Istanbul arşivleri - Turrehberin.com / Elinizin altındaki rehber https://www.turrehberin.com/tag/istanbul/ Her an elinizin altındaki rehber Tue, 05 Mar 2024 08:48:57 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://www.turrehberin.com/wp-content/uploads/2016/07/cropped-favicon-32x32.jpg Istanbul arşivleri - Turrehberin.com / Elinizin altındaki rehber https://www.turrehberin.com/tag/istanbul/ 32 32 Topkapı Sarayı https://www.turrehberin.com/topkapi-sarayi/ https://www.turrehberin.com/topkapi-sarayi/?noamp=mobile#respond Tue, 30 Jan 2024 09:11:17 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9361 Topkapı Sarayı Topkapı Sarayı, Dünya hanedanlarının yaşadığı saraylar içerisinde hala ayakta kalabilen en eski saraylardan bir tanesidir. Üstelik bunu, hanedanın son zamanlarında terk edilmiş olmasına rağmen yapabilmiştir. Böylece bir önceki saray olarak kullanılan Edirne Sarayı‘nın akıbetine uğramamıştır. Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılında İstanbul’u fethedince yeni bir saray yaptırır. Bu saray bugün İstanbul Üniversitesi sınırlarında kalmakta. …

Topkapı Sarayı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Topkapı Sarayı

Topkapı Sarayı, Dünya hanedanlarının yaşadığı saraylar içerisinde hala ayakta kalabilen en eski saraylardan bir tanesidir. Üstelik bunu, hanedanın son zamanlarında terk edilmiş olmasına rağmen yapabilmiştir. Böylece bir önceki saray olarak kullanılan Edirne Sarayı‘nın akıbetine uğramamıştır.

Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılında İstanbul’u fethedince yeni bir saray yaptırır. Bu saray bugün İstanbul Üniversitesi sınırlarında kalmakta. Ardından bugün Topkapı Sarayı’nın bulunduğu noktaya Saray-ı Cedid, yani Yeni Saray ismiyle bugünkü sarayın ilk yerleşimini yapar. Ancak sarayın inşaatına başlanması çok sonraları 1465 yılına rastlar. 1478 yılında bitirilen Topkapı Sarayı, bugün Sarayburnu olarak adlandırılan bölgede yaklaşık 700,000 metrekare büyüklüğündeymiş. Artık sadece 300,000 metrekarelik bir alan bulunuyor. Bu arada, sarayın Topkapı Sarayı ismini alması ise çok daha sonraları gerçekleşir.

Saray toplamda 4 ana bölümden oluşmakta. Saray’ın ilk girilen kısmı Hizmet ve Koruma Alanı olarak belirlenen “Birûn” bölgesidir. Ardından idari merkez olan “Divan-ı Hümayun” bölümü gelir. Bir sonraki alan ise eğitim bölgesi olan meşhur “Enderun” bölümüdür. Tabii ki sarayın bir de padişahların özel hayatını geçirdikleri “Harem-i Hümayûn” isimli Harem kısmı bulunur.

Topkapı Sarayı’nın Kapıları ve Avluları

Topkapı Sarayı’nın giriş kapısında yapılış tarihinden bir kitabe bulunmakta. Saltanat kapısı olarak adlandırılan bu kapıdan girildiğinde karşınıza bir alan çıkar. Bu alan, eskiden de halkın başvurmak için girebildiği yegane alan. Burada Aya İrini Kilisesi, Alay Meydanı, Fırın, Darphane, Hastahane, Hasırcılar Ocağı ve odun ambarı gibi yerler bulunmakta. Her ne kadar biletsiz bölgede olsa da Aya İrini’ye girmek için ayrı bilet almanız gerekiyor .

Bilet alarak geçebileceğiniz ikinci avlu noktasında ise sağ tarafta mutfaklar, sol tarafta Adalet Kulesi (Adaleti temsilen), Divan-ı Hümayun, Harem Dairesi girişi (ki burası içinde ayrı bilet almak gerekiyor) ve Zülüflü Baltacılar Koğuşu var. Üçüncü avluya geçiş yerinde ise Sancak-ı Şerif’in dikildiği nokta bulunmakta.

Topkapı Sarayı’nın üçüncü avlusuna girer girmez karşınıza çıkan Arz odası, Padişahın devlet adamlarını ve yabancı elçileri ağırladığı odadır. Bir başka deyişle Saray’ın mensubu dahi olsanız, bir çok kişi bu noktadan ileri gidemez. Odanın hemen arkasında Padişahın ve Enderun öğrencilerinin de kullanımına açık olan Ağalar Camii’ni görebilirsiniz. Bu avlu Padişah ve Enderun tarafından paylaşılır. Kutsal Emanetler de yine bu avluda bulunur.

Dördüncü avlu ise tamamen Padişah’ın köşkleri ve asma bahçelerinin bulunduğu yerdir. Sünnet Odası ile Bağdat ve Revan Köşklerinin arasında bulunan ve denize bakan balkon şeklindeki yapı ise, Padişahın Ramazan ayında orucunu açtığı İftariye Kameriyesidir.

Bu son avlunun alt kısmına geçtiğinizde ise Hekimbaşı kulesi, ahşaptan yapılma Kara Mustafa Paşa Köşkü, Sofa Camii ve saraya en son eklenen Mecidiye Köşkü ile Esvab Odası bulunmakta.

Topkapı Sarayı’nı gezmek istediğiniz taktirde, nispeten daha boş olacak olan hafta içi günlerini tercih etmenizi öneririz. Hakkını vererek gezmek isterseniz en az iki veya üç saat ayırmanız gerektiğini unutmayın. Saray hakkında özellikle ziyaret saatleri ve bilet ücretleri bilgisini almak için buradaki linke tıklayabilirsiniz.

 

Topkapı Sarayı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/topkapi-sarayi/feed/ 0
Kapalıçarşı https://www.turrehberin.com/kapalicarsi/ https://www.turrehberin.com/kapalicarsi/?noamp=mobile#comments Sat, 26 Aug 2023 13:35:56 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9438 Kapalıçarşı Kapalıçarşı, Osmanlı İmparatorluk Kültürü diyebileceğimiz bir olgunun, ticaret ortamında ruh bulmuş halidir desek yalan olmaz. Konstantinapol’ün fethi çok önemli bir olaydı. Ancak ondan daha önemli ve zor kısım, şehri eskisinden daha iyi bir konuma getirmekti. İşte Fatih Sultan Mehmet, bu ikinci başarı için de Kapalıçarşı’yı yaptırmıştır. 1460 yılında artık İstanbul adıyla anılan kente hediye …

Kapalıçarşı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Kapalıçarşı

Kapalıçarşı, Osmanlı İmparatorluk Kültürü diyebileceğimiz bir olgunun, ticaret ortamında ruh bulmuş halidir desek yalan olmaz. Konstantinapol’ün fethi çok önemli bir olaydı. Ancak ondan daha önemli ve zor kısım, şehri eskisinden daha iyi bir konuma getirmekti. İşte Fatih Sultan Mehmet, bu ikinci başarı için de Kapalıçarşı’yı yaptırmıştır. 1460 yılında artık İstanbul adıyla anılan kente hediye etmiştir.

Bugün devasa bir boyutta olan yapı, tek bir seferde bu hale gelmemiş. Yapı şu an için dünyanın en büyük alışveriş alanı olarak “Grand Bazaar” adıyla da biliniyor. Yapıda yaklaşık 45,000 metrekare kapalı alan var. Yaklaşık 4000 dükkân, 66 sokak ve 24 giriş noktası bulunmakta. Günümüzde sokak isimleri ile içinde barındırdığı dükkanlar pek alakalı değiller. Ancak sokak isimleri eskiden orada ne ticareti yapıldığını anlamamıza yardımcı oluyor.

Çarşıda sadece dükkanlar değil aynı zamanda 14 tane de han var. Kapalıçarşı 2014 yılında 91 milyonluk ziyaret ile “Dünyanın en fazla ziyaret edilen alışveriş merkezi” unvanını da kazanmış.

Bir de tabii, edebiyatımıza girmiş. Orhan Veli’nin meşhur Kapalı Çarşı şiiri vardır ki, insanı içinden vurur ince ince.

Gerek tarihte gerekse günümüzde İstanbul’un en önemli ticaret merkezi olan Kapalıçarşı, bulunduğu bölgenin etrafının da bu şekilde yapılaşmasına sebep olmuş. Yukarıdaki Youtube videomuzda da sizlerle hem Kapalıçarşı’yı hem de etrafındaki hanları geziyoruz. Artık tarihi değerinin ticari değerinden öne geçmesi sebebiyle daha çok turistik malların ticareti yapılmakta. Ancak içerisindeki bedestenlerin isimleri bir dönem orada nelerin satıldığını günümüze hatırlatıyor.

Kapalıçarşı’yı gezerken her dükkâna ya da daha genel olarak sokağa girmek isterseniz burayı ancak birkaç günde bitirebileceğinizi söylememiz gerek. İstanbul’da yaşayanlar artık Kapalıçarşı’ya sadece altın veya döviz almak için gelmekte. Bu yüzden çarşının dış kesimlerinde daha çok Türk ziyaretçi ile karşılaşırken, içine doğru ilerledikçe etrafınızdakilerin çoğunun turist olduğunu fark edeceksiniz.

Dünyanın en eski ve bizce en güzel alışveriş merkezinde birkaç saatinizi harcamak bizce ruhunuza iyi gelecektir. Yorulduğunuzda tarihi kahvehanelerden birinde bir Türk kahvesi içmeyi unutmayın.

