Castel San Pietro veya San Pietro Kalesi, tahminen Verona‘nın M.Ö. 7. yy’larda kurulduğu ilk nokta. Tahminen diyoruz çünkü şehrin genel yapısına, Roma yollarının bulunduğu yerlere, nehre ve benzeri stratejik şeylere baktığınızda şehrin mantıken buraya kurulmuş olması gerekiyor. İlk kale 14.yy.’da yapılıyor ancak Fransızların işgali esnasında 1801 yılında yerle bir ediliyor. Burada göreceğiniz şu anki kale ise Avusturya’lılar tarafından yine 1800’lü yıllarda yapılıyor. Ancak artık kaleye girme şansınız yok. Sadece dışarıdan görebiliyorsunuz. Hemen önündeki Roma Tiyatrosu‘nun yanından çıkan merdivenler ile tepeye çıkıp, güzel bir manzara ile karşılaşmak isteyenler için tırmanışı tavsiye ederiz. Güzel bir zaman geçireceğiniz kesin diyebiliriz.

Castel San Pietro yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Arco Dei Gavi yani Türkçe ismi ile Gavi Kemeri başından geçmemiş olay kalmayan yerlerden birisi. Oldukça da önemli sayılan bir tarihi geçmişi bulunmakta. Romanın asil ailelerinden sayılan Gavi ailesi tarafından M.S. 1. yy. esnasında (tahminen İmparator Tiberius zamanında) şehre gelen Roma yolu üzerine yaptırılmış. Şehir, Napolyon Bonaparte döneminde Fransızlar tarafından yönetilirken Fransız mühendisler tarafından yıkılarak kalıntıları Arena‘ya atılmış.  Ancak yıkımından önce çizimi ve ağaçtan bir modeli çıkartıldığı için, 1932 yılında, İtalya’yı Roma ile özdeşleştirmek isteyen Mussolini tarafından tekrar, elde olan orijinal parçalar kullanılarak esas yerinden çok da uzakta olmayan bir yere, Castelvecchio (Eski Kale) bölgesine tekrar yapılmış.

Arco dei Gavi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Piazza dei Signori, yani Türkçe ismi ile Lordlar Meydanı, Scaligeri hanedanı dönemi Verona‘sının en güzel ve karakteristik meydanı. Etrafı 14.yy logoları ile kaplı tarihi binalar ile çevrili olan meydandan, yine bir başka tarihi meydan olan Piazza delle Erbe‘ye de geçiş var.

Konsül Locası anlamına gelen ve 1476 yılında yapımı tamamlanan, tipik Venedik rönesansı dönemi binası olan Loggia del Consiglio burada. Scala hanedanına ev sahipliği yapmış Palazzo del Governo burada. Palazzo del Podesto ve ön yüzünde oturan ve elinde bayrak tutan bir kadın figürü (Venedik‘lilerin yönettiği dönemde şehrin sembolü bu heykel imiş) olan Casa della Pieta da burada. 1575 yılında tamamlanan ve Orta Çağ mahkemesi olarak kullanılmış Palazzo dei Tribunali de yine burada. Eski belediye binası olan Palazzo della Ragione, ve Scaligeri Hanedanı mezarları olan Arche Scaligere‘de bu meydanın etrafında bulunmakta.  Meydanın ortasında ise, her ne kadar Floransa‘lı olsa da, burada çok sevilmiş Dante‘nin 1865 yılında dikilen heykeli de bulunuyor. Ünlü Scaligeri Hanedanı tarafından da çok değer verilmiş. Düzgün bir ışıkta sabahtan akşama çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Bizim de yaptığımız gibi kendinizi eski bir şehirde yaşarken hayal edebilirsiniz.

Piazza dei Signori yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

San Zeno Bazilikası gibi ufak bir bazilikanın bu kadar ünlenmesinin iki sebebi var. Bunlardan ilki doğal olarak mimarisi ve tarihi. Ancak esas nedeni ikincisi. Shakespeare’in ünlü tiyatro eseri Romeo ve Juliet’te, ikilinin bu kilisenin Crypt’inde yani mezar odasında evlenmiş olması. Yani bir azizin mezar odasında evlenen gizli aşıklar hikayesi burayı ünlü yapıyor.

Aziz Zeno M.S 380’de ölünce, mezarının üzerine kilise yapmışlar. 800’lü yıllarda şu anki manastır ve bazilika yapılmış. Ancak Macarlar baskın yaptıklarında orayı yıkmışlar ve Aziz Zeno mezarı 967 yılında şu anki kilise yapılana kadar başka yerde saklanmış. 1117 yılında depremde ağır zarar gören kilise bugünkü haline 1398 yılında gelmiş.

