İstanbul Gezi Rehberi arşivleri - Turrehberin.com https://www.turrehberin.com/tag/istanbul-gezi-rehberi/ Her an elinizin altındaki rehber Tue, 05 Mar 2024 08:48:57 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://www.turrehberin.com/wp-content/uploads/2016/07/cropped-favicon-32x32.jpg İstanbul Gezi Rehberi arşivleri - Turrehberin.com https://www.turrehberin.com/tag/istanbul-gezi-rehberi/ 32 32 Topkapı Sarayı https://www.turrehberin.com/topkapi-sarayi/ https://www.turrehberin.com/topkapi-sarayi/?noamp=mobile#respond Tue, 30 Jan 2024 09:11:17 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9361 Topkapı Sarayı Topkapı Sarayı, Dünya hanedanlarının yaşadığı saraylar içerisinde hala ayakta kalabilen en eski saraylardan bir tanesidir. Üstelik bunu, hanedanın son zamanlarında terk edilmiş olmasına rağmen yapabilmiştir. Böylece bir önceki saray olarak kullanılan Edirne Sarayı‘nın akıbetine uğramamıştır. Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılında İstanbul’u fethedince yeni bir saray yaptırır. Bu saray bugün İstanbul Üniversitesi sınırlarında kalmakta. …

Topkapı Sarayı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Topkapı Sarayı

Topkapı Sarayı, Dünya hanedanlarının yaşadığı saraylar içerisinde hala ayakta kalabilen en eski saraylardan bir tanesidir. Üstelik bunu, hanedanın son zamanlarında terk edilmiş olmasına rağmen yapabilmiştir. Böylece bir önceki saray olarak kullanılan Edirne Sarayı‘nın akıbetine uğramamıştır.

Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılında İstanbul’u fethedince yeni bir saray yaptırır. Bu saray bugün İstanbul Üniversitesi sınırlarında kalmakta. Ardından bugün Topkapı Sarayı’nın bulunduğu noktaya Saray-ı Cedid, yani Yeni Saray ismiyle bugünkü sarayın ilk yerleşimini yapar. Ancak sarayın inşaatına başlanması çok sonraları 1465 yılına rastlar. 1478 yılında bitirilen Topkapı Sarayı, bugün Sarayburnu olarak adlandırılan bölgede yaklaşık 700,000 metrekare büyüklüğündeymiş. Artık sadece 300,000 metrekarelik bir alan bulunuyor. Bu arada, sarayın Topkapı Sarayı ismini alması ise çok daha sonraları gerçekleşir.

Saray toplamda 4 ana bölümden oluşmakta. Saray’ın ilk girilen kısmı Hizmet ve Koruma Alanı olarak belirlenen “Birûn” bölgesidir. Ardından idari merkez olan “Divan-ı Hümayun” bölümü gelir. Bir sonraki alan ise eğitim bölgesi olan meşhur “Enderun” bölümüdür. Tabii ki sarayın bir de padişahların özel hayatını geçirdikleri “Harem-i Hümayûn” isimli Harem kısmı bulunur.

Topkapı Sarayı’nın Kapıları ve Avluları

Topkapı Sarayı’nın giriş kapısında yapılış tarihinden bir kitabe bulunmakta. Saltanat kapısı olarak adlandırılan bu kapıdan girildiğinde karşınıza bir alan çıkar. Bu alan, eskiden de halkın başvurmak için girebildiği yegane alan. Burada Aya İrini Kilisesi, Alay Meydanı, Fırın, Darphane, Hastahane, Hasırcılar Ocağı ve odun ambarı gibi yerler bulunmakta. Her ne kadar biletsiz bölgede olsa da Aya İrini’ye girmek için ayrı bilet almanız gerekiyor .

Bilet alarak geçebileceğiniz ikinci avlu noktasında ise sağ tarafta mutfaklar, sol tarafta Adalet Kulesi (Adaleti temsilen), Divan-ı Hümayun, Harem Dairesi girişi (ki burası içinde ayrı bilet almak gerekiyor) ve Zülüflü Baltacılar Koğuşu var. Üçüncü avluya geçiş yerinde ise Sancak-ı Şerif’in dikildiği nokta bulunmakta.

Topkapı Sarayı’nın üçüncü avlusuna girer girmez karşınıza çıkan Arz odası, Padişahın devlet adamlarını ve yabancı elçileri ağırladığı odadır. Bir başka deyişle Saray’ın mensubu dahi olsanız, bir çok kişi bu noktadan ileri gidemez. Odanın hemen arkasında Padişahın ve Enderun öğrencilerinin de kullanımına açık olan Ağalar Camii’ni görebilirsiniz. Bu avlu Padişah ve Enderun tarafından paylaşılır. Kutsal Emanetler de yine bu avluda bulunur.

Dördüncü avlu ise tamamen Padişah’ın köşkleri ve asma bahçelerinin bulunduğu yerdir. Sünnet Odası ile Bağdat ve Revan Köşklerinin arasında bulunan ve denize bakan balkon şeklindeki yapı ise, Padişahın Ramazan ayında orucunu açtığı İftariye Kameriyesidir.

Bu son avlunun alt kısmına geçtiğinizde ise Hekimbaşı kulesi, ahşaptan yapılma Kara Mustafa Paşa Köşkü, Sofa Camii ve saraya en son eklenen Mecidiye Köşkü ile Esvab Odası bulunmakta.

Topkapı Sarayı’nı gezmek istediğiniz taktirde, nispeten daha boş olacak olan hafta içi günlerini tercih etmenizi öneririz. Hakkını vererek gezmek isterseniz en az iki veya üç saat ayırmanız gerektiğini unutmayın. Saray hakkında özellikle ziyaret saatleri ve bilet ücretleri bilgisini almak için buradaki linke tıklayabilirsiniz.

 

Topkapı Sarayı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/topkapi-sarayi/feed/ 0
Kapalıçarşı https://www.turrehberin.com/kapalicarsi/ https://www.turrehberin.com/kapalicarsi/?noamp=mobile#comments Sat, 26 Aug 2023 13:35:56 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9438 Kapalıçarşı Kapalıçarşı, Osmanlı İmparatorluk Kültürü diyebileceğimiz bir olgunun, ticaret ortamında ruh bulmuş halidir desek yalan olmaz. Konstantinapol’ün fethi çok önemli bir olaydı. Ancak ondan daha önemli ve zor kısım, şehri eskisinden daha iyi bir konuma getirmekti. İşte Fatih Sultan Mehmet, bu ikinci başarı için de Kapalıçarşı’yı yaptırmıştır. 1460 yılında artık İstanbul adıyla anılan kente hediye …

Kapalıçarşı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Kapalıçarşı

Kapalıçarşı, Osmanlı İmparatorluk Kültürü diyebileceğimiz bir olgunun, ticaret ortamında ruh bulmuş halidir desek yalan olmaz. Konstantinapol’ün fethi çok önemli bir olaydı. Ancak ondan daha önemli ve zor kısım, şehri eskisinden daha iyi bir konuma getirmekti. İşte Fatih Sultan Mehmet, bu ikinci başarı için de Kapalıçarşı’yı yaptırmıştır. 1460 yılında artık İstanbul adıyla anılan kente hediye etmiştir.