 

Kapalıçarşı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/kapalicarsi/feed/ 1
Kanlıca Gezi Yazısı https://www.turrehberin.com/yogurt-almaya-kanlica-ya/ https://www.turrehberin.com/yogurt-almaya-kanlica-ya/?noamp=mobile#respond Thu, 24 Aug 2023 08:57:49 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=16276 Kanlıca’ya Yoğurt Almaya… Kanlıca gezi yazısı yazmamız için canımızın Kanlıca Yoğurdu çekmesi gerekti. Eğer siz de yoğurt seviyorsanız gelin bizi takip edin. Yazımızda size hem yoğurdunu hem de Kanlıca’yı tanıtalım. Kanlıca nerede diyecek olanlar için hemen söyleyelim. Kanlıca Beykoz’da. Beykoz’un meşhur semti Kanlıca boğazın havası en temiz bölgesi. Hatta bir rivayete göre ismini de bu …

Kanlıca Gezi Yazısı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Kanlıca’ya Yoğurt Almaya…

Kanlıca gezi yazısı yazmamız için canımızın Kanlıca Yoğurdu çekmesi gerekti. Eğer siz de yoğurt seviyorsanız gelin bizi takip edin. Yazımızda size hem yoğurdunu hem de Kanlıca’yı tanıtalım. Kanlıca nerede diyecek olanlar için hemen söyleyelim. Kanlıca Beykoz’da. Beykoz’un meşhur semti Kanlıca boğazın havası en temiz bölgesi. Hatta bir rivayete göre ismini de bu sebepten almış. Osmanlı sultanlarından biri emir vererek İstanbul‘un havası en temiz semtinin bulunmasını istemiş. Vezirlerden biri her semte kanlı et bulunan direklerin asılmasını ve en geç bozulan etin olduğu direğin havası en temiz semt olacağını söylemiş. Etlerin bozulmadığı tek sahil burası olmuş. Bu nedenle de ismi Kanlıca olmuş. Bu hikâye bir rivayetin ötesine geçemese de havasının temizliği tamamen gerçek.
Kanlıca Camii

Semt, FSM Köprüsü’nün Anadolu ayağında yer alıyor. Tarihi çok eskiye dayandığı için bölgede çok sayıda camii, çeşme, konak ve yalılar bulunuyor. Bu yapılardan en önemlisi iskelenin hemen yanındaki İskender Paşa Camii’dir.1560 yılında inşa edilen Camii günümüzde halen hizmet vermekte. Bir yeri keşfetmenin en önemli detayı sokaklarında yürümektir. Kanlıca, Arnavut kaldırımlı ve çiçeklerle bezenmiş sokaklarıyla sizleri karşılıyor.

kanlica-konak-turrehberin
Çeşit Çeşit Kanlıca Yoğurdu
Yoğurtçu Kafe Kanlıca
Kanlıca İskele

Semtin Simgesi Kanlıca Yoğurdu

Semtin simgesi hiç şüphesiz Kanlıca Yoğurdu. İneklerin beslendikleri otların özeliği nedeniyle sütün rengi pembeye çalıyor. Doğal olarak o sütten yapılan yoğurt da pembemsi bir renkte. Müdavimleri genelde bol kaymaklı yoğurdun üzerine pudra şekeri dökerek yiyor.  Kendi zevkinize göre üzerine dondurma koyabilir veya tadını değiştirmeden sade de yiyebilirsiniz. Yoğurt yemek için sahildeki kahvelere gidebilirsiniz. Boğaza sıfır konumdaki mekanlarda her çeşit tost, menemen ve kahvaltılık ürün bulmanız mümkün. Yediğiniz yoğurdu sıradan zannetmeyin, boğaza karşı yediğinizi de eklersek fiyatı biraz tuzlu. Fakat o keyfe değecek. İskele meydanındaki mekândan şahane manzarayı izleyin, kuşlara yem atmayı unutmayın.

Kanlıca ile bütünleşmiş bir yer de Mihrabad Korusu. Sahilde biraz dinlendikten sonra 25 hektar alan üzerinde bulunan Koru’ya gidip, içindeki mekanlarda bir Türk kahvesi için. Koru’nun parkları ve muhteşem Boğaz manzarası size çok iyi gelecek. Koru adını, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın sadrazamlığı sırasında, Sultan III. Ahmet için yaptırdığı ama sonradan yıkılan Mihrabad Kasrı’ndan almış. En tepeye çıktığınızda Rumeli Hisarını tam karşınızda göreceksiniz. Yahya Kemal’in burada dinlendiği ve birçok eserini yazdığını biliyoruz.

Kanlıca Evleri

Mihrabad Korusundan Sahile- Kanlıca Sahil

Kanlıca’da gezilecek çok yer var. Yürümeyi seviyorsanız Mihrabad Korusu’ndan Kanlıca sahile doğru yürüyüp bu muhteşem semtin tadını çıkarabilirsiniz. Kanlıca sahili sağlı sollu yalılarla çevrili olduğu için yürüyüşe çok uygun değil. Birçok sanatçının yalısının burada olduğunu söyleyelim. Belki sevdiğiniz bir tanesini görme şansınız olur. Kim bilir?

Kanlıca yalıları gerçekten görülmeye değer. Asaf Paşa, Şefik Bey, Hacı Ahmet Bey, Ethem Pertev, Ferruh Efendi, Prenses Rukiye, Hekimbaşı Salih Efendi, Marki Necip yalıları gerçekten çok güzel. Buradaki en ilginç yapı: 1699 tarihi yapımı olan, en eski ahşap Osmanlı evi sıfatını taşıyan; Amcazade Yalısı’ndan geriye kalan divanhanesi. Ne yazıktır ki o da 2003 yılındaki yağmurlardan sonra neredeyse yıkılacak bir hale gelmiş durumda. Tarihi eserlerimize böylesine acımasız davranıldığını gördükçe insanın içini acıyor.

Kanlıca’ya geldiğiniz zaman çok güzel bir mesire yeri olan Kavacık‘a da uğrayabilirsiniz. Otağtepe de Kanlıca’nın tarihi mekanlarından biri. Burada Tema Vakfı’nın geliştirdiği Doğa Kültür Parkı bulunmakta. Kuzey Parkı ve Güney Parkı olarak iki ayrı şekilde düzenlenen parkta spor yapmak da mümkün. Eşsiz manzarada muhteşem Boğaz fotoğrafları yakalayacağınıza emin olabilirsiniz.

Kanlıca’ya Nasıl gidebilirsiniz:

Eminönü, Kabataş veya Beşiktaş’tan Üsküdar’a vapurla geçerek, Beykoz istikametine giden dolmuş veya otobüslere binerek Kanlıca’ya ulaşabilirsiniz. Dolmuşlar hemen İskele önünden, otobüsler ise yolun karşısından kalkıyor. Üsküdar-Kanlıca arası mesafe 13 km.
Kanlıca’ya ulaşım için bir diğer yol Çengelköy, İstinye ve her iki semtin arasındaki diğer semtleri de birbirine bağlayan şehir hatları vapur seferleridir. Ancak bu seferler maalesef çok az sayıda.

Kanlıca Gezi Yazısı yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/yogurt-almaya-kanlica-ya/feed/ 0
Kemerburgaz Yok Olmadan Önce https://www.turrehberin.com/yok-olmadan-once-kemerburgaz/ https://www.turrehberin.com/yok-olmadan-once-kemerburgaz/?noamp=mobile#respond Thu, 24 Aug 2023 07:05:03 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=1835 Büyük şehirde yaşıyorsanız mutlaka bir kaçış noktanız vardır ve İstanbul için Kemerburgaz, yıllarca İstanbulluların kaçış noktası olmuş. Kemerburgaz Kent Ormanı ve diğer piknik alanlarıyla bir sayfiye yerini andıran bölge, günümüzde şehirleşmenin esiri olmaktan maalesef kurtulamamış. Biz de “Kemerburgaz nasıl bir yer?” veya “Kemerburgaz’da ne yapılır?” gibi soruları bu yazıyla cevaplamak istedik. Kemerburgaz ve çok yakınındaki …

Kemerburgaz Yok Olmadan Önce yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Büyük şehirde yaşıyorsanız mutlaka bir kaçış noktanız vardır ve İstanbul için Kemerburgaz, yıllarca İstanbulluların kaçış noktası olmuş. Kemerburgaz Kent Ormanı ve diğer piknik alanlarıyla bir sayfiye yerini andıran bölge, günümüzde şehirleşmenin esiri olmaktan maalesef kurtulamamış. Biz de “Kemerburgaz nasıl bir yer?” veya “Kemerburgaz’da ne yapılır?” gibi soruları bu yazıyla cevaplamak istedik.

Kemerburgaz-turrehberin Kemerburgaz ve çok yakınındaki Göktürk İstanbul’a bağlı birer köymüş aslında. Temiz havası, ormanı ve sakinliğiyle inşaat şirketlerinin ve kalabalıktan kaçmaya çalışanların ilgisini çekmekte gecikmemiş. Günümüzde Göktürk sakin olmanın çok ötesinde, trafiği, çirkin ve yoğun yapılaşmasıyla maalesef şehir merkezinden farksız durumda. Fakat Kemerburgaz hala sakin ve kirlenmemiş yapısıyla ilgi çekmekte. Bölgede araziler inşaat firmaları tarafından parsellenmiş, iş makinelerinin gürültüsü o sakinliği çoktan bozmuş. Gelin, o güzellik de betonlaşmadan Kemerburgaz’ı birlikte keşfedelim.

1924 Mübadelesinde Selanik sancağına bağlı Müslüman Türklerin yerleştiği bölgenin eski adı Pirgos (Burgaz) ‘dır. Sonrasında farklı bölgelerden göç aldıysa da Rumeli özelliğini hiç kaybetmemiş. Bölge yıllar önce Sarıyer’e, sonrasında Eyüp ilçesine bağlanmış olmasına rağmen konum olarak Eyüp’e oldukça uzakta. Beldenin en önemli simgesi çevresini saran tarihi su kemerleridir. Bölge çok eski dönemlerden beri şehrin su ihtiyacını karşılayan bir merkez olmuş. Günümüzde dahi kaynak suları kullanılmaya devam edilmektedir. Kemerburgaz, Göktürk ve Bahçeköy girişlerine kadar uzanan kemerlerin temellerinin Roma döneminde atıldığı bilinmektedir. Ancak bugün görülen kemerlerin büyük çoğunluğu Mimar Sinan eseridir. Özellikle Göktürk girişindeki kemer 800 metre uzunluğundadır ve Sinan’ın en muhteşem eserlerinden biri. Su kemeri-turrehberinBu kemer tarihe Türkiye’nin en uzun su kemeri olarak geçmiştir.