San Zeno Bazilikası yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Lago İtalyanca da “Göl” demek olunca, Lago di Garda’da doğal olarak Garda Gölü anlamına geliyor. Tam olarak Verona’da diyemeyiz. Ancak Verona ve Brescia arasında neredeyse yolun ortası diyebileceğimiz bir yer. İtalya’nın en büyük gölü olan bu göl, turizm açısından da, önemli bir turistik nokta. Oldukça büyük olan gölün içinde yüzlerce irili ufaklı adacıklar bulunuyor ancak 5 tanesi büyük ada konumunda. Dağların ortasında bir vaha gibi kalan bu büyük göl sayesinde iklim de oldukça yumuşamış. Böylece turizm açısından da ön plana çıkmış. Verona’dan tren ve otobüs ile gelebilirsiniz. Özellikle otobüs olarak günde 5 sefer düzenleniyor. Gerçek bir tabloyu canlı izlermiş gibi bir durum

Lago di Garda yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Verona’da, nehrin sağ yakasında, çok özel bir yerde, Biblioteca Capitolare‘yi bulacaksınız.  Sahip olduğu el yazması eserler nedeniyle dünyanın en zengin ve eski Latin Kültürü kütüphanesi ünvanına sahip. Kütüphanedeki koyun derisi üzerine yazmalarda, bu kütüphanenin, katedraldeki rahiplerin görevlerini ve yapılanları aktaran, dini kitapların da bulunduğu bir kütüphane olduğunu bildiren 5. yy.’dan kalma eserler de bulunmakta. Daha da ilginci, sonraki dönemlerden de el yazmaları var. Yani kütüphane, aralıksız olarak kütüphane olarak kullanılmış. Kütüphane o kadar eskiye giden yazmalara sahip ki, bir kısmının hangi dönemden ve kime ait olduğu ancak çok sonraları ortaya çıkarılabilmiş. (Cicero’nun Brutus’e mektupları gibi).

İçeriye girdiğiniz anda, yüzyılların ağırlığını taşıyan bir havanın/ortamın içerisinde olduğunuzu hissediyorsunuz. 5. – 19. yy. lar arasında el yazma olarak basılan 1111 kitabı barındıran kütüphane şüphesiz Verona’nın ziyaret edilmesi gereken açık ara kültür noktası.

Biblioteca Capitolare yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

1187 yılından kalma Roma Katolik kilisesi olan Santa Maria Antica, tek başına görülebilecek bir tarihi yer iken, bunun üzerine bir de Arche Scaligere (“Merdivenin” anlamına gelen Verona‘nın yönetici ailesinin mezarları) daha da ilginç bir yer olmuş. Scaligere ailesi / hanedanı üyeleri, şehri yönettikleri dönemlerde bu kiliseye, yerden yüksek sarkofagus / Sarcophagus içerisinde defnedilmiş. İlk defnedilen (1329) Cangrande I(Büyük Köpek), aynı zamanda meşhur Dante’nin en bilindik patronu imiş. Toplamda 5 ayrı mezarın olduğu bu mimari Gotik sanatın doruğa ulaştığı eserler olarak anılıyor. Verona’nın tarihinde çok önemli bir yer tutanlara ait bu mekan ziyareti hak ediyor. Gotik sanata düşkün olanlar, özellikle ziyaret etmeliler.

Arche Scaligere yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Il Giardino Giusti , Verona‘nın güzelliklerinden birisi. Bahçe ve bahçe tasarımı Mezopotamya Uygarlıklarından günümüze insan hayatında var. Rönesans dönemi Avrupa’sında ise İngiliz, Fransız, İtalyan ve İspanyol bahçeleri ön plana çıkıyor. Bunların içerisinde en güzel İtalyan bahçelerinden birisi olarak anılan Il Giardino Giusti, yani Türkçe ismiyle Giusti Bahçesi, şehrin merkezinde sayılabilecek bir nokta olan Piazza Isolo tarafında bulunan Giusti Sarayı‘nda (Palazzo Giusti).  16 yy. Manerist (1520-1580 arası bir İtalyan akımı) bir saray olan Giusti Sarayı’nın bahçesi 1580 yılında yapılmış. Tepeye doğru uzanan teras bahçeleri ve labirent sistemi düzeni ile İtalyan Rönesans Bahçelerinin en güzel örneklerinden. Gerçi bu bahçe de özellikle 2. Dünya savaşından zarar görmüş ancak Francesco Pona’nın bahçeyi ve bitkileri detaylı anlatan kitabı (1622) ve çizimleri ile bahçenin fotoğrafları sayesinde tekrar yapılabilmiş.

Il Giardino Giusti yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Kısaca Bra olarak da anılan Piazza Bra Verona‘nın en büyük meydanı. Cafe ve restoranların haricinde, dünyaca ünlü 2000 yıllık Verona Arena‘da burada bulunuyor. Arena’nın haricinde, Verona’nın belediye binası olan ve 1848 yılında yapımı tamamlanan Palazzo Barbieri ve yapımına 1610 yılında başlanıp ancak 1808 yılında bitirilebilen Palazzo della Gran Guardia‘da bu meydanda bulunuyor.

Piazza Bra yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

Ponte Pietra Verona diye özellikle Verona kısmını vurguluyoruz çünkü Ponte Pietra İtalyancada Taş Köprü demek. Yani hiç bir ayırt edici isim koymamışlar Verona’lılar bu köprüye. Oysa ki şehrin en önemli (kullanım açısından) ve en eski eserlerinden birisi. Köprü esasen M.Ö 100 yılında inşaası Roma’lılar tarafından tamamlanmış bir köprü. Via Postumia olarak adlandırılan ünlü Roma yolu, o zamanlar Adige nehri üzerindeki tek köprü olan bu yoldan geçermiş. Daha sonra yıkılan sağ kanat, 1298 yılında yeniden inşa edilmiş. O yüzden arklarda ki boşluklar birbirinden farklı. 2. Dünya savaşı esnasında Alman kuvvetleri köprüyü tamamen havaya uçurmuş. Bugünkü köprü, orijinal malzemeler ile 1957’de tekrar, aslına uygun yapılmış.

Ponte Pietra Verona yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.