Bugün devasa bir boyutta olan yapı, tek bir seferde bu hale gelmemiş. Yapı şu an için dünyanın en büyük alışveriş alanı olarak “Grand Bazaar” adıyla da biliniyor. Yapıda yaklaşık 45,000 metrekare kapalı alan var. Yaklaşık 4000 dükkân, 66 sokak ve 24 giriş noktası bulunmakta. Günümüzde sokak isimleri ile içinde barındırdığı dükkanlar pek alakalı değiller. Ancak sokak isimleri eskiden orada ne ticareti yapıldığını anlamamıza yardımcı oluyor.

Çarşıda sadece dükkanlar değil aynı zamanda 14 tane de han var. Kapalıçarşı 2014 yılında 91 milyonluk ziyaret ile “Dünyanın en fazla ziyaret edilen alışveriş merkezi” unvanını da kazanmış.

Bir de tabii, edebiyatımıza girmiş. Orhan Veli’nin meşhur Kapalı Çarşı şiiri vardır ki, insanı içinden vurur ince ince.

Gerek tarihte gerekse günümüzde İstanbul’un en önemli ticaret merkezi olan Kapalıçarşı, bulunduğu bölgenin etrafının da bu şekilde yapılaşmasına sebep olmuş. Yukarıdaki Youtube videomuzda da sizlerle hem Kapalıçarşı’yı hem de etrafındaki hanları geziyoruz. Artık tarihi değerinin ticari değerinden öne geçmesi sebebiyle daha çok turistik malların ticareti yapılmakta. Ancak içerisindeki bedestenlerin isimleri bir dönem orada nelerin satıldığını günümüze hatırlatıyor.

Kapalıçarşı’yı gezerken her dükkâna ya da daha genel olarak sokağa girmek isterseniz burayı ancak birkaç günde bitirebileceğinizi söylememiz gerek. İstanbul’da yaşayanlar artık Kapalıçarşı’ya sadece altın veya döviz almak için gelmekte. Bu yüzden çarşının dış kesimlerinde daha çok Türk ziyaretçi ile karşılaşırken, içine doğru ilerledikçe etrafınızdakilerin çoğunun turist olduğunu fark edeceksiniz.

Dünyanın en eski ve bizce en güzel alışveriş merkezinde birkaç saatinizi harcamak bizce ruhunuza iyi gelecektir. Yorulduğunuzda tarihi kahvehanelerden birinde bir Türk kahvesi içmeyi unutmayın.

 

Kapalıçarşı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/kapalicarsi/feed/ 1
Vefa : Sadece bir semt adı mı? https://www.turrehberin.com/vefa-sadece-bir-semt-adi-mi/ https://www.turrehberin.com/vefa-sadece-bir-semt-adi-mi/?noamp=mobile#comments Sat, 19 Aug 2023 07:50:14 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9405 Vefa: Sadece bir semt adı mı?   İstanbul’un en eski ve en küçük semti Vefa’dayız. İnsandaki ‘vefa’ duygusunun anlatımıyla birleştirilmiş bir semt. Nice dizelere, nice öykülere ve umutlara konu olmuş. Semtin geçmişi Bizans’a kadar uzanıyor. Osmanlı ve Bizans döneminde devrin önde gelen bürokrat, tüccar ve bilim insanlarının yaşadığı bir semt olan Vefa, günümüzde terkedilmiş ve …

Vefa : Sadece bir semt adı mı? yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Vefa: Sadece bir semt adı mı?

 

İstanbul’un en eski ve en küçük semti Vefa’dayız. İnsandaki ‘vefa’ duygusunun anlatımıyla birleştirilmiş bir semt. Nice dizelere, nice öykülere ve umutlara konu olmuş. Semtin geçmişi Bizans’a kadar uzanıyor. Osmanlı ve Bizans döneminde devrin önde gelen bürokrat, tüccar ve bilim insanlarının yaşadığı bir semt olan Vefa, günümüzde terkedilmiş ve adeta yıkılmaya bırakılmış durumda.

Semt ismini, Şeyh Vefa Efendi’den alıyor. Fatih dönemi ve onu takip eden Sultan 2. Bayezid döneminin mutasavvıf ve ulemasından olan Şeyh Vefa Efendi, bu semte bir külliye yaptırmış. Şeyh Vefâ 1491 yılında hayatını kaybetmiş. Ölümünün ardından Fatih Sultan Mehmet kendisi adına bir cami ve bir çifte hamam inşa ettirmiş.

Unkapanı başlı başına bir hikâye zaten. Sahnelerin yıldızı olma ve keşfedilme heyecanıyla plakçıların kapısında bekleyen şarkıcıların durağı Unkapanı. O dönemin plakçılar çarşısı (İMÇ), bugün perdeci ve müzik aleti satan dükkânlarla dolu. Unkapanı üzerinden semte doğru yürüdüğünüzde bu köhne ama ayakta kalmaya direnen semtin etkisi altına giriyorsunuz.

Vefa’nın sivil ve resmi mimariye sahip pek çok eseri maalesef günümüze kadar ulaşamamış. Şeyh Vefa Külliyesi, Mimar Mehmet Ağa Camii, Şeb Sefa Hatun Camii ve Molla Gürani Camii semtin önemli yapılarından birkaçı. Diğer yandan Vefa Lisesi, Cibali Lisesi, Atıf Efendi Kütüphanesi, Ekmekçizade Medresesi ve Recai Mehmet Efendi Sıbyan Mektebi gibi köklü eğitim ve Kültür kurumları da Vefa semtinin içinde yer alıyor.

Booozaaaaaa

Boza deyince Vefa ismini hatırlamayanınız var mı? Semtin geleneksel ve bozulmadan günümüze kadar ulaşabilmiş mekânı günün her saati meraklı ziyaretçilerini ağırlıyor. Lezzeti marketlerde paketli satılan bozalardan pek farklı olmasa da tarihi dükkân görülmeye değer. Vefa Bozacısı’nın kuruluş tarihi 1876. Hacı Sadık Bey 1870 yılında Arnavutluk’tan İstanbul’a göç eder. O dönemde boza imalatı çok revaçta olduğu için bu işe girer. Zaman içinde kendi geliştirdiği yöntemle 6 sene evinin altında imalat yaparak sarayın çevresinde satmaya başlar. O tarihten günümüze dek ulaşan Vefa Bozasının hikâyesi işte böyle başlar.

Türk spor tarihinin önde gelen eski kulüplerinden biri olan Vefa Spor Kulübü de semtin simgeleri arasındaki yerini almış.