Kemerburgaz nedir?

İstanbul Kemerburgaz tarihi boyunca mesire yerlerinden biri olmuştur. Deniz kıyısına 15 km. uzaklıktadır. Karadeniz’in Avrupa kıyısının temiz kumsalları oldukça ilgi çekmektedir. Özellikle yaz aylarında aşırı rüzgârlı olduğunu hatırlatmakta fayda var. Beldenin bir diğer cazibe merkezi de İstanbul’u çevreleyen en geniş orman olan Belgrad Ormanı’dır.

Özellikle hafta sonları piknikçilerin yoğun ilgisini çeken orman; 6 km’lik yürüyüş parkuruyla sporseverleri mutlu etmektedir. Sakinliği seviyorsanız, hafta sonu bu bölgeden uzak durmanızı tavsiye ederiz.
Kemerburgaz ev-turrehberinBölge insanı geçimlerini uzun yıllar sebze-meyve yetiştiriciliğiyle sağlamışlar. Kısa süre öncesine kadar Camii meydanında bu ürünlere ulaşabiliyor, dalından kopmuş sebzeleri satın alabiliyordunuz. Fakat belediye bu uygulamayı kaldırarak, insanları organik adı altında kurulan pazarlara muhtaç etti. Bunun sonucunda Kemerburgaz bölgesinin bir özelliği daha yok edilmiş oldu.

İştah açıcı yerler

Sebze tarımının bu kadar çok olduğu Kemerburgaz’ın turşuları da oldukça meşhur. Aklınıza gelen her sebzenin turşusunu çok uygun fiyatta satın alabilir, ikram edilen nefis turşu sularını içebilirsiniz. Turşucular hemen yol üzerindeki birkaç dükkândan ibaret. Özellikle Hacı Salih Turşucusu’nu tavsiye etmek isterim. Turşular - Kemerburgaz Deneyince göreceksiniz, muhteşem. Beldenin bir diğer önemli lezzet durağı ise meydanda bulunan Kardeşler Lokantası. Günün her saati dolu olan bu esnaf lokantası, döneri ve kuru fasulyesiyle ün salmış. Öğlen saatlerinde yer bulmanız neredeyse imkânsız. Lokantada saat 14:00 gibi döner tükeniyor haberiniz olsun. Yemek yediniz, şimdi sıra kahvede ve tatlıda. Meydanda yol ağzında eski, küçük, kapısında odunların olduğu bir dükkân göreceksiniz.

Meşhur Kemerburgaz Tulumbacısı

Kime sorsanız söylerler. İşte Kemerburgaz’ın meşhur tulumbacısı. Öğlen saatlerinden önce giderseniz ve şanslıysanız hanım göbeği de alabilirsiniz.Tarihi tatlıcı

 

Tatlıları aldınız. Şimdi istikamet Tarihi Kemerburgaz Kahvesi.

Tarihi Kahve içiMeydandaki bu kahveye kadınlar da çok rahatlıkla girip oturabiliyor. Tarihi dokusu, duvarlarındaki eski fotoğraflar ve Atatürk. Fonda da Zeki Müren çalıyorsa, közde pişen o muhteşem kahvenizi söyleyebilirsiniz. Bu kadar lezzetli Türk kahvesi içebileceğiniz öyle az yer kaldı ki. Kahve makinelerinin ruhsuz lezzetlerine muhtaç edildik. Ama bu kahve başka, köpüğü bol, mekân sahipleri güler yüzlü ve çok saygılı. Tulumba yiyerek kahve keyfi yapın, pişman olmayacaksınız. İlkbaharla birlikte el yapımı limonata satışı da başlıyor, bizden söylemesi.

Sokaklarında kaybolun

Yemekler yenildi ve kahveler içildi. Şimdi Kemerburgaz sokaklarında kaybolmaya hazır mısınız? Yol boyu güler yüzlü insanlar, kapıda oturan tatlı dilli teyzeler. Çocukluğumuzdaki evler, çiçekli balkonlar… Kemerburgaz’ı her ziyaret bir çeşit zamanda yolculuk gibi. Tarihi Kahvehane Birçok evin kapısı kilitli bile değil. İnsanlar birbirine güveniyor. Sokakta yürürken pencereden uzanan bir teyze bizi evine çay içmeye davet ediyor. Unuttuğumuz mutlulukları burada yaşıyoruz

Kemerburgaz’ı özel kılan çok önemli bir şey daha var. Burada tüm evlerde ve iş yerlerinde Türk bayrağı asılı. Al bayrağın gölgesinde gururla bir gezi yapacaksınız. Atasına saygı duyan bölge insanı, yapılan inşaatlardan ve bölgenin Göktürk gibi hızla yabancılaşacak olmasından dolayı çok endişeli. Biz de endişeliyiz. Bu güzelliklerin yok olup gitmemesini öyle çok istiyoruz ki…

Kemerburgaz Kent Ormanı

Cumhuriyet döneminde özellikle Selanik’ten göç edenlere tahsis edilen Kemerburgaz ve etrafındaki ormanı günümüzde tekrar önem kazandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin girişimleri ile bu bölge Kemerburgaz Kent Ormanı adı altında düzenlendi. Nihayetinde yaklaşık 1000 araçlık otopark alanı ve 6,5 km üstünde bir yürüyüş bölgesi olan bu noktaya, özellikle hafta sonları İstanbullular yoğun talep gösteriyor. Hafta sonu gerçekleşen kalabalık sebebiyle daha kaliteli bir gezi yapmak isteyenlerin hafta içi gelmesini tavsiye ederiz. Kent Ormanı içerisindeki baraj gölü ve çevresi güzel bir piknik alanı hüviyetinde. Yürüyüş ve bisiklet tutkunları için güzel bir aktivite merkezi olan bölgede, yeme-içme noktaları da unutulmamış. Bizim ziyaretçiler için yapacağımız en önemli uyarı ise etrafı kirletmemeleri ve doğaya zarar vermemeleri noktasında olacak. Tabii bir de araçlarını araba park noktalarına park etmeleri ve zaten dar olan yolları daha da daraltmamaları gerekiyor. Sonuçta arabanız sadece sizi oraya getirmek için bir araç. Onun da sizinle beraber oturması gerekmiyor.

Kemerburgaz’a nasıl gidilir:
Kemerburgaz şehrin hem dışında hem çok yakınında bir merkez. Kendi aracınızla gidecekseniz işiniz kolay. Levent, Maslak gibi merkezlere 20 dakika uzaklıkta. Yolda çok fazla kamyon olduğunu hatırlatmakta fayda var. Toplu taşım kullanacaksanız işiniz biraz zor, çünkü çok fazla dolanacaksınız. Şişli’den Göktürk dolmuşları kalkıyor. Otobüs tercih edecekseniz, Mecidiyeköy ve Levent’ten direkt otobüsle ulaşmak mümkün. Bir diğer seçenekler ise Eminönü ve Eyüp üzerinden gelmek. Eminönü’nden tek otobüs ulaşım imkânı sağlarken, Eyüp’ten hem dolmuş hem otobüsle beldeye ulaşmak mümkün. Kemerburgaz’dan geçen otobüs ulaşımı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Durak Bilgisi sayfasını kullanabilirsiniz.

Yazı ve Fotoğraflar: Gonca SAĞLIK (Güncelleme:18-07-2020)

Kemerburgaz Yok Olmadan Önce yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/yok-olmadan-once-kemerburgaz/feed/ 0
Beşiktaş – Bir Yaşam Biçimi https://www.turrehberin.com/besiktas-bir-yasam-bicimi/ https://www.turrehberin.com/besiktas-bir-yasam-bicimi/?noamp=mobile#respond Sat, 19 Aug 2023 08:30:16 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=6943 Beşiktaş- Bir Yaşam Biçimi Beşiktaş için İstanbul’un kalbi dersek yanılmış olmayız. Ruhu olan, yaşayan bir yer Beşiktaş. Şehrin en önemli geçiş noktasında yer almasının yanında, Türkiye’nin en köklü futbol takımlarından birinin yuvası olması da önemine önem katıyor. Bu güzel bölge adını, Barbaros Hayrettin Paşa’nın gemilerini kıyıya bağlamak için yaptırdığı beş adet sütun taştan almış. O …

Beşiktaş – Bir Yaşam Biçimi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Beşiktaş- Bir Yaşam Biçimi

Beşiktaş için İstanbul’un kalbi dersek yanılmış olmayız. Ruhu olan, yaşayan bir yer Beşiktaş. Şehrin en önemli geçiş noktasında yer almasının yanında, Türkiye’nin en köklü futbol takımlarından birinin yuvası olması da önemine önem katıyor.

Bu güzel bölge adını, Barbaros Hayrettin Paşa’nın gemilerini kıyıya bağlamak için yaptırdığı beş adet sütun taştan almış. O dönemler bölgeye Beştaş denirmiş. (Barbaros Hayrettin Paşa Beşiktaş için önemli isimlerden biri. Sahilde iskelenin karşısındaki türbesi ve hemen karşısındaki heykeli dikkat çeken yapılar arasında.) Yıllar içinde isim değişmiş ve Beşiktaş olmuş.

Kaybolan Koy

Bir sahil semti olan Beşiktaş’ta 19. Yüzyıla kadar bir koy varmış. Ardından bu bölge doldurulmuş ve bu sebeple günümüze kadar gelen Dolmabahçe ismini almış. Semtin tarihine şöyle bir göz atıp, tarihi bilgileri doğru yazılmış tarih kaynaklarından öğrenmeliyiz diyerek sosyal mesajımızı da verdikten sonra yolumuza devam ediyoruz.

