daha dikkatli bakmalı.

10. Akıllı olun

Ziyaret edeceğiniz yer ne kadar güvenli olursa olsun, siz öncelikle kendi güvenliğinizden sorumlusunuz. Bu yüzden hiçbir zaman “Bana bir şey olmaz” kafasıyla tek başınıza geziye çıkmayın.

11. Bencil olun

Tek başına gezmek deyince en güzel kısmı sanırız ki bencil olabilmektir. Sonuçta tek başınıza gezmek istemenizin en önemli sebebi istediğinizi yapmak değil miydi? O yüzden, en çok yapmayı istediğiniz şeyleri yapın. Mesela lüks bir masaj salonunda kendinize bir SPA hizmeti satın alın. Kendinizi şımartın.

12. Başkalarının olmadığı bir tura katılın.

Bazı turlar başka insanlar katılmadan yapılamayabilir. Ama gün geçtikçe, maaliyeti biraz artıyor olsa da, tek başınıza bir tura katılabiliyorsunuz. Yani tur sadece sizin için yapılmış olsun. Bunu seyahat acenteleri üzerinden rahatlıkla ayarlayabilirsiniz.

13. Müze ve anıtlardan öğrenin

Kimi zaman bir müzede gördüğünüz ufak bir parça, tüm öğrendiklerinizi sorgulamanıza sebep verebilir. O yüzden öğrenmenin en kolay yollarından olan müze ziyaretlerinizi, gezinizden eksik etmeyin.

14. Seyahat Günlüğü Tutun

Fotoğraflar her zaman elinizin altında olmayabilir. Veya fotoğraflar hislerinizi sözleriniz kadar taşıyamayabilir. Kara kalem çizerek, bilet, fotoğraf hatta harita yapıştırarak anılarınızı yazın. İstediğinizi yazın. Yıllar sonra sizi tekrar o geziye götürecekler. Emin olabilirsiniz. Tek başına gezmek bakarsınız yazarlık duyularınızı arttırır.

15. Bir gösteriye katılın

Bazı şeyler mutlaka denenmelidir. Bir Çin Operası, bir Broadway Müzikali, veya çok sevdiğiniz bir müzik grubunun konseri. Festivaller de buna dahil tabi. Dilini anlamasanız bile, mutlaka gittiğiniz yerdeki o esnada gösterimi olan bir performansı izleyin. Biletini de seyahat günlüğünüze eklersiniz.

16. Sizi çağıran her dükkana girin

Başlığı daha da açmamıza gerek var mı? Sizi içine çekebilecek her dükkana girin. Bakarsınız tam da aradığınız şeyi orada bulacaksınız. Bu şansı neden kaçırasınız ki. Tek başına gezmek, tek başına alışveriş imkanını da beraberinde getiriyor.

17. Kartpostal gönderin.

Hiç modası kalmadı diyebilirsiniz. Ama düşünsenize, evdekilere veya eş-dosta, çıktığınız geziden bir kartpostal alıp atıyorsunuz. “O gezide o dakika aklımda sen vardın” demekten daha iyi ne gösterebilir sevginizi.

18. Zamanın tadını çıkarın.

Bazı anlar vardır, hiç bitmesin istersiniz. İşte gezerken öyle bir zamana denk gelirseniz, durun ve anın tadını çıkarın. Kovalayan yok, çekiştiren yok. Niye bırakasınız?

19. Güzel bir kitap ve müzik getirin.

Eskiden olsa, kasetler ve kalın kalın kitaplar ile gezmek ayrı bir sıkıntı olurdu. Ancak şimdi bir kulaklık ve dijital şarkı çalarlar ile, bir elektronik kitap okuyucu ile, kilolarca kitap ve yüzlerce kaset ufacık cihazlara girmiş oluyor. Değerlendirin.

20. Seçimlerinizi yargılamayın

Kendi seçimlerinizi zorlamayın. Sakın “Keşke” kelimesini kendiniz için kullanmayın. Keşke diyeceğiniz şeyleri de yapmak için uğraşmayın. Tadını çıkaracağınız şeyler yapın, daha da önemlisi tadını çıkarın.

21. İçgüdülerinize güvenin

Bu gerek güvenlik gerekse gezinizin tadı açısından önemli. Her hâlükârda, içgüdüler genelde insanların hareketlerini en fazla etkileyen sebeplerdir. Belki sizi bir beladan korur, veya gezinizin hazinesini keşfetmenizi sağlar.

22. Kendinizi tanıyın

Ve turunuzu bitirmek üzeresiniz. Artık sadece kendinizin ne istediğini, nelerden hoşlandığını çok iyi biliyor olmalısınız. Henüz daha tam kavrayamamışsanız, gezide bir yerlerde bir şeyleri keyfinize göre yapamadınız demektir. Tek başına gezmek isteyen birisi, bir turunu bitirdiğinde kendini mutlaka tanımış olmalıdır. Tanıyamadıysanız, bir geziye daha ihtiyacınız var demektir.

Tek başına gezmek … için altın kurallar yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/tek-basina-gezmek-icin-altin-kurallar/feed/ 0