Döneminin yaşayış tarzıyla ilgili ipuçlarını her sokakta görebileceğiniz Vefa semtinde yıkılmaya yüz tutmuş çeşmeler ve tarihi mezar taşları dikkatimizi çekiyor. Bu değerlerin sahipsiz bırakılıyor olmasına yine çok üzülüyoruz. Semtteki manevi emanetlerden biri de Fatih devrinin büyük bilgini ve şairi Nasrettin Hoca’nın torunu Hızır Bey’in türbesi. Günün her vaktinde önünde dua edenlere rastlamak mümkün.

Ayın 1’i Kilisesi

Hızır Bey Türbesinden İMÇ’nin arkasına doğru ilerleyince karşınıza Ayın Biri Kilisesi adıyla anılan yapı çıkıyor. Buranın ünü oldukça yaygın. Tarih hakkında net bir bilgi yok. Bahçede tarihi kalıntılar görülüyor. Bu yapıya mı başka bir esere mi ait maalesef belli değil. Yapı, Vefa Ayazması veya Kilisesi olarak da biliniyor. Bu küçük yapının önünde her ayın 1’inde uzun kuyruklar oluşuyor. Dilek dilemeye gelip buradan anahtar alınıyor, sıraya girip alt kattaki ayazmada kutsal su içiliyor, anahtarla belli kutular açılıyor ve papazın önündeki kuyrukta beklenip dua isteniyor. Ayın 1’i dışında geldiğinizde ise bomboş ve kapalı bir kiliseyle karşılaşacağınızı belirtelim.

Bir dönemin seçkin semtlerinden biri olan Vefa’nın yerinde bugün yeller esiyor. Barındırdığı eserler ve geçmişiyle önemli bir değer olan bu semt, Eminönü, Bayezıt, Süleymaniye ve Zeyrek gibi çok önemli yerleşim yerlerinin komşusu durumunda. Bir gezi planıyla tüm bu bölgeleri aynı anda gezmeniz mümkün. Fakat bizim tavsiyemiz her birine birer gün ayırmanız olacaktır.

Vefa’ya Nasıl gidilir:

Semt şehrin kalbinde. Eminönü hattı otobüslerini kullanarak gidip, kısa bir yürüyüş turuyla ulaşabilirsiniz. Fatih-Laleli otobüslerini de kullanabilirsiniz.

Gonca SAĞLIK

Vefa : Sadece bir semt adı mı? yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/vefa-sadece-bir-semt-adi-mi/feed/ 2
Türk İslam Eserleri Müzesi https://www.turrehberin.com/turk-islam-eserleri-muzesi/ https://www.turrehberin.com/turk-islam-eserleri-muzesi/?noamp=mobile#respond Wed, 16 Aug 2023 10:38:48 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9625 Türk İslam Eserleri Müzesi Türk İslam Eserleri Müzesi, Sultan Ahmet Camii‘nin karşısında, Hipodromun seyirci duvarlarının üzerine yapılan At Meydanı Sarayı’nda bulunuyor. Müze 40,000 parçayı aşkın eseriyle dünyanın sayılı müzeleri arasında yer almış durumda. 1914 yılında Osmanlının son döneminde kurulan müze, aynı zamanda Osmanlı’nın açtığı son müze. Türk ve İslam tarihine ait çok önemli eserler, evraklar …

Türk İslam Eserleri Müzesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türk İslam Eserleri Müzesi

Türk İslam Eserleri Müzesi, Sultan Ahmet Camii‘nin karşısında, Hipodromun seyirci duvarlarının üzerine yapılan At Meydanı Sarayı’nda bulunuyor. Müze 40,000 parçayı aşkın eseriyle dünyanın sayılı müzeleri arasında yer almış durumda. 1914 yılında Osmanlının son döneminde kurulan müze, aynı zamanda Osmanlı’nın açtığı son müze. Türk ve İslam tarihine ait çok önemli eserler, evraklar ve yaşantı tarzını gösteren eşyaları burada değişik bölümlerde görebiliyorsunuz. Aynı zamanda antik hipodromun seyirci bölümü kalıntıları da burada sergilenmekte.

Müzenin içinde sergilenenlerden daha da önemlisi belki de 500 yılı aşkın burada bulunan At meydanı Sarayı veya Damat İbrahim Paşa Sarayı. Yani binanın kendisi. Bina Topkapı Sarayına yakınlığı nedeniyle Osmanlı’nın Başkentinin en önemli yerinde. Kanuni Sultan Süleyman’ın çocukluk arkadaşı Pargalı İbrahim, daha sonra hem Vezir hem de Sultan’a damat olmuş ancak aşırı ve hızlı yükselişi aynı şekilde sonunu getirmiş. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk defa evinde masada yemek yiyen ve evini heykeller ile donatan kişi olması sebebiyle Frenk İbrahim Paşa olarak da anılmış.

Topkapı Sarayından bile daha gösterişli olan bu sarayı görmek ayrı bir tat veriyor. Sultanahmet Meydanı ile ilgili videomuzu aşağıda izleyebilirsiniz. Bu videoda sadece İbrahim Paşa Sarayı değil aynı zamanda Ayasofya, Sultanahmet Camii, Antik Hipodrom ve Alman Çeşmesini de izleyebileceksiniz. İyi seyirler dileriz.

Türk İslam Eserleri Müzesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/turk-islam-eserleri-muzesi/feed/ 0
Yeni Cami https://www.turrehberin.com/yeni-cami/ https://www.turrehberin.com/yeni-cami/?noamp=mobile#respond Wed, 16 Aug 2023 07:52:40 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9701 Yeni Cami, Eminönü olarak adlandırılan bölgede, Mısır Çarşısı‘nın hemen yanı başında bulunan camidir. Aslında Mısır Çarşısı zaten bu caminin arastası olarak yapılmıştır. Cami, Osmanlı’nın İstanbul’da yaptırdığı son büyük cami olarak tarihe geçer. Caminin “Yeni Cami” olarak adlandırılmasına bakarak cami yeni yapıldı zannetmeyin. İlk temelleri 1597’de atılmasına rağmen, 1665 yılında 68 yıl sonra tamamlanan cami, yaklaşık …

Yeni Cami yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Yeni Cami, Eminönü olarak adlandırılan bölgede, Mısır Çarşısı‘nın hemen yanı başında bulunan camidir. Aslında Mısır Çarşısı zaten bu caminin arastası olarak yapılmıştır. Cami, Osmanlı’nın İstanbul’da yaptırdığı son büyük cami olarak tarihe geçer.