Beşiktaş, uzun bir sahile sahip. İskelenin yanındaki banklarda oturup Üsküdar’ı, vapurları ve eşsiz boğaz manzarasını izliyoruz. Beşiktaş KadıköyDerken Kadıköy iskelesine bir vapur yanaşıyor. İşte kartpostallara yaraşır bir görüntü. Zaman dursa dediğimiz bir an, hele yağmur da varsa…

İlk olarak deniz havasını içimize çekiyoruz ve böylece keşfetmeye hazır hale geliyoruz. Yol üzerinde yenilenmiş haliyle önemli müzelerden olan Deniz Müzesi yer alıyor. Beşiktaş Deniz Müzesi Meraklısı için ilginç bir ziyaret olabilir. Video veya fotoğraf çekmek isteyenlerin ilave ücret ödemesi gerektiğini de burada belirtelim. Hemen küçük bir not: Deniz Müzesi de dâhil bütün önemli noktalar ayrı yazılarda ele alınacağı için sadece kısa bilgiler vererek geçiyoruz.

Çarşı Her Şeye Karşı mı?

Işıklardan karşıya geçtik, Kabalcı Kitabevi’nin köşesinden kıvrılıp köy içine gitmek için yürüyoruz. Ah Kabalcı, bir semtin simgesi. Hızla değişen çok şey gibi kapandı gitti. Her şeyden önemlisi bir dönemin anılarını da alıp götürdü…Bu düşüncelerle yürürken sağda büyük çınar ağacına selam veriyoruz. Neredeyse tüm bölgeyi yemyeşil gösterecek kadar heybetli bu çınar ağacının daha nice nesilleri mutlu etmesini dileyerek yolumuza devam ediyoruz. Ve karşımızda ilk kartal heykeli. Semtin kokusunu hissetmemek elde değil ki. Sağa kıvrılıp büyük heykelin yer aldığı ve ‘Köy içi’ denilen bölgedeyiz. Etraf restoran ve doğal olarak insan ve heyecan dolu. Bu nedenle günün her saati hareketli. Tam göbekte duran lokmacıdan tarçınlı lokmamızı alıp bir süre dinleniyor ve balık pazarına gidiyoruz.

Mevsiminde tazecik balıkları bulabileceğiniz, hemen arkasındaki restoranlarda tadına bakabileceğiniz bölgedesiniz. Kendine has kültürü olan bu mekânlarda dost sohbetlerinin tadına doyulmaz.

Kitapçılar Diyarı

Beşiktaş aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir çarşı konumunda. Ucuz fiyata ayakkabıcılar sağlı sollu dizilmiş. 1milyonculardan pahalı markalara kadar çok çeşitli ürüne ulaşmak mümkün. Kuyumcular, tekstil ürünleri, aktarlar ve elektronik eşya satan dükkânlar. Hepsi emrinize amade. Semtte her şey var da en güzelleri kitapçılar. Beşiktaş’a gidince kitapçı gezmeden olmaz gibi gelmiştir hep. Semt neredeyse kitapçı cenneti. Her sokakta rastlamak mümkün. Burada yazarın uğrak yeri olan iki mekâna değineceğiz. İlki, Balık Pazarı’nın karşısındaki Mephisto. Sabah erken saatlerde gidin ki sakin olsun, fonda çalan şarkılarla mest olun, kitapların arasında kaybolun. Fakat kitap tercihleri biraz kısıtlı gibi. Zamanla seçeneklerin artmasını ümit ediyoruz. Kabalcı kapandıktan sonra o bölge için vazgeçilmez mekânlardan biri oldu bile. Bir diğer tavsiye de Akaretler yokuşunda Açık Öğretim bürosunun hemen karşısında yer alan Minoa kitap&kahve.

Mekâna girerken sağlı sollu ortancalar tarafından karşılanıyor, girer girmez kitapların ve kurabiye kokusunun büyüsüne kapılıyorsunuz. Saatlerce gezip sıkılmayacağınız bir yer burası. Çok da hoş bir cafesi var. Şahane salatalar, tatlılar ve kahve. Öğlen saatlerinde giderseniz yer bulmanız güç, ünlü bir simaya rastlamanız muhtemeldir.

Tarihi öneme sahip Akaretler son yıllarda Beşiktaş’ın lükse döndüğü yüzü olarak boy göstermekte. Bunu da ayrı bir yazıya saklıyor, Minoa’dan aşağıya doğru yürüyüp Şair Nedim sokakta ilerlemeye başlıyoruz. Beşiktaş çarşının bir üst paralelinde bulunan Şair Nedim geniş caddesi ve alışveriş seçenekleriyle ilgi çekiyor. Bizim bu caddeye giriş nedenimiz ise yolun ortasındaki Doğu Karadeniz Pidecisi’ne varmak. Gurme değiliz tabi ama az biraz Karadeniz pidesinden anlıyorsak buradaki pidelerin enfes olduğunu yazmadan geçemeyiz. Pideciden çıkınca sağa dönüp çarşıya inebilir, ya da devam edip pazara ulaşabilirsiniz. Beşiktaş Cumartesi Pazarı sadece bölge halkı için değil tüm İstanbul için önemli bir yere sahip. Elbiseden gıda maddelerine, ucuz taze sebze ve meyveden kozmetiğe kadar aradığınız her şey bu pazarda var. Fakat amacınız gezi ise cumartesileri bu bölgeye gelmeyin. Çok kalabalık, yürümek mümkün olmuyor.

Park yeri, yok olmayan sıkıntı

Park yeri bulmak zaten hayal. Hele pazarın tam karşısındaki Beşiktaş Evlendirme Dairesini de göz önüne alırsanız…Pazardan Teşvikiye’ye tırmanıp yürüyerek Nişantaşı’na ulaşmak mümkün. Fakat çok dik bir yokuş olduğunu söyleyelim. Tam tersi bir rota çizmek daha akıllıca olur. Neyse biz yolumuza devam edelim.

Pazardan aşağı inip göbekten sola dönünce şehrin göbeğindeki vaha Ihlamur Kasrı’yla karşılaşacaksınız. 1 TL. karşılığında bahçe kullanıma açık. Şehrin dışındaymış gibi hissederek bir kahve içip parkta oynayan çocukları izleyince, yoldan vızır vızır geçen arabaların sesini duymayacaksınız bile. Bahçedeki ördekler ve tavus kuşları da günün sürprizi olacak.

Moladan sonra Ihlamur Deresi caddesinden geri dönüyoruz. Yol boyu dükkânların arasından pencerelerinden sardunyalar sarkan evleri izleyerek yürüyoruz. Her yaşanmış semt gibi burası da mahalle dokusunun güzelliğiyle bizleri etkiliyor. Yolda mahalleli teyzelere selam veriyoruz. Burada insanlar birbirini tanıyor, Beşiktaş’ın yerlisi diye bir kavram var.

Çarşı ise Beşiktaş’ın içinde başlı başına bir semt durumunda. Büyük Beşiktaş Çarşısı ve Sinanpaşa’da her türlü kıyafet, ayakkabı, cd ve sınavlara hazırlık kitapları bulabilirsiniz. Moda’nın kalbi Beşiktaş Çarşı’da atıyor, bizden söylemesi. Semt içindeki Abbasağa Parkı’na değinmeden Beşiktaş yazısı olmaz. Bu park genellikle mahallelinin gittiği, çeşitli etkinliklerin ve buluşmaların yapıldığı, Ramazan ayında iftar sofralarının kurulduğu bir park. Barbaros Bulvarı’ndan kolayca ulaşabileceğiniz bu park, mahallenin kokusunu içine çekebileceğiniz önemli merkezler arasında yerini alıyor.

BEŞİKTAŞ Stadyumu / Kartal Yuvası

Beşiktaş bu gezmekle biter mi? Dolmabahçe yolunu asırlık çınarların gölgesinde yürümek, Dolmabahçe Sarayı’nda tarihin içinde gezinmek, Beşiktaş’ın mabedi Beşiktaş Stadyumu’nda kartal ruhuna bürünmek isteyenler için de elbette birkaç tavsiyemiz olacak. Stadyumdan başlayalım. Kartal yuvası, yenilenen yüzüyle Beşiktaşlıların gözdesi. Stadyumun hemen altındaki BJK müzesini gezip alışveriş yapmanız mümkün. Dolmabahçe Sarayı ise eşsiz güzelliğiyle Boğaz’ın en güzel yerinde ziyaretçilerini bekliyor. Saray’ın önünde Saat Kulesi’nin hemen altındaki çay bahçesi de denize sıfır konumu ile iyi bir mola tercihi olacaktır. Buraya girmek için Saray’ı ziyaret etmenize gerek yok, hatırlatalım.

Beşiktaş Yeşil Yol

Dolmabahçe-Beşiktaş arasındaki yol ise tam bir efsane. Lale mevsimine denk gelirseniz sağlı sollu rengârenk laleler eşliğinde yürümek çok keyifli oluyor. Bu yolu dümdüz yürüdüğünüzde yol sizi Çırağan Caddesi’ne çıkaracak. Yol üzerindeki eşsiz mermer kemerler ve Mustafa Kemal Atatürk’ün şahane fotoğrafları sizlere görsel şölen sunacak.

Yol üzerindeki Yıldız Parkı ve Yıldız Sarayı da şehir içinde bir cennet. Fakat son zamanlarda devam eden inşaat ve yapım çalışmaları nedeniyle içeriye girmeniz sizi hüsrana uğratacak. Etrafta oldukça fazla olan sokak köpeklerinin tehlikeli olabileceği konusunda da bir küçük hatırlatma yaptıktan sonra yolumuzu hemen sol taraftaki Yahya Efendi Dergâhına çeviriyoruz.

Manevi yönden güçlü duygular hissettiren bu güzel Dergâha uğramak, çölde vaha bulmak kadar güzel…Şehir yaşamının olanca hızıyla aktığı bir cadde ve hemen üzerindeki huzur yuvası…Bahçesinden eşsiz Boğaz manzarasına tepeden bakabilirsiniz. Tüm bu mekânlar ayrı ayrı o kadar önemli ki, gezdikçe seviyor ve vazgeçemiyorsunuz.

Beşiktaş ‘ta yeme içme

Gurme değiliz desek de bir semti anlatırken nerede ne yenir ne yenmez yazmadan olmaz. Biz yazılarımızda tecrübe ettiğimiz mekânları anlatmaya dikkat ediyoruz. Pideciye üstteki satırlarda değinmiştik. Kahveyi de Minoa’da içtik. Bunun dışında son zamanlarda birçok yeni nesil kahve mekânları açılmış. Yeni mekânlara inat, Yedi Sekiz Hasanpaşa Fırını yıllara meydan okurcasına boy gösteriyor. Mutlaka ama mutlaka uğrayıp paskalya ve tuzlu çubuklarından alın. Çarşıyı gezerken mis gibi tereyağı kokan çubuklarınızı yiyin, Köy içinin hemen alt sokağındaki sokak kahvesinde demli çayınızı için. Zincir kahveciler ve restoranları sevmeyenlerden iseniz bu sokak kahveleri tam size göre. Tabureler üzerinde oturup derin sohbetlere dalın, sonrasında gelsin çaylar kahveler. Kahvaltı sever misiniz? Cevabınız evet ise Çelebioğlu Sokak’taki kahvaltıcılar tam size göre. Birbiri sıra kahvaltı mekânlarıyla dolu sokakta kalabalık ve sıra olduğunu görünce şaşırmayın, bu doğal ortamı. Beşiktaş’ın üniversitelerin merkezi ve öğrenci nüfusunun fazla olduğunu göz önünde bulundurduğunuzda ekonomik fiyata kahvaltı veren bu mekânların neden bu kadar kalabalık olduğunu anlamak zor olmaz. Bir de dönerci ismi verelim, not alın. Bu mühim. Çünkü İstanbul’un en iyi dönercisi burası diyorlar. Beşiktaş DönerciBüyük kartal heykelinin hemen orada Karadeniz Döner. Önünde her daim sıra vardır, açık ayranı muhteşemdir, güler yüzlü hizmetin adresidir.

Yazıyı bitirmeden şehrin orta yerinde minik bir sahilin yerini tarif edelim mi? İskeleye inin, Bahçeşehir Üniversitesi yönünde ilerleyin, İDO iskelesinin hemen yanında minicik bir sahil göreceksiniz.Beşiktaş iskele Denizin sesi, boğazın kıyıya vuran eşsiz görüntüsü. İşte günü burada bitirin, pişman olmayacaksınız…

Beşiktaş yazısı şimdilik bu kadar…Şimdilik diyoruz, keşfettikçe sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz…

Nasıl gidilir:

İstanbul’da en kolay ulaşılacak merkezlerden biri şüphesiz Beşiktaş. Hatta öyle ki taa Bursa’dan bile gelebilirsiniz. İDO deniz otobüsü iskelesi artık Beşiktaş’ta. Üsküdar ve Kadıköy’den vapurla gelebilir, halk ve özel otobüslerle de çok kolay ulaşım sağlayabilirsiniz.

Yazı ve Fotoğraflar: Gonca Sağlık

Beşiktaş – Bir Yaşam Biçimi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/besiktas-bir-yasam-bicimi/feed/ 0
Vefa : Sadece bir semt adı mı? https://www.turrehberin.com/vefa-sadece-bir-semt-adi-mi/ https://www.turrehberin.com/vefa-sadece-bir-semt-adi-mi/?noamp=mobile#comments Sat, 19 Aug 2023 07:50:14 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9405 Vefa: Sadece bir semt adı mı?   İstanbul’un en eski ve en küçük semti Vefa’dayız. İnsandaki ‘vefa’ duygusunun anlatımıyla birleştirilmiş bir semt. Nice dizelere, nice öykülere ve umutlara konu olmuş. Semtin geçmişi Bizans’a kadar uzanıyor. Osmanlı ve Bizans döneminde devrin önde gelen bürokrat, tüccar ve bilim insanlarının yaşadığı bir semt olan Vefa, günümüzde terkedilmiş ve …

Vefa : Sadece bir semt adı mı? yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Vefa: Sadece bir semt adı mı?

 

İstanbul’un en eski ve en küçük semti Vefa’dayız. İnsandaki ‘vefa’ duygusunun anlatımıyla birleştirilmiş bir semt. Nice dizelere, nice öykülere ve umutlara konu olmuş. Semtin geçmişi Bizans’a kadar uzanıyor. Osmanlı ve Bizans döneminde devrin önde gelen bürokrat, tüccar ve bilim insanlarının yaşadığı bir semt olan Vefa, günümüzde terkedilmiş ve adeta yıkılmaya bırakılmış durumda.

Semt ismini, Şeyh Vefa Efendi’den alıyor. Fatih dönemi ve onu takip eden Sultan 2. Bayezid döneminin mutasavvıf ve ulemasından olan Şeyh Vefa Efendi, bu semte bir külliye yaptırmış. Şeyh Vefâ 1491 yılında hayatını kaybetmiş. Ölümünün ardından Fatih Sultan Mehmet kendisi adına bir cami ve bir çifte hamam inşa ettirmiş.

Unkapanı başlı başına bir hikâye zaten. Sahnelerin yıldızı olma ve keşfedilme heyecanıyla plakçıların kapısında bekleyen şarkıcıların durağı Unkapanı. O dönemin plakçılar çarşısı (İMÇ), bugün perdeci ve müzik aleti satan dükkânlarla dolu. Unkapanı üzerinden semte doğru yürüdüğünüzde bu köhne ama ayakta kalmaya direnen semtin etkisi altına giriyorsunuz.

Vefa’nın sivil ve resmi mimariye sahip pek çok eseri maalesef günümüze kadar ulaşamamış. Şeyh Vefa Külliyesi, Mimar Mehmet Ağa Camii, Şeb Sefa Hatun Camii ve Molla Gürani Camii semtin önemli yapılarından birkaçı. Diğer yandan Vefa Lisesi, Cibali Lisesi, Atıf Efendi Kütüphanesi, Ekmekçizade Medresesi ve Recai Mehmet Efendi Sıbyan Mektebi gibi köklü eğitim ve Kültür kurumları da Vefa semtinin içinde yer alıyor.

Booozaaaaaa

Boza deyince Vefa ismini hatırlamayanınız var mı? Semtin geleneksel ve bozulmadan günümüze kadar ulaşabilmiş mekânı günün her saati meraklı ziyaretçilerini ağırlıyor. Lezzeti marketlerde paketli satılan bozalardan pek farklı olmasa da tarihi dükkân görülmeye değer. Vefa Bozacısı’nın kuruluş tarihi 1876. Hacı Sadık Bey 1870 yılında Arnavutluk’tan İstanbul’a göç eder. O dönemde boza imalatı çok revaçta olduğu için bu işe girer. Zaman içinde kendi geliştirdiği yöntemle 6 sene evinin altında imalat yaparak sarayın çevresinde satmaya başlar. O tarihten günümüze dek ulaşan Vefa Bozasının hikâyesi işte böyle başlar.

Türk spor tarihinin önde gelen eski kulüplerinden biri olan Vefa Spor Kulübü de semtin simgeleri arasındaki yerini almış.

Döneminin yaşayış tarzıyla ilgili ipuçlarını her sokakta görebileceğiniz Vefa semtinde yıkılmaya yüz tutmuş çeşmeler ve tarihi mezar taşları dikkatimizi çekiyor. Bu değerlerin sahipsiz bırakılıyor olmasına yine çok üzülüyoruz. Semtteki manevi emanetlerden biri de Fatih devrinin büyük bilgini ve şairi Nasrettin Hoca’nın torunu Hızır Bey’in türbesi. Günün her vaktinde önünde dua edenlere rastlamak mümkün.

Ayın 1’i Kilisesi

Hızır Bey Türbesinden İMÇ’nin arkasına doğru ilerleyince karşınıza Ayın Biri Kilisesi adıyla anılan yapı çıkıyor. Buranın ünü oldukça yaygın. Tarih hakkında net bir bilgi yok. Bahçede tarihi kalıntılar görülüyor. Bu yapıya mı başka bir esere mi ait maalesef belli değil. Yapı, Vefa Ayazması veya Kilisesi olarak da biliniyor. Bu küçük yapının önünde her ayın 1’inde uzun kuyruklar oluşuyor. Dilek dilemeye gelip buradan anahtar alınıyor, sıraya girip alt kattaki ayazmada kutsal su içiliyor, anahtarla belli kutular açılıyor ve papazın önündeki kuyrukta beklenip dua isteniyor. Ayın 1’i dışında geldiğinizde ise bomboş ve kapalı bir kiliseyle karşılaşacağınızı belirtelim.

Bir dönemin seçkin semtlerinden biri olan Vefa’nın yerinde bugün yeller esiyor. Barındırdığı eserler ve geçmişiyle önemli bir değer olan bu semt, Eminönü, Bayezıt, Süleymaniye ve Zeyrek gibi çok önemli yerleşim yerlerinin komşusu durumunda. Bir gezi planıyla tüm bu bölgeleri aynı anda gezmeniz mümkün. Fakat bizim tavsiyemiz her birine birer gün ayırmanız olacaktır.

Vefa’ya Nasıl gidilir:

Semt şehrin kalbinde. Eminönü hattı otobüslerini kullanarak gidip, kısa bir yürüyüş turuyla ulaşabilirsiniz. Fatih-Laleli otobüslerini de kullanabilirsiniz.

Gonca SAĞLIK

Vefa : Sadece bir semt adı mı? yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/vefa-sadece-bir-semt-adi-mi/feed/ 2
Eminönü : İstanbul’un Gerçek Yüzü https://www.turrehberin.com/istanbulun-gercek-yuzu-eminonu/ https://www.turrehberin.com/istanbulun-gercek-yuzu-eminonu/?noamp=mobile#comments Sat, 19 Aug 2023 07:27:19 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=6544 İstanbul’un kalbinde bir bölge. Eminönü. Yazması hem çok zevkli, hem çok zor. Zor çünkü, sayfalara sığmayacak kadar önemli. Öyle bir yazıyla ‘yazdım, oldu bitti’ denemeyecek kadar önemli hem de… Biz bu yazıyı ‘Eminönü’ne giriş’ diye nitelendirsek daha uygun olacak. Eminönü hakkında bilgi ve Eminönü’nün tarihini kısa kısa vererek şöyle bir giriş yapalım. Zamanı geldiğinde camilerini, …

Eminönü : İstanbul’un Gerçek Yüzü yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İstanbul’un kalbinde bir bölge. Eminönü. Yazması hem çok zevkli, hem çok zor. Zor çünkü, sayfalara sığmayacak kadar önemli. Öyle bir yazıyla ‘yazdım, oldu bitti’ denemeyecek kadar önemli hem de… Biz bu yazıyı ‘Eminönü’ne giriş’ diye nitelendirsek daha uygun olacak. Eminönü hakkında bilgi ve Eminönü’nün tarihini kısa kısa vererek şöyle bir giriş yapalım. Zamanı geldiğinde camilerini, o muhteşem han ve eserlerini tek tek yazarız elbet.

Eminönü Tarihi

İstanbul’da yaşayan ya da ziyaret eden hemen hemen herkesin mutlaka bir kere gittiği bir merkez Eminönü. Ticaretin kalbinin attığı, şehir merkezinin her köşesine ulaşımın mümkün olduğu bir yaşam merkezi. Yabancı belgesel programlarında bile İstanbul konusu işleniyorsa Eminönü-Sirkeci bölgesine yer verilmeden geçildiği görülmez. Eminönü, şehrin tarihi yarımada olarak bilinen kısmında, Haliç’in batısında yer alıyor. Osmanlı döneminde Deniz Gümrüğü’nün yani Gümrük Eminliği’nin bu bölgede yer alması sebebiyle Eminönü (gümrük önü) ismini almış. İngilizlerin 1. Dünya Savaşı sonrası İstanbul’u işgal ettiği dönemde Yahudilerin yerleştiği bölge, 1955 senesine kadar mahalle kültürünün olduğu bir semt durumundayken, daha sonraları tamamen iş merkezi haline gelmiş. 2008’e kadar ilçe konumunda olan semt, o tarihten sonra Fatih Belediyesi’ne bağlanmış. Önce Doğu Roma’nın, Bizans’ın başkenti, daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezi olan bölgede, gündüz nüfusunun 2 milyonu geçtiği biliniyor. Yazı arasına serpiştirdiğimiz videolarla beraber gezmeye başlayalım mı?

Tarihi çarşılar bölgesi

Gün ortası iğne atsanız yere düşmeyecek gibi kalabalık olan tarihi Eminönü, geceleri tam tersine sessiz sakin. Bölgede her milletten insanı görmek mümkün. Turistlerin uğrak yeri, Türkiye’nin dört bir yanında ticaret yapanların toptan alışverişleri için vazgeçilmezi Eminönü. 1500 yıldır kesintisiz ticaret ve alışverişin merkezi olan tarihi hanlar, bugün yıkık-dökük ve ilgiye muhtaç.

Eminönü meydan dediniz mi akla ilk gelen iki yer hiç şüphesiz Mısır Çarşısı ve Yeni Cami. (Bu iki tarihi kıymeti özel yazı halinde paylaşacağımız için bu yazıda detaylarına girmiyoruz.)

Eminönü Mısır Çarşısı Çarşıya girince hemen sol taraftan gizemli merdivenleri tırmanarak çıkıp, penceresinden Galata manzarasına nazır eşsiz lezzetlerini tattığımız Pandeli de tekrar bizlerle birlikte. Mısır Çarşısı esnafı ise sadece turist odaklı satışlar yapmaktan ileriye gidemiyor. İnsanın kendi ülkesinde esnaf tarafından ikinci sınıf muamele görmesi çok üzücü ve ayrı bir yazı konusu. Bu nedenle işi bilenler tüm alışverişlerini Çarşı’nın arka tarafındaki dükkânlardan yapıyor.  Peynirciler, kuruyemiş ve sakatat dükkanları, kahve kokuları eşliğinde Mahmutpaşa’ya doğru çıkarken dilimizde o bilindik şarkı:

Yeni Cami’de mısır atmak kuşlara…Şimdi İstanbul’da olmak vardı…

Eminönü hakkında bilgi verirken atlanmaması gereken iki nokta var. Mahmutpaşa ve Tahtakale’. Bu iki alışveriş bölgesinde yok yok. Oyuncakçılar, sepetçiler, pasta malzemeleri, doğum günü-düğün-sünnet-doğum odası süslemeleri, nişanlıklar, gelinlikçiler, kırtasiye malzemeleri…Aklınıza ne gelirse her zevke, ihtiyaca ve bütçeye göre alışveriş mümkün. Mısır Çarşısı’nda turist gibi gezip, alışveriş için buralara gelmenizi tavsiye ediyoruz. Mısır Çarşısı’nın sol tarafında ise, kuş satıcıları, yemler, tohumlar ve her türlü çiçek ve bitkiyi bulmanız mümkün.

Bir dönem evlerdeki elektronik eşyaların alındığı bir merkezdi Doğubank. Bilmeyen var mı? Sirkeci İskelesi’nin karşısındaki sokaktan girince tarihi alışveriş günlerinin kokusunu alabilmek hala mümkün. Elektronik dükkânlarının pabucunu dama attığını düşününce o eski hummalı günlerinden uzak olduğunu tahmin etmek zor değil. Eskiden bütünü elektronik eşya satan dükkânlara ait olan han, bugün gözlükçü-saatçi cenneti olmuş durumda.

Eminönü sokaklarında gezmeye devam ediyoruz. Eminönü’nde gezilecek yerler öyle bir gün içinde gezip bitirilecek gibi değil. Gezerken dikkatimizi çeken ve bizi üzen, Avrupa’da bir şehirde olsa baş tacı edilecek değerde olan binaların harap, yıkık-dökük durumda olması. O işlemeler, üzerlerindeki heykellerle her biri birer mimari şaheser. Çoğu yıkılmaya yüz tutmuş, pencereleri kırılmış, yerlerine muşambalar tıkıştırılmış. İçerde soba veya ateş yakıldığını gösteren simsiyah isler duvarları boyamış. Koskoca bir tarih her türlü riske açık halde duruyor.

Eminönü : Yeme ve içme

Gezdiniz, yoruldunuz bir yemek molası vermek istediniz. Dört bir taraf restoran. Büyük Postane’nin arka sokağı dönerci dolu. Sokak aralarında börekçiler, pideciler. Ne ararsanız var.Eminönü Galata KöprüsüMeydandaki alt geçitten Galata Köprüsü’ne doğru çıkarken denizde yerini almış ve tarihi görünüm verilmiş teknelerdeki balık ekmekçileri göreceksiniz. Kalabalıktan ve kokudan rahatsız olmam, Galata Kulesi manzarasına bakarak balık ekmeğimi yer, üzerine de yol üzerindeki turşuculardan turşu suyu alır içerim diyorsanız; zevk sizin kim karışır? Közde kahve seviyorsanız Nimet Abla’nın dört bir yanındaki sokak kahvecileri emrinize amade.

Nimet Abla Eminönü
Nimet Abla

Eminönü’nün tarihi piyangocusu

Nimet Abla demişken, yeni yıl öncesi uzun kuyrukların oluştuğu Milli Piyango satıcısını yazmadan olmaz. Tüm ülkede tanınan bu satıcı kim bilir kimlerin hayallerine kavuşmasına aracı olmuştur? Meydandan biraz içeri yürüyünce tarihi binada boy gösteren Ali Muhiddin Hacı Bekir şekercisini göreceksiniz. Enfes akide şekerleri ve lokumlarını tatmadan geçmemenizi tavsiye ederiz. Şekercinin yer aldığı bu binanın aslı Hamidiye Kütüphanesi. Az ileride de Hamidiye Türbesi var. Önünden kokoreççilere yol gider, meraklısı için not etmiş olalım.

Eminönü’nün tarihi yapıları tüm güzelliğiyle sizleri bekliyor. Fakat o kalabalıklar içinde görüp seçmeniz oldukça zor. Bizden bir minik tavsiye, geziye gitmeden önce araştırın, not alın öyle gidin. Nerededir, açık mıdır kontrol edin. Büyük Valide Han’ı örnek verelim. Kapalıçarşı’ya çıkarken köşede öylece duruyor. Önünden geçip gidersiniz de fark edemezsiniz. Oysa çatısından muhteşem bir İstanbul manzarası göreceksiniz. İçi ayrı güzellikte ama yıkık dökük. Gözden kaçan bir eser de bir Mimar Sinan eseri olan Rüstem paşa Camii. Eminönü Rüstem Paşa Camii içiÇinileriyle ün salmış. Yerliler pek bilmez ama turistlerin uğrak yeridir. Sepetçiler çarşısı içinde levhalar ve mağazalar arasında kaybolup gitmiş.. Siz es geçmeyin, mutlaka girin ve gezin.

Eminönü : Tarihe yolculuk yaptıran müzeler

Eminönü’nde gezilecek yerler arasında tarihe yolculuk yapmak istiyorsanız ziyaret etmeniz gereken en önemli müzeler PTT Müzesi, İstanbul Demiryolu Müzesi (Sirkeci  Garı) ve İş Bankası Müzesi. Ücretsiz gezebileceğiniz bu müzeler, sizi tarihten günümüze haberleşme, ulaşım ve bankacılık hizmetlerinde bir geziye çıkaracak. Müzelerde sergilenen eşyalar kadar binaların tarihi dokusu da sizleri etkisi altına alacak, bizden söylemesi. Özellikle PTT Müzesi çok ilgimizi çekti.

Haşmetli merdivenleri, büyük pencereleri ile dikkatinizi çekecek Mimar Vedat Tek imzalı bu bina, bizi 60’lı yıllarda sevdiğine mektup atmak için postanede sıra bekleyen genç bir kızın yanına götürdü sanki.. Bu paragrafa bir de not eklemeden olmaz. PTT Müzesi’nden çıkınca hemen soldaki Art Nouveau floral motifli bezemeli Vlora Han’ı görmeden sokaktan ayrılmayın.

Eminönü’nde gezilecek noktaları bunlarla sınırlı değil. İstanbul kokulu bu güzel bölge işte böyle anlatmakla bitmez…Bu güzellikleri yaşamadan olmaz. Siz de bir yetmez birkaç gününüzü bu güzelliklere ayırıp, tarihin derinliklerine yol almaya ne dersiniz?

Yazıya ekleyemediğimiz Eminönü ve diğer İstanbul fotoğrafları için, Editörün Kadrajı bölümümüzün altındaki İstanbul Fotoğraf Galerisi kısmına bakabilirsiniz.

Eminönü için kayda aldığımız sohbeti dinleyerek daha detaylı bilgi almak isterseniz aşağıdaki video kaydımızı izleyebilirsiniz.

Eminönü’ne Nasıl gidilir?

İstanbul’un en hareketli noktalarından biri olan Eminönü, otobüs, tramvay, vapur ve son zamanlarda Marmaray ile ulaşımı en kolay yerlerden biri. Sirkeci iskeleden şehir hatları vapuruyla Kadıköy ve Üsküdar’a ulaşmak mümkün. Meydanda turşucuların ilerisindeki otobüs durağından şehrin birçok noktasına ulaşımı sağlamak mümkün. Diğer yandan Karaköy de bölgeye çok yakın olduğu için oradaki iskeleyi de kullanılabilirsiniz. Gezerek, atmosferi soluyarak gelmek isteyenlere tarihi Tünel’den fünikülere binip Karaköy’e inmelerini, oradan Galata Köprüsü’nü yürüyerek Eminönü’ne ulaşmalarını tavsiye edebiliriz. Bu yöntemle Galata üzerinden eşsiz Yeni Camii manzarası içinizdeki keşif heyecanını ikiye katlayacaktır.

Yazı ve Fotoğraflar: Gonca Sağlık

Eminönü : İstanbul’un Gerçek Yüzü yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/istanbulun-gercek-yuzu-eminonu/feed/ 1
Balat: İkinci Baharını Yaşayan bir semt https://www.turrehberin.com/ikinci-baharini-yasayan-bir-semt-balat/ https://www.turrehberin.com/ikinci-baharini-yasayan-bir-semt-balat/?noamp=mobile#respond Thu, 17 Aug 2023 10:14:57 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=1823 Balat: İkinci Baharını Yaşayan bir semt   İstanbul’un kalbinde, Fener ile Ayvansaray arasında gerçek değerinin anlaşılması için bekleyen bir vaha. Adını eski Yunanca’da ‘saray yeri’ anlamına gelen Palatia’dan alıyor Balat. Bu yazıda anlatmadığımız Balat’te bulunan lezzet noktalarını, Balat’ın tatları adlı yazımızda bulabilirsiniz Tarih boyunca ağırlıklı olarak Musevilerin, özellikle ‘Sefaradim’ diye adlandırılan İspanyol Musevilerinin yaşadığı bir semt. …

Balat: İkinci Baharını Yaşayan bir semt yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Balat: İkinci Baharını Yaşayan bir semt

 

İstanbul’un kalbinde, Fener ile Ayvansaray arasında gerçek değerinin anlaşılması için bekleyen bir vaha. Adını eski Yunanca’da ‘saray yeri’ anlamına gelen Palatia’dan alıyor Balat. Bu yazıda anlatmadığımız Balat’te bulunan lezzet noktalarını, Balat’ın tatları adlı yazımızda bulabilirsiniz

Tarih boyunca ağırlıklı olarak Musevilerin, özellikle ‘Sefaradim’ diye adlandırılan İspanyol Musevilerinin yaşadığı bir semt. Daha sonra Rumlar, Ermeniler ve Türkler de yerleşmiş. Bir dönemin gözde semtlerinden olan Balat, zaman içinde kimsesizliğine terk edilmiş. Evler ve tarihi değerler bakımsız kalmış, şehrin güvenlik zafiyetinin yaşandığı bir bölgesi haline gelmiş. Gözden uzak, yıkık-dökük ve kozmopolit yapısıyla zamanla değeri azalan bölge, 2005 senesinde başlayan dönüşüm projesiyle tekrar hayata dönmeye çalışıyor. UNESCO tarafından da koruma altına alındıktan sonra ismi duyulmaya, yerli ve yabancı turistler tarafından ilgi görmeye başlamış. Fotoğrafçıların sokaklarını arşınlamaya başlaması ve sosyal medya kullanımının artmasıyla bölge insan akınına uğramış.

Farklı bir dokuyu keşfedeceğinizi gezinizin ilk dakikalarında anlayacaksınız. Bir tarafta Arnavut kaldırımlı sokaklar, iki veya üç katlı cumbalı evler diğer taraftan yalın ayak gezen çocuklar ve kapı önünde el işi örüp komşusuyla sohbet eden kadınlar. İşte Balat’tasınız.

Daha ilk dönemeçte karşımıza çıkan sokakta, evler arasına gerilmiş iplere asılan çamaşırlar dikkatimizi çekiyor. Yaşam tüm doğallığıyla sürerken siz mest olacaksınız. Yokuşları tırmanıp Haliç’e tepeden bakma heyecanı yaşarken, rengârenk evlerden bir müzik sesi gelecek kulağınıza. Öylece durup çok eskilere dalacaksınız. İşte o an zaman duracak, zihniniz bambaşka bir döneme gidecek. Tarihin eşsiz dokusuyla donatılmış bir şehirde yaşadığınıza şükrederken, bir bakmışsınız en tepeye tırmanmışsınız.

Fener Rum Lisesi

Karşınızda muhteşem mimarisi, rengi ve haşmetiyle Fener Rum Lisesi.Fransa’dan getirtilen kırmızı tuğlalarla inşa edilen okul Kırmızı Mektep olarak da anılmakta. Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli görevlerde bulunan çok sayıda Fenerli Rum’un eğitim gördüğü okul, bugün sadece 20 öğrenciye eğitim vermekte. Uygun açı ile fotoğraf çekebilmek için bir hayli uğraştığımızı söylemeliyiz. Zira okulun içine giriş ancak özel izinle oluyor. Balkonundan bizi izleyen mahalleli yaşlı bir teyze evinin çatısından çok daha iyi görüntü alabileceğimizi söyleyerek bizi davet etti. Teyzeyi buradan sevgiyle anıyoruz.) Bölgedeki bir diğer okul ise Yuvakimyon Kız Lisesi. Manzarası harika olan bina şu anda boş durumda. Bu muhteşem yapıyı görüp fotoğraf çektikten sonra, şöyle bir durup Haliç’in eşsiz güzelliğine tepeden bakmayı ihmal etmeyin.

Balat Sancaklar Yokuşu

Balat Sancaklar Yokusundan HaliçBölge her ne kadar yeniden yapılanıyor ise de çoğu bina maalesef içler acısı durumda. Restorasyon haberlerinden heveslenip, gıcır gıcır binalar hayal ediyorsanız, hayal kırıklığı yaşayacağınızı şimdiden söyleyelim. Yenilenen ve farklı renklere boyanan evlerin sayısı hala çok az. Sancaklar Yokuşu’ndan aşağıya doğru inerken karşınıza neredeyse semtin simgesi haline gelmiş bina ve mermer çeşme çıkacak. Binanın pencereleri yıkık dökük, çeşmenin yerinde ise yeller esiyor. Çeşmeyi yerinden söktükleri yetmemiş, yerine bir de pencere açmışlar. Tarihi değerleri nasıl hoyratça yok ettiğimizi gördükçe üzülmeyenimiz var mı? Yanından geçip gidiyoruz, bakıyoruz. Sadece bu kadar. Korumak için ne yapıyoruz?

Balat, son yıllarda artan popülerliği sayesinde birçok sanatçının atölye açtığı, hatta yaşamını sürdürdüğü bir yer haline gelmiş. Sahil yolu boyunca kocaman demir kapılar ardındaki yaşam alanları oldukça ilginç. Birçoğu dizi ve filmlerde çekim malzemesi olarak kullanılmış. Kahve içmeyi ve sanatı seviyorsanız yaşadınız. İrili ufaklı birçok sanat galerisi aynı zamanda bir kahve mekânı işlevi görüyor. Sanat eserlerini seyrederek kahvenizi içebilir, beğendiğinizi satın alabilir, hatta şanslıysanız bir sanatçıya denk gelip uzun uzun sohbet edebilirsiniz.

Kahve molasından sonra, bölgenin çok dinli yaşam tarzını yansıtan ibadethanelerini keşfe çıkabilirsiniz. Bölgede Musevi, Hristiyan ve Müslüman cemaate ait çok kıymetli mekanlar bulunmakta. Kiliseler özellikle sahilde tüm haşmetiyle boy göstermekte. Aya Nikola, Aya Yorgi, Fener Rum Patrikhanesi, Aya Dimitri Rum Kilisesi ve Bulgar Stevi Stefan Kilisesi önemli tarihsel zenginliğe sahip yapılar. Balat’da biri ibadete kapalı iki Sinagog bulunmakta. Yanbol ve Ahrida Sinagogları tarihin sessiz tanıkları gibi.

Cibali

Büyük ustanNejat Uygur’un ünlü tiyatro eseri Cibali Karakolu’nu bilmeyenimiz var mı? İşte bu karakola adını veren o meşhur Cibali Kapısı da Balat’ın görülmesi gereken yerlerinden. İstanbul’un fethi sırasında Cebe Ali Bey liderliğindeki Yeniçeriler bu kapıyı kırarak şehre giriş yapmışlardır. Yolun devamında Haliç surları var. Surların büyük kısmı maalesef bakımsız ve harap durumda.

Tahta Minareli Camii - BalatDoğu Roma döneminden kalma güzel bir eser ise Gül Camii. Yapının 11. Yüzyılda inşa edildiği tahmin ediliyor. Dini yapı 1499 yılında camiye çevrilmiş. Bölgenin eşsiz mimari eserlerinden biri de çarşı içinde bulunan Tahta Minareli Camii. Cami, Fatih Sultan Mehmet Han tarafından 1458 yılında yaptırılmış. Uzun bir süre bakımsız kalan bina, 1865 tarihinde yenilenmiş. Yenilenme sürecine dek tahta olan minare günümüzde taştandır. Birçok sanat etkinliğine ev sahipliği yapan Küçük Mustafa Paşa Hamamı da görülmesi gereken eserlerden biri olarak gezi notlarınız arasında yer almalıdır.

Müzeler müzeler müzeler…

Balat’a kadar gelmişken Kariye Müzesi’ni görmeden dönmek olmaz. Dışarıdan sade görünen fakat içi rengarenk ve süslü olan bu Bizans yapısı başlı başına bir yazı konusu olur.

Müze gezmeyi seviyorsanız Kadir Has Üniversitesi içindeki Rezan Has Müzesi’ni gezebilirsiniz. 1995 yılına dek Cibali Tütün Fabrikası olarak hizmet etmiş müze Urartulardan kalma çok kıymetli bir takı koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor.

Bölgedeki bir diğer eser ise Kadın Eserleri Kütüphanesi. Eski bir Fener konağının restore edilmesiyle 1990 senesinde kurulan kütüphanede, aile arşivleri, kadın konulu tezler, makaleler ve çok nadir bulunan eserler muhafaza ediliyor. Çoğu kimsenin habersiz olduğu bu kütüphane kadınlar için adeta bir bilgi merkezi durumunda ve yepyeni projeleri hayata geçirmek için çalışmalar yapılmakta.

Balat02-turrehberinBölge, artan değeriyle birlikte emlakçıların ve yatırımcıların gözdesi olmuş durumda. Satılık ve kiralık değerleri oldukça yüksek. Sokak aralarında gezerken dört yandan yenilenen binalardaki inşaat seslerini duyacaksınız. Tek dileğimiz, restorasyonların aslına uygun şekilde yapılması.

Balat Çarşısı

Gezilerin vazgeçilmezini en sona sakladık. Alışveriş. Bölge küçük büyük antikacılarla dolu. Eski eşya severler için bulunmaz fırsat denilebilir. Üstelik Çukurcuma kadar pahalı değil. Balat’ın merkezinde yer alan Çıfıt Çarşısı ise sizi eskilere götürecek. Osmanlı döneminde Yahudilerin yoğun yaşadığı yerlere ‘Çıfıt’ denirmiş. Çarşı, ismini oradan almış. Cıfıt Çarşısı BalatTicari zekâlarıyla ünlü olan Yahudiler, farklı ürünlerin farklı bölgelerden satın alınması yerine; tüm ürünlerin bir arada bulunabileceği bu çarşıyı kurmuşlar. Çarşıda eczaneden ayakkabı tamircisine, şekerciden oyuncakçıya, terziden fırına kadar pek çok şeyi bulabilirsiniz. Kaybolmaya yüz tutmuş zanaatkârların dükkânları ise adeta çarşının sembollerinden. Çıfıt Çarşısı günümüzde Balat Çarşısı olarak da anılmakta.

Çarşının hemen devamında Leblebiciler Sokağı üzerinde bir mekân dikkatinizi çekecek. Agora Meyhanesi. Agora Meyhanesi BalatYıllarca Zeki Müren ve Müzeyyen Senar’dan dinlediğimiz o meşhur şarkıyı mırıldanmaya başlamamak içten değil. Tarihi 126 sene öncesine uzanan Agora, dönemin sanatçı, yazar ve ünlü isimlerinin uğrak yeri olmuş. Özdemir Asaf’ın sekiz köşeli meyhanenin müdavimi olduğu ve her köşesinde şiirlerini yazdığı biliyoruz. Meyhanenin ilk açıldığı yıllardan beri değişmeyen bir özelliği kapısında duran kandil. Bu kandil meyhane açık olduğu sürece yakılı olurmuş. Bu gelenek günümüzde de yaşatılmakta. Yunancada Agora ‘toplanma yeri’ anlamına gelmekte. Bir dönem kapalı olan meyhane son yıllarda eski popülerliğine geri dönmüş durumda.

Şehrinizde turist olmak istiyorsanız bu fırsatı kaçırmayın, Balat’a gidin.

Nasıl gidilir:

Balat’a ulaşmanın en kolay yolu Eminönü meydana gelip oradan belediye veya özel halk otobüslerine binmektir. Sahil yolunu kullanan otobüslerle bölgeye ulaşmak mümkün. Eyüp yönündeki tüm otobüsler de ulaşım için kullanılabilirsiniz. Deniz yoluyla gitmek isteyenler, şehir hatlarının Haliç hattını veya özel deniz taksileri kullanabilirler.

Gonca Sağlık

Balat: İkinci Baharını Yaşayan bir semt yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/ikinci-baharini-yasayan-bir-semt-balat/feed/ 0
Türk İslam Eserleri Müzesi https://www.turrehberin.com/turk-islam-eserleri-muzesi/ https://www.turrehberin.com/turk-islam-eserleri-muzesi/?noamp=mobile#respond Wed, 16 Aug 2023 10:38:48 +0000 http://www.turrehberin.com/?p=9625 Türk İslam Eserleri Müzesi Türk İslam Eserleri Müzesi, Sultan Ahmet Camii‘nin karşısında, Hipodromun seyirci duvarlarının üzerine yapılan At Meydanı Sarayı’nda bulunuyor. Müze 40,000 parçayı aşkın eseriyle dünyanın sayılı müzeleri arasında yer almış durumda. 1914 yılında Osmanlının son döneminde kurulan müze, aynı zamanda Osmanlı’nın açtığı son müze. Türk ve İslam tarihine ait çok önemli eserler, evraklar …

Türk İslam Eserleri Müzesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türk İslam Eserleri Müzesi

Türk İslam Eserleri Müzesi, Sultan Ahmet Camii‘nin karşısında, Hipodromun seyirci duvarlarının üzerine yapılan At Meydanı Sarayı’nda bulunuyor. Müze 40,000 parçayı aşkın eseriyle dünyanın sayılı müzeleri arasında yer almış durumda. 1914 yılında Osmanlının son döneminde kurulan müze, aynı zamanda Osmanlı’nın açtığı son müze. Türk ve İslam tarihine ait çok önemli eserler, evraklar ve yaşantı tarzını gösteren eşyaları burada değişik bölümlerde görebiliyorsunuz. Aynı zamanda antik hipodromun seyirci bölümü kalıntıları da burada sergilenmekte.

Müzenin içinde sergilenenlerden daha da önemlisi belki de 500 yılı aşkın burada bulunan At meydanı Sarayı veya Damat İbrahim Paşa Sarayı. Yani binanın kendisi. Bina Topkapı Sarayına yakınlığı nedeniyle Osmanlı’nın Başkentinin en önemli yerinde. Kanuni Sultan Süleyman’ın çocukluk arkadaşı Pargalı İbrahim, daha sonra hem Vezir hem de Sultan’a damat olmuş ancak aşırı ve hızlı yükselişi aynı şekilde sonunu getirmiş. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk defa evinde masada yemek yiyen ve evini heykeller ile donatan kişi olması sebebiyle Frenk İbrahim Paşa olarak da anılmış.

Topkapı Sarayından bile daha gösterişli olan bu sarayı görmek ayrı bir tat veriyor. Sultanahmet Meydanı ile ilgili videomuzu aşağıda izleyebilirsiniz. Bu videoda sadece İbrahim Paşa Sarayı değil aynı zamanda Ayasofya, Sultanahmet Camii, Antik Hipodrom ve Alman Çeşmesini de izleyebileceksiniz. İyi seyirler dileriz.

Türk İslam Eserleri Müzesi yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/turk-islam-eserleri-muzesi/feed/ 0
Zeyrek Camii / Molla Zeyrek Camii https://www.turrehberin.com/zeyrek-camii-molla-zeyrek-camii/ https://www.turrehberin.com/zeyrek-camii-molla-zeyrek-camii/?noamp=mobile#respond Wed, 16 Aug 2023 09:03:19 +0000 https://www.turrehberin.com/?p=13643 Molla Zeyrek Camii Gelin arzu ederseniz Molla Zeyrek Camii’nin içini birlikte gezelim. Bu arada Youtube kanalımıza abone olmayı ve size daha rahat ulaşabilmemiz için bildirimleri açmayı unutmayın. İyi seyirler dileriz. Doğu Roma döneminden kalma bir yapı olan Pantokrator Kilisesi ve manastırı, günümüz İstanbul’u için Molla Zeyrek Camii olarak bilinmektedir. Burası Ayasofya‘dan sonra, Bizans’tan geriye kalan …

Zeyrek Camii / Molla Zeyrek Camii yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Molla Zeyrek Camii

Gelin arzu ederseniz Molla Zeyrek Camii’nin içini birlikte gezelim. Bu arada Youtube kanalımıza abone olmayı ve size daha rahat ulaşabilmemiz için bildirimleri açmayı unutmayın. İyi seyirler dileriz.

Doğu Roma döneminden kalma bir yapı olan Pantokrator Kilisesi ve manastırı, günümüz İstanbul’u için Molla Zeyrek Camii olarak bilinmektedir. Burası Ayasofya‘dan sonra, Bizans’tan geriye kalan kiliseler içinde en büyük ikinci kilisedir. 3 ayrı şapel birleşiminden oluşan kiliseye bir manastır da eşlik etmekteymiş. Yığma tuğla tekniğiyle 1118-1124 yılları arasında yapılan kilisenin banisi Bizans İmparatoru II. İoannis ve ailesi tarafından yaptırılmış ve “Her Şeye Kadir İsa” ