Museo Egizio, İtalyanca da Mısır Müzesi demek. Ve tabii ki isminden de anlaşılabileceği gibi Mısır tarihi ile ilgili bir müze. Ancak müzenin çok daha önemli bir özelliği bulunmakta. Mısır’dan sonra en fazla Mısır antik parçası bulunduran Mısır Medeniyeti Müzelerinden birisi burası. 2015 yılında yaklaşık 800.000 kişi tarafından ziyaret edilen müzede, üzerinde çalışılmış 6500 kadar parça sergilenirken, 26,000 kadar parça ise incelenmeyi bekliyor. Müzenin ilk başlangıcı 1824 yılına dayanıyor. O zamana kadar yaklaşık 300 parça toplanmış ve bu da müzenin ana çekirdeğini oluşturmuş. 1824 yılında Kral Felix bu sayıları yeni araştırmacılar göndererek arttırmış. Papiruslardan Mumyalara, tapınaklardan tabaklara bir çok Antik Mısır eseri burada görülmeyi bekliyor. Ziyaret edilmeye değer bir nokta.

Müzenin kendi internet sitesinde yazdığı gibi Mısır’a giden yol Torino‘dan geçiyor diyebiliriz. 1847 santimetre uzunluğunda çok iyi korunmuş papirüsten, 2. Seti’nin 5 ton ağırlığındaki dev heykeline kadar görülmesi gereken pek çok şey var. Bizi en fazla etkileyen şey ise müzenin ziyaretçileri için hazırladığı uyarı videosu oldu. Sanırım Türkiye’deki ziyaret yerleri için de böyle bir video hazırlanmalı.

Mısır Müzesi sadece bir sergi alanı değil. Aynı zamanda restorasyon ve araştırma çalışmalarının da yapıldığı bir yer. Mısır medeniyetini geçmişten günümüze taşımaya yönelik çalışmaları ile de bilinen bir yer. İtalya’da Mısır Müzesini ziyaret etmek ilginç olacak. Kesinlikle ziyaret listesine alınması gereken bir nokta. Torino /Turin ziyaretlerinizde mutlaka görün.

Museo Egizio / Mısır Müzesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Borgo Medievale Torino, 1882 yılında İtalya Genel Fuarı için inşa edilen bir orta çağ parkı. Sanırım en iyi bu şekilde tanımlayabiliriz. Po nehrinin hemen kıyısına kurulmuş olan Borgo Medievale  tipik bir Orta Çağ köyünü ve yaşantısını göstermek üzere inşa edilmiş. Kendisi dahi tarihi bir yer olma noktasına gelen bu park, ziyaretçilerine tarih içinde bir yolculuk sunmayı amaçlıyor. Duvarların içerisinde o dönemlerde ihtiyaç duyulan dükkanlar, evler ve en arkada ise köyün lordunun kalesi bulunuyor. Farklı bir gezi noktası ve Torino içerisinde zaman ayırmaya değer bir yer. Güzel bir gezi yaşayarak ilginç fotoğraflar çekebiliyorsunuz. Vaktiniz varsa gezi programınız içine almalısınız.

Borgo Medievale Torino yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Villa della Regina veya Regina Villası, Savoy ailesinin bir başka sarayı. Anlayacağınız üzere, Savoy hanedanı tamamen saray hanedanı imiş. Her yerde üçer beşer sarayları var neredeyse. Ve tabii çok ciddi bir sanat eseri statüsünde olduklarından bu saray da diğer sarayları gibi UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisindeki yerini diğer saraylar gibi 1997 yılında almış. Sarayın yapım tarihine baktığınızda 1615 yılına rastlıyorsunuz. Prensler, Krallar, Kraliçeler, Dükler gelip geçmiş bu saraydan. 2. Dünya Savaşı esnasında hasar gören sarayda, değişik dönemlerden sanatçıların resimleri ve freskleri duvarları süslemekte. Günümüzde ise halka açık bir gezi noktası. Torino’ya kadar gelirseniz ve zamanınız müsaitse mutlaka gezin.

Villa della Regina / Regina Villası yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Castello di Moncalieri, Torino‘nun Moncalieri bölgesinde bulunan bir saray. Savoy Hanedanının Kraliyet Saraylarından olduğu için 1997 yılından günümüze UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisinde bulunuyor. 1100’lü yıllarda kale amaçlı olarak yapılmış. Daha sonra 1450’lilerde saraya çevrilmiş. Saray, yapımından günümüze İtalyan tarihi için önemli şahsiyetler tarafından, yine önemli gün ve olaylarda kullanılmış. 1785 yılında İspanya’nın Maria Antoniatta’sı olan Sardinya Kraliçesi’nin ve eşi olan Kral’ın öldüğü nokta olmuş. 4 devasa kare kulesi ile birlikte at nalı tarzında bir şekle sahip olan kale-sarayda bulunan 2 silindirik kule ise 15.yy. kalesinden kalan yegane parçalar. 1921 yılından günümüze gelen süreçte ise İtalyan Jandarması diyebileceğimiz Carabinierilerin kulanımında. Ancak kalenin/sarayın tarihi odaları gezilebilmekte.

Castello di Moncalieri / Moncalieri Kalesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Porta Palatina, Torino‘nun Roma İmparatorluğu döneminden kalma en önemli varlık kanıtı olan, şehrin eski giriş kale kapısı. Bu yapının en önemli özelliği ise, halen dünyada bilinen, en iyi korunmuş Roma şehir kapısı olması. Hemen yakınında, yine Roma döneminden kalma bir antik tiyatro kalıntısı da bulunmakta. Palatina veya Palatine isminin Palazzo yani Saray adından türediğini düşünseler de, burada hangi sarayın işaret edildiği pek bilinmiyor. Yük arabalarının yerde sebep olduğu izler de dahil olmak üzere, bir çok tarihi yaşanmışlıklara sahne olan kapı, elbette bir ziyareti hak ediyor. Özellikle bizim gibi fotoğraf meraklıları için değişik zamanlarda farklı görseller sunan bir yer.

Porta Palatina yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Museo della Sindone veya Sindone Müzesi, Torino Katedrali‘nde saklanan ve zaman zaman Papalık izni ile gösterime açılan “Kutsal Kefen” ile ilgili bir müze. Burası inanç boyutuyla fazlası ile hassas bir nokta. Bu nedenle bilimsel anlamda kefenin üzerindeki izlerin gerçek olduğunu söyleyelim. Ancak kefenin Orta Çağ’dan kaldığının ispatlandığı kısmını hatırlatarak başlayalım. Tabii bu kefen ilk ortaya çıktığında bilinmiyordu. Kefen ile ilgili ilk bilgiler 1300’lü yıllardan kalma. Bu müze de bu kefen ile ilgili her türlü araştırmanın sunulduğu bir müze. Tabii ki kefenin gerçekliği üzerine sunuluyor. Çıplak gözle çok net gözükmeyen kefen üzerindeki siluet, özellikle negatif fotoğrafta oldukça net izler veriyor.

Ancak söylenmesi gereken şey şu ki, bir kısmı yanmış ve sonradan 1500’lü yıllardan itibaren sürekli koruma amaçlı yenilenme geçirmiş kumaş, Hristiyan alemini de ikiye bölmüş. Toplamda 18 kere halka açılıp gösterilen Kutsal Kefen ile ilgili bu müze, dünyanın en tartışmalı bez parçasını merak edenler için en önemli noktalardan birisi.

Museo della Sindone / Sindone Müzesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Mole Antonelliana, oldukça özellikli ve önemli bir anıt bina. Hatta Torino’ya geldiğinizde anlayacaksınız ki, buranın en önemli ikon binası konumunda. Bunun en önemli sebebi ise hiç şüphesiz ki, göğe uzanan anten görünümlü çatısı. Dünyanın çelik desteksiz, sadece tuğladan yapılan en yüksek binası ünvanı buraya ait. Bina aslında Torino’da ki Musevi cemaati için Sinagog olarak düşünülerek başlanmış. Burada yaşayan Museviler, Torino’nun başkent ilan edilmesi sebebi ile (4 sene başkentlik yapmış) 250,000 liret ile dönemin ünlü mimarı Antonelli ile anlaşmışlar. Binanın ismi de mimarından kaynaklı zaten. Ancak Antonelli maliyetleri sürekli arttırmış ve bu arada başkent ünvanı Torino’dan alınınca, Museviler de yeni başkente göçmüş. Sonuçta bina yapımı durdurulmuş. Belediye, halkın isteğiyle yapımını devralmış ve bitirip bu binayı müze olarak kullanmaya başlanmış(1889). Günümüzde de Torino’da bulunan Milli Sinema Müzesi‘ne ev sahipliği yapıyor.

Mole Antonelliana yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Juventus Müzesi veya logosunda da verildiği üzere J-Museum, Torino’nun en önemli değerlerinden birisi olan Juventus Futbol Kulübünün tarihinin tanıtıldığı bir müze. Futbolseverler için kaçırılmayacak fırsatlardan birisi olarak Torino’da karşınıza çıkıyor. İlk olarak 2012 yılında kurulan müzede, “Hatıralar” bölümü altında, kulübün ilk dönemlerinden kalma malzemelerden, ilk kaptanının siyah beyaz fotoğraftan yapılan manken/posterine kadar pek çok görülebilecek şey bulunmakta. Şehir için fazlasıyla gurur kaynağı olan Juventus’un kazandığı kupalar da yine bu müzede sergilenmekte. Hafta sonları 19:30, hafta içleri ise 18:00 saatlerine kadar açık olan müzenin giriş bileti fiyatına Türkiye’de insanlar statta maç seyrediyor. Müzenin tek handikapı da bu. Grup halinde gelenlere indirim uyguluyorlarmış.

Juventus Müzesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Pinacoteca Giovanni e Marella Agnelli, Türkçe Giovanni ve Marella Agnelli Sanat Galerisi demek. Bu isimler sizin için bir şey ifade etmeyebilir ancak, birçok İtalyan ve özellikle Torinolular için çok önemli iki isim. Fiat fabrikasının kurucusu Giovanni Agnelli ve eşi Marella Agnelli. Giovanni Agnelli, şehri Torino için yeterince bir şey yapmadığını düşünmüş herhalde ki, kendisi için çok önemli bir yer olan fabrikasına, bir sanat galerisi kurmuş. Galeride Canaletto, Renoir, Manet, Matisse ve Picasso eserleri de bulunmakta. Aldığınız bilet ile Lingotto olarak anılan binanın tepesindeki meşhur hız pistini de gezme şansınız var. Hem araba hem sanat sevenleri bir arada tutabilecek ender yerlerden birisi.

Pinacoteca Giovanni e Marella Agnelli yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Cattedrale di San Giovanni Battista di Turin veya Duomo di Turin kısaca Torino Katedrali, şehrin en önemli dini yapılarından.  1470 yılında kulesi yapılan ve daha sonra da “Kutsal Kefen” olarak anılan bezin korunması/sergilenmesi amacıyla yapılan Kutsal Kefen Şapeli 1491 senesinde eklenmiş. Eski Roma kentinin tiyatro alanında bulunan katedralin yapılması 1491-1498 seneleri arasını içeriyor. Buranın ününe ün katan Turin Kefeni ise tamamen ayrı bir yazı konusu. Nazaretli İsa’nın çarmıha gerilmesi sonrası çarmıhtan indirildikten sonra üzerine örtüldüğü iddia edilen bez kefenin üzerinde bir yüz ve vücut silueti var. Bu siluetin Hz. İsa’nın yüz şekli olduğu iddia ediliyor. Her ne kadar resmi araştırmalar bezin ortaçağdan kaldığını ispat etse de, bu kutsallığına gölge düşürmemiş.

Cattedrale di San Giovanni Battista yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.