Caminin “Yeni Cami” olarak adlandırılmasına bakarak cami yeni yapıldı zannetmeyin. İlk temelleri 1597’de atılmasına rağmen, 1665 yılında 68 yıl sonra tamamlanan cami, yaklaşık 421 yaşında. Yapıldığı zaman deniz kenarında olan caminin temelleri ilk atıldığında, bolca su çıkması, inşaatı zora sokmuş. Ardından III. Mehmet’in ölümü ve camiyi yaptıran annesinin eski saraya sürülmesi inşaatı tamamen durdurmuş. 1637 yılında metruk bina olarak kalan caminin inşaatına yeniden başlansa da yüksek maliyetlere ve ek vergilere sebep olmuş ve inşaat tekrar durmuş.

Halk bu camiye, yüksek vergilere sebep olduğu için “Zulmiye” camii demeye başlamış. 1660 yılında çıkan yangında, bitmeyen cami de harap olmuş. Yangın sonrası tekrar yapılan cami, 1665 yılında tamamlanarak halen asıl adı olan “Adliye” Cami olarak açılmış. Ama halk ona o tarihten itibaren hep “Yeni” demiş. Artık İstanbul’un en önemli ve bilindik noktalarından biri konumunda.

Başından türlü türlü olaylar geçen gerek Osmanlı gerekse Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli vakaların vuku bulduğu, üstüne şiirlerin yazıldığı, şarkıların söylendiği bir yer burası. Güvercinler ile dolu ön kısmında her an birilerinin kuşları beslediğini, çocukların, yemek yiyen güvercinlerin arasına neşe içinde koşarak daldığı bir yer. Kısacası yaşayan ve yaşanan bir yer.

Biz de size Eminönü Yeni Cami ile ilgili detaylı bilgileri videomuz eşliğinde vermek istedik. İyi seyirler dileriz.

Yeni Cami yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/yeni-cami/feed/ 0
Orhan Kemal Müzesi https://www.turrehberin.com/orhan-kemal-muzesi/ https://www.turrehberin.com/orhan-kemal-muzesi/?noamp=mobile#respond Tue, 04 Apr 2023 07:02:18 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9504   Orhan Kemal Müzesi Cihangir’de bulunan Orhan Kemal Müzesi, İstanbul’un dört bir yanındaki hazine dolu gizli müzelerinden birisi. Sokak arasında bir apartman dairesinin giriş katında bulunan müze Orhan Kemal Kültür Sanat Koordinatörlüğü’nün katkılarıyla 2000 senesinde açılmış. Orhan Kemal’in ailesi binayı 1997 senesinde satın almış. Müzeyi gezmek için gittiğimizde kapalıydı, kapıda durduğumuzu gören görevli gelip müzeyi …

Orhan Kemal Müzesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
 

Orhan Kemal Müzesi

Cihangir’de bulunan Orhan Kemal Müzesi, İstanbul’un dört bir yanındaki hazine dolu gizli müzelerinden birisi. Sokak arasında bir apartman dairesinin giriş katında bulunan müze Orhan Kemal Kültür Sanat Koordinatörlüğü’nün katkılarıyla 2000 senesinde açılmış. Orhan Kemal’in ailesi binayı 1997 senesinde satın almış.
Müzeyi gezmek için gittiğimizde kapalıydı, kapıda durduğumuzu gören görevli gelip müzeyi açtı. Mekanın devam etmesi için yazarın oğlu Işık Öğütçü’nün büyük çaba sarf ettiğini söyledi.

Müze dediğimize bakmayın, hepi topu 2 odadan oluşuyor burası. İçeri girer girmez yazarın çoğu Ara Güler tarafından çekilmiş fotoğrafları dikkatimizi çekiyor. Müzede özel eşyaları, hakkında çıkan gazete haberleri, mektuplar, yazılar ve eserlerinin ilk basımlarını da görebilmek mümkün. Odası ve eşyalarına bakarken o günlere, yazarın içinde bulunduğu sıkıntılı döneme bir geçiş yapıyoruz sanki. Müze küçük fakat içindeki eserler göz alıcı. Köşede, kitap ve mektupların arasında Nuriye Öğütçü’ye ait dikiş makinesi dikkatimizi çekiyor.

Camlı vitrinde sahanlar, ütü, çay takımı,semaver, dolma kalem, kolonya şişesi, kravat ve tırnak makasına kadar özel eşyaları görmek mümkün. Turhan Selçuk’a ait bir karikatür görüyoruz. Üzerinde ‘şimdiye kadar neredeydiniz dostlarım’ yazılı…İki basamak çıkıp odasına giriyoruz. Yazarın kıyafetleri iki manken üzerine giydirilerek sergilenmiş. Yatağının üzerinde öldüğü gün yüzünden alçıyla alınan maskesi duruyor. Diğer bir köşede bir çeyiz sandığı (1925), eski radyo (1956), pikap (1969),çalışma masası (1954), daktilo, gırgır süpürge, duvarda gaz lambası, kitapla dolu bir kütüphane, Bursa ceza evinde çekilmiş fotoğraflar ve anılar.. Bu müzede sadece edebiyat değil bir yaşam tarzıyla da tanışacaksınız.

Henüz Tanımayanlara Orhan Kemal

Orhan Kemal Eylül 1914’de Adana’da dünyaya gelmiş. Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü olan yazarın ailesi Suriye’ye göç etmek zorunda kalınca ortaokul eğitimini son sınıfta yarım bırakmak zorunda kalmış. Yaşadığı birçok acı ve zorluğa rağmen yazmaktan vazgeçmeyen Orhan Kemal, çeşitli dillere çevrilen kitaplarıyla her yaştaki okuyucuyu etkisi altına almayı başarmış. Evrensel dilde yazılan eserlerini her okuyuşta farklı bir lezzet alacağınıza emin olabilirsiniz.

Büyük ustanın aziz hatırasını saygıyla yad ederek gezdiğimiz müzeden çıkışta hemen alt katta bulunan İkbal Kahvesi’ne gidiyoruz. Bu kahvenin edebi tarihimizde önemi büyük. Bir dönem usta edebiyatçılar burada toplanıp birlikte vakit geçirir, edebiyat konuşurlarmış. Orhan Kemal’in oğlu da bu kahveyi korumuş. Oturup bir çay içiyor, raflardaki kitapları inceliyoruz. Buradan dilediğiniz kitabı da satın alabileceğinizi belirtelim.

Müze hafta içleri oldukça sakin, ziyaret için tercih edebilirsiniz. Giriş ücreti 10 TL. Öğrenci 5 TL. Öğrenci gruplarından da indirimli fiyat alıyorlarmış. Pazar günleri de kapalı.
Bu önemli ismi daha yakından tanımak ve tanıtmak için burayı ziyaret etmenizi öneririz.
Sanat dolu günlerde buluşmak dileğiyle…
Gonca Sağlık

Orhan Kemal Müzesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/orhan-kemal-muzesi/feed/ 0
Rüstem Paşa Camii https://www.turrehberin.com/rustem-pasa-camii/ https://www.turrehberin.com/rustem-pasa-camii/?noamp=mobile#respond Sat, 28 Jan 2023 17:49:44 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9710 Rüstem Paşa Camii Rüstem Paşa Camii, Mimar Sinan tarafından yapılan ve özellikli camilerden birisi. Tahtakale’de Hasırcılar Çarşısı içerisinde bulunan cami, Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış. İşin ilginç yanı, Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan, 17 yaşına bastığında evlendirilmek istendiğinde, iki damat adayı çıkıyor. Birisi Diyarbakır Valisi olan Rüstem Paşa, diğeri ise o …

Rüstem Paşa Camii yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Rüstem Paşa Camii

Rüstem Paşa Camii, Mimar Sinan tarafından yapılan ve özellikli camilerden birisi. Tahtakale’de Hasırcılar Çarşısı içerisinde bulunan cami, Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış. İşin ilginç yanı, Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan, 17 yaşına bastığında evlendirilmek istendiğinde, iki damat adayı çıkıyor. Birisi Diyarbakır Valisi olan Rüstem Paşa, diğeri ise o zamanlar 50 yaşında ve evli olan Mimar Sinan. Hürrem Sultan’ın da talebiyle, entrikacı ve rüşvetçi olarak bilinen Rüstem Paşa Mihrimah Sultan’ı almış. Mimar Sinan ise bu aileye camiler yapmış. Rüstem Paşa Camii’nin en önemli özelliği ise çinileri. Neredeyse her tarafı çiniler ile örülmüş olan caminin çinileri, Osmanlı dönemi çini sanatının en kaliteli ve güzel örneklerinden. Maalesef Rüstem Paşa Camii’nin son cemaat yeri çinileri yangın, deprem, bozulma ve hırsızlıktan ötürü fazlasıyla zarar görmüş.

Kendisini sürekli geliştiren ve neredeyse her eserinde yeni bir mimari atılım yapan Mimar Sinan, Rüstem Paşa Camii’nde de yine yenilikçi bir özellik kullanmıştır. Bu cami, sekiz destekli merkezi kubbeli camilerin ilk örneğini oluşturuyor. Bu sekiz desteğin dört tanesi dikdörtgen ve giriş ile kıble kısmında duvara bitişik iken kalan dördü sekizgen bir şekilde ortada duruyor.

Rüstem Paşa Camii Tarihi

Cami, gerek eski İstanbul içindeki bulunduğu yer gerekse mimarının ve banisinin ünlü kişiler olması sebebiyle halkın ilgisini her zaman çekmiş bir camidir. 1660 yılındaki büyük yangında ve 1766 yılındaki büyük depremde fazlasıyla hasar almış ve ardından yenilenmiş. Camiye gelir olması amacıyla yapılan Büyük Rüstem Paşa Hanı (Büyük Çukur Han) ve Küçük Rüstem Paşa Hanı (Küçük Çukur Han) ise çok fazla müdahale görmüş halde işlevlerini devam ettirmekte. Rüstem Paşa Camii son yıllarda da detaylı bir yenileme işlemine tabii tutulmuştur.

Cami, uzunca bir süredir gerek yerli gerekse yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. İçindeki çinilerin renkleri ve çini ustalarının muhteşem eserlerini gördüğünüzde bu ilginin sebebini kolaylıkla anlıyorsunuz. İstanbul’a yolunuz düşerse, üstelik bir de Fatih taraflarına gitmişseniz, buraya uğramadan geçmemeniz gerekiyor. Bugün İstanbul’un keşmekeşliğinde bir mücevher bulmuşçasına sizi cezbedecek bir yer.

Rüstem Paşa Camii yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/rustem-pasa-camii/feed/ 0
Abdülmecid Efendi Köşkü https://www.turrehberin.com/abdulmecid-efendi-kosku/ https://www.turrehberin.com/abdulmecid-efendi-kosku/?noamp=mobile#respond Fri, 27 Jan 2023 15:55:23 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=12862 Abdülmecid Efendi Köşkü İstanbul öyle güzel bir şehir ki, gördüğümüz-görmediğimiz, bildiğimiz-bilmediğimiz her köşesine dağılmış saklı  güzelliklerden biri olan, Abdülmecid  Efendi Köşkü ’nden bahsedeceğiz bu sefer. Köşk, güzel Kuzguncuk’un sırtlarında bulunan Bağlarbaşı Korusu içinde adeta arz-ı endam ediyor. Sanatsever kişiliğiyle, resim ve müziğe olan ilgisiyle ve yaptığı tablolarla bilinen son halife Abdülmecid Efendi, bu köşkü yazlık …

Abdülmecid Efendi Köşkü yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Abdülmecid Efendi Köşkü

Abdülmecid Efendi Köşkü girişiİstanbul öyle güzel bir şehir ki, gördüğümüz-görmediğimiz, bildiğimiz-bilmediğimiz her köşesine dağılmış saklı  güzelliklerden biri olan, Abdülmecid  Efendi Köşkü ’nden bahsedeceğiz bu sefer. Köşk, güzel Kuzguncuk’un sırtlarında bulunan Bağlarbaşı Korusu içinde adeta arz-ı endam ediyor. Sanatsever kişiliğiyle, resim ve müziğe olan ilgisiyle ve yaptığı tablolarla bilinen son halife Abdülmecid Efendi, bu köşkü yazlık olarak kullanırmış. O dönemlerin önde gelen sanatçıları, edebiyatçıları ve siyasetçileri bu köşkte ağırlanır, çinilerle döşeli verandalarda uzun sanat sohbetleri yapılırmış. Döneminin adeta bir kültür merkezi olan köşk, gerek iç, gerek dış görüntüsüyle oldukça etkileyici. Bienal kapsamında halkın ziyaretine açılmasını fırsat bilerek ziyaret ettiğimiz köşk, Koç topluluğunun mülkiyetinde olup ziyarete kapalı. Bu tür sanat etkinliklerinin güzelliği böylesi güzel mekânların kıymetiyle bütünleştiğinde, ortaya şahane görüntüler çıkıyor. Bizlere düşen de bu etkinlikleri takip ederek bu keşif fırsatlarını kaçırmamak olacaktır.

Abdülmecid Efendi Köşkü ‘nün içi

 Abdülmecid Efendi Köşkü dış ve iç görünümüyle oldukça etkileyici bir yapı. Şehrin kalabalığının içinde ağaçlar içindeki bakımlı bahçe içinde ilk gördüğümüzde zaman sanki geriye sarıyor. Mısır Hıdıvi İsmail Paşa’nın 1880’li yıllarda oğlu Tevfik Paşa için av köşkü olarak yaptırılan yapı, 1895’te Sultan II. Abdülhamid tarafından satın alınarak Abdülaziz’in oğlu Abdülmecid Efendi’ye (1868–1944) tahsis edilmiş. Şehzade Abdülmecid Efendi harem ve müştemilat binalarıyla genişletilen yapıların günümüze ulaşan selamlık bölümünü 1918 yılına kadar yazlık konut olarak kullanmış. Abdülmecid burada resim yaparmış. Resim yapmak için Çarşamba günlerini tercih ettiği de edindiğimiz bilgiler arasında. Köşk, diğer günlerde ise dönemin sanatçılarının, edebiyatçılarının ve siyasetçilerinin sık sık toplandığı bir kültür merkezi durumundaymış.  200 dönüme yakın bir koru içinde yer alan ve 1903 yılında onarım gören köşkün bazı kaynaklarda mimar Alexandre Vallaury tarafından tasarlandığı belirtiliyor.

Abdülmecid Efendi Köşkü’ne girdiğimizde ilk dikkatimizi çeken büyük bir salon oluyor. Verandadaki işlemeler göz alıcı. Duvarlarındaki ve tavanlarındaki altın yaldız çerçeveli panolar içindeki kalem işleri, duvar ve yerlerdeki çinileri, çeşmeleri, şöminesi, Avni Lifij resmi, mermer havuzlu büyük salonu, üst katta pencerelerdeki vitrayları ve diğer eşsiz detaylarıyla çok ince ve detaylı bir zevki yansıtıyor. II. Dünya Savaşı sırasında bir süre askerlerin kaldığı köşkün zeminindeki çiniler bozulunca Kütahya’da yenileri yaptırılmış. Köşk, çiniler açısından son derece zengin. Köşkün inşası sırasında Kütahya’da sır altı tekniğinde üretilerek zemine, duvarlara, balkonlara, çeşme ve şömineye monte edilmiş. Üst kattaki odalardan biri yerden tavana kadar çiniyle kaplı. Natüralist ve hatai motifleriyle bezeli çok renkli çiniler köşkün değerini ve güzelliğini arttırmış. İkinci katta doğuya bakan ve köşkün ibadet odalarından birinin süslemeli tavanında Kuran-ı Kerim’den ayetler yazılı.Abdülmecid Efendi Köşkü tavanı

Ultra Modern Halife

Sanatın ve kültürün yüceltildiği bir ortamda büyüyen; Arapça, Farsça, Fransızca ve Almanca bilen, askeri ve siyasi olarak da çok iyi ve özel bir eğitim alan Şehzade Abdülmecid Efendi aynı zamanda aydın, sanat koruyucu, ressam ve hattat’mış. Yurt dışından getirttiği yayınlarla dünya sanatını takip eden Abdülmecid Efendi, Türk ve yabancı ve ressamlardan özel resim dersleri almış. Figürün ön planda olduğu ‘Harem’de Goethe’ ve ‘Harem’de Beethove tabloları  oldukça önemli. Kadınları her zaman koruyan ve toplumsal hayatta istedikleri mesleği seçip iyi bir konumda olmalarını savunan Abdülmecid Efendi’nin müzikle olan yakın ilgisi de biliniyor. Keman, viyolonsel, piyano çalan ve Franz Liszt’den dersler alan son halife Abdülmecid Efendi edebiyat, sanat, siyaset çevreleri; önde gelen yerli ve yabancı aydınları ile dostluklar kurmuş. Recaizade Mahmut Ekrem, Yahya Kemal, Tevfik Fikret, Şevket Dağ, İbrahim Çallı, Namık İsmail, Sami Boyar, Feyhaman Duran, Avni Lifij, Fausto Zonaro, Abdülhak Hamit Tarhan ve Pierre Loti yakın arkadaşlarından bazılarıdır.

Yazının başında da belirttiğimiz gibi biz köşkü düzenlenen bir sanat etkinliği sayesinde gezdik. Normalde ziyarete kapalı. Biz buradan bilgi verelim, siz de ilk etkinlik fırsatını değerlendirerek bu güzel köşkü keşfedin.

Yazı ve Fotoğraflar: Gonca SAĞLIK

Abdülmecid Efendi Köşkü yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/abdulmecid-efendi-kosku/feed/ 0
Anadolu Hisarı Gezi Yazısı https://www.turrehberin.com/anadolu-hisari/ https://www.turrehberin.com/anadolu-hisari/?noamp=mobile#respond Thu, 19 Jan 2023 10:27:41 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9633 Anadolu Hisarı İstanbul’un mahalle dokusunu muhafaza eden semti Anadolu Hisarı’ndayız. Göksu Deresi’nin güzelliği, meşhur yalıları, çarşısı ve tarihi 1395’li yıllara dayanan ve semte adını veren hisarıyla görülmeye değer bir boğaz semti burası. Anadolu Hisarı yıllarca Rumeli Hisarı’nın gölgesinde kalmış bir yapı. Haliyle bölge de öyle. Fakat son yıllarda özellikle haftasonları gezi severlerin uğrak yeri olmuş …

Anadolu Hisarı Gezi Yazısı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Anadolu Hisarı

İstanbul’un mahalle dokusunu muhafaza eden semti Anadolu Hisarı’ndayız. Göksu Deresi’nin güzelliği, meşhur yalıları, çarşısı ve tarihi 1395’li yıllara dayanan ve semte adını veren hisarıyla görülmeye değer bir boğaz semti burası.

Anadolu Hisarı yıllarca Rumeli Hisarı’nın gölgesinde kalmış bir yapı. Haliyle bölge de öyle. Fakat son yıllarda özellikle haftasonları gezi severlerin uğrak yeri olmuş semt. Göksu Deresi’nin kenarındaki mekanların bu ilginin artışındaki etkisi büyük. Her zaman söylediğimiz gibi, gezmeyi seviyorsanız ve vaktiniz varsa hafta içi sabahları tercih edin. Tadına doyamayacaksınız.

Semtin simgesi olan Anadolu Hisarı Boğaz’ın en dar noktasında arz-ı endam eder. Yıldırım Bayezid’in isteğiyle karakol olarak inşa ettirilen hisar, 7 dönümlük arazi üzerine kurulmuş. Yapı, iç ve dış kale ile surlardan oluşuyor. Yapının özellikleri ve tarihsel kaynaklardan anlaşıldığına göre İç kale Yıldırım Bayezid döneminde, dış surlar ise Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılmış. Boğaz’ın hakimiyetini sağlamak ve Karadeniz’e açılan gemilerin güvenliğini sağlamak için inşa ettirilen Anadolu Hisarı, boğazın en dar yerinde bulunuyor.

Baba – Oğul / Anadolu Hisarı – Rumeli Hisarı

Hemen karşısındaki Rumeli Hisarı’nın dörtte biri büyüklüğündeki yapı dağınık şekliyle dikkat çekiyor. Zamanla o alandaki yapılar yıkılarak ortasından yol geçirilmiş. Rumeli Hisarı gibi bütün bir yapı değil, biraz daha bakımsız ve tahrip edilmiş. O dönem güzelliğiyle göz kamaştıran Rumeli Hisarı’ndan ayırt edilebilsin ve dikkat çeksin diye yapıya Güzelce Hisar da denilirmiş.

Anadolu GHisarı Namazgahı
Anadolu Hisarı Namazgahı

Bölgedeki dikkat çeken bir yapı da kalenin hemen önündeki Namazgah. Kaleyi koruyan askerlerin rahatça namaz kılabilmeleri için Fatih Sultan Mehmet tarafından XVIII. Yüzyılda yaptırılan Anadolu Hisarı Namazgahı yemyeşil bir bahçe içinde ilk günkü güzelliğiyle ziyaretçilerini bekliyor. Kıbleyi gösteren dikili bir taş ve geniş alandan oluşan yapı açık havada ibadet etme olanağını sağlıyor. Benzer taş mihrap ve minberi bulunan namazgahın birer örneklerini Maçka ve Kadırga’da görmek mümkün.

Anadolu Hisarı evleri
Komodor Remzi Bey Yalısı / Erdal İnönü Yalısı olarak da bilinir.

Anadolu Hisarı Boğaziçi’nin en gözde ve kıymetli yalılarına da ev sahipliği yapıyor. Komodor Remzi Bey (Erdal İnönü’nün yalısı diye de geçer), Zarif Mustafa Paşa, Nuri Paşa, Bahriyeli Sedat Bey ve Hekimbaşı Salih Efendi yalıları bunlardan bazılarıdır.

Semtte görülmeye değer tarihi eserlerden biri de 1752 yılında Sadrazam Divittar Mehmet Paşa tarafından yaptırılan Küçüksu Kasrı’dır. Türk mimari tarihinde çok önemli bir yere sahip olan kasrın yapımında tamamen ahşap malzeme kullanılmış. Birçok devlet adamına ev sahipliği yapan kasır günümüzde Milli Saraylar’a bağlı ve ziyarete açık. Ayrıca kasrın hemen yanında 3. Selim’in annesi Mihrişah Sultan için yaptırdığı Mihrişah Sultan Çeşmesi de görülmesi gereken diğer bir tarihi eser.

Geçmişin mesire yeriydiler

Anadolu Hisarı denilince akla ilk gelen yerlerden ikisi de Göksu ve Küçüksu mesire yerleridir. İstanbul’daki anılarını ve gezi notlarını yayımlayan Julia Pardoe, Türkçe’ye 18. Yüzyılda İstanbul ismiyle çevrilen The Beauties of Bosphorus adlı kitabında Göksu’ya şu satırlarla anlatmış: “Vadinin kendisi çok güzeldir; çimenler kentin başka hiçbir yerinde olmadığı biçimde parlak ve boldur. Yazın, tatil günü olan Cuma günlerinde her sınıftan insan, akan dere, çiçekler, yapraklar ve güneşin tadını, büyük bir zevkle ve ancak Doğuluların yapabileceği bir şekilde çıkarırlar…”

Osmanlı döneminde Anadolu yakasındaki en rağbet gören mesire yerleri olan Göksu ve Küçüksu günümüzde de oldukça ilgi gören yerler arasında ilk sıradaki yerini koruyor. Osmanlı döneminde vazgeçilmez eğlenceler olan boğaz sefaları, sandal gezintileri, dere kenarındaki ortaoyunları, sanatsal etkinliklerle Göksu ve Küçüksu mesire yerleri doğal güzellikleri ile bugün de ilgi çekiyor. Dere boyunca restoranlar, balık lokantaları ve rengarenk kahveler boy gösteriyor. Özellikle Pazar sabahları kahvaltı için gelmek istediğinizde çok kalabalık olduğunu görüp yer bulamadığınızda sakın şaşırmayın.

Anadolu Hisarı bölgesindeki tüm bu popüler mekanlar içinde bizim size iki tavsiyemiz olacak. İlki, sahildeki Öğretmenevi. Hem uygun fiyatları hem de Boğaz’ı en güzel haliyle seyredebileceğiniz manzarasıyla eşsiz bir atmosfere sahip. Hafta sonları canlı müziğe rastlama olasılığınız yüksek. Bir diğer tavsiyemiz de hemen iskelenin yanındaki çay ocağı. Denize nazır uygun fiyatlı çay içip mahallenin kokusunu içinize çekmek için ideal.

Sonra hemen iskelenin karşısındaki yokuştan yukarı çıkmaya başlayın. Tırmandıkça geride muhteşem bir manzara, ilerde mahallenin eski evleri sizi bekliyor olacak. Mevsim kışsa soba kokuları, yaz ise kuş cıvıltıları eşliğinde her sokakta ayrı bir sürpriz sizi bekliyor olacak.

Gonca SAĞLIK

Anadolu Hisarı’na Nasıl Gidilir?:

Üsküdar iskelesinden kalkan Beykoz otobüsleri ve dolmuşlarıyla Hisar’a ulaşmak mümkün. Anadolu Hisarı’nda iskele olmasına rağmen sefer sayıları maalesef çok yetersiz. Sefer saatlerini internetten veya iskelelerdeki tabelalardan takip etmenizi öneririz.

Anadolu Hisarı Gezi Yazısı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/anadolu-hisari/feed/ 0
Zeyrek / Saklı Hazine https://www.turrehberin.com/zeyrek-sakli-hazine/ https://www.turrehberin.com/zeyrek-sakli-hazine/?noamp=mobile#respond Tue, 03 Jan 2023 07:15:57 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9418 Zeyrek / Saklı Hazine Zeyrek deyince hemen bir anlam ifade etmeyebilir zihninizde. Haliç’ten Fatih’e çıkan Atatürk Bulvarı’ndan ve su kemerinden geçmeyeniniz var mı? Şehrin en eski ve işlek bu caddesinin hemen arkasında bir tarih gizli. Henüz keşfedilmemiş, Balat gibi Kuzguncuk gibi sokaklarında kalabalıkların dolaşmadığı bir İstanbul hazinesini keşfetmeye hazır mısınız? Yağmurlu bir sabahta yolumuz İstanbul …

Zeyrek / Saklı Hazine yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Zeyrek / Saklı Hazine

Zeyrek deyince hemen bir anlam ifade etmeyebilir zihninizde. Haliç’ten Fatih’e çıkan Atatürk Bulvarı’ndan ve su kemerinden geçmeyeniniz var mı? Şehrin en eski ve işlek bu caddesinin hemen arkasında bir tarih gizli. Henüz keşfedilmemiş, Balat gibi Kuzguncuk gibi sokaklarında kalabalıkların dolaşmadığı bir İstanbul hazinesini keşfetmeye hazır mısınız?

Yağmurlu bir sabahta yolumuz İstanbul Zeyrek’e düşüyor. Burası, İstanbul’un fethinden sonra kurulan ilk mahalle olma özelliğini taşıyor. (Fatih Sultan Mehmet’in türbesi de burada bulunuyor.) Bulvar’dan sağa doğru kıvrılıyor ve yokuştan çıkıyoruz. SGK binası dönemecinden sonra soba kokularıyla karışık bir semt karşılıyor bizi. Saklı kalmış, kendi içinde sakin görünüşüyle tarihin coşkusunu harmanlamış bir semt. Heyecanla sokaklarında dolaşmaya başlıyoruz. Ellerinde el işi torbalarıyla komşu ziyaretine giden hanım teyzeleri görüyor, selamlaşıyoruz. Bu gezi bizi çok mutlu edecek, işte o dakika anlıyoruz.

Zeyrek CamiiSemte adını veren Zeyrek Camii oldukça gösterişli yapısıyla yolun karşısından bile görülüyor. Camiinin eski adı Pantokrator Manastır Kilisesi. M.S. 1118-1136 yılları arasında inşa edilmiş yapı, birbirinden farklı 3 kilisenin bir araya gelmesinden oluşmuş. Yapı aslında bir tür Hıristiyan Külliyesi. 1453 senesinde İstanbul’un fethiyle birlikte Camii olarak kullanılmaya başlanmış. Günümüzde büyük bir tadilatla yenilenme sürecinde. Biz gittiğimizde de inşaat çalışmaları vardı. Bu nedenle sadece namaz vakitlerinde ziyarete açık olduğunu belirtelim. Zeyrek Kilise Camisi ile ilgili daha detaylı bilgi almak isterseniz, bu konuda oldukça güzel hazırlanmış bir bilgiyi İslam Ansiklopedi’sinin ilgili bölümünde bulabilirsiniz.

Semte ve âdeta semtin simgesi olan bu yapıya adını veren Molla Zeyrek, Hacı Bayram Veli’nin öğrencisi bir Allah dostu. Zeyrek adını da Hacı Bayram’ın verdiği biliniyor. Molla Zeyrek bir süre Bursa’da müderrislik yapmış. İstanbul’un fethine katılan ulemalar arasında olduğu da biliniyor.

İstanbul’a bu tepeden bakmak

Camiinin hemen karşısında İstanbul Kitapçısı var. Yağmurun şiddetinin azalmasını beklemek için burada bir mola veriyoruz. Mekân sıcacık, sakin ve şehrin tarihi dokusunu hissettiren müzikler çalıyor. Kahve, çay içip hafif bir şeyler yiyebilir; kitapları inceleyip sevdiklerinize hediyelik eşya seçebilirsiniz. Kitapçının bahçesinde muhteşem bir manzara var.

Öyle böyle değil, tadına doyulmaz bir manzara. Sağ tarafınızda Süleymaniye, İstanbul Üniversitesi’nin bahçesindeki yangın kulesi, Vefa’nın tarihi camileri ve İMÇ. Karşınızda Galata Kulesi, Galata köprüsü, Haliç ve şehrin yeni yüzü olan gökdelenler. Eski ve yeni yüzüyle İstanbul gözlerinizin önünde. Şehrin en iyi manzaralarından biri olarak burayı kaydedin ve ilk fırsatta mutlaka gidin.

Kitapçıdan çıktığımızda yağmur etkisini azaltmıştı. Zeyrek yokuşundan aşağı doğru iniyoruz ve yolumuz Mehmed Emin Tokadi Hazretlerinin türbesine çıkıyor. Piri Mehmet Paşa Camii (1517) ‘nin hemen üst tarafında ağaçların altındaki sessiz bölgede tarihi mezar taşlarını görüyoruz. Mehmed Emin Tokadi Hazretlerinin türbesi de burada. Rivayete göre bu Allah dostu önemli zat, nasibi olanın mezarını ziyaret etmesini; ziyaret edenlerin de cehennem ateşinde yanmamaları için dua etmiş. Hocası da, o halde mezarının gözden uzak kolay bulunmayacak bir yere yapılmasını vasiyet etmesini söylemiş. İşte bu sebepten söylenen o ki, buraya ancak nasibi olanlar gider bulurmuş…
Bu tarihi mezarlık ve Camii’yi ziyaret etmeden Zeyrek’i gördüm demek elbette olmaz.

Semtin simgelerinden biri de dünya kültür mirası olarak kabul edilen ve sivil mimari tarzının önemli örneklerinden

olan Zeyrek evleri. Maalesef çoğu yıkık dökük. Unesco’nun dünya mirası listesindeki bu evler, Fatih Belediyesi’nin çalışmalarıyla yenileme sürecine girmiş.

Zeyrek: Koruyormuş gibi yaptığımız semt

Mahallenin geçmişi çok zengin. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra ilk Cuma namazını Ayasofya’da, ikinci Cuma namazını Zeyrek’te, üçüncü Cuma namazını da Kariye’de kılmış.

Burada bir önemli yapı da Zeyrekhane. İmparator Komnenos tarafından Panroktator manastırının hemen yanı başına inşa ettirilmiş bu bina, o dönemler konak olarak kullanılıyormuş. Bina asıl haliyle günümüze ulaşamamış. Onun yerine eski gibi görünen bir yapı inşa edilip, bir dönem restoran bir dönem de kafe olarak işletilmiş.

Zeyrek’de Osmanlı ve Bizans dönemine ait çok sayıda eser bulunuyor. Yavuz Sultan Selim’in şeyhülislamı Zenbilli Ali Efendi türbesi de burada yer alıyor. Fakat bu noktada göze çarpan en önemli husus, bu eserlerin yıllar içinde gereken önemi görmemiş olmaları. Başlayan çalışmalarla Zeyrek bir şantiye durumunda da olsa, görülecek gezilecek çok yer var.

Uzun dönem hak ettiği ilgiyi göremeyen bir diğer eser de Zeyrek Sarnıçları. Günümüze kadar ulaşabilmiş bu yapı İstanbul’da yer üstünde bulunan tek sarnıç olma özelliğini taşıyor. Burası da tadilat sürecinde.
Tarihi evleri inceleyerek yokuş aşağı iniyor ve Kadınlar Pazarı diye adlandırılan çarşıya geliyoruz. Buraya Siirt Pazarı da deniyor. Zaten semtte bir Siirt egemenliği göze çarpıyor. At Pazarı Meydanı özellikle Pazar günü sokak aralarına açılan tezgâhlarla oldukça kalabalık oluyormuş. Kadınlar pazarında yok yok. Restoranlar, kuruyemişçiler, baharatçılar ve canlı hayvan satıcıları. Bu nedenle özellikle sıcak havalarda pek hoş olmayan kokuların duyulabileceğini hatırlatalım.

Tarihin kucağında geçen bir günden geriye kalan fotoğraflara bakarak bu semte bir daha gelmeden olmaz diye düşünüyoruz..

Nasıl gidilir:

Beşiktaş’tan kalkan Unkapanı otobüslerine binerek Vefa durağında inip 5 dakika yürüyüp bu tarihi vahaya ulaşabilirsiniz.
Gonca SAĞLIK

Zeyrek / Saklı Hazine yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/zeyrek-sakli-hazine/feed/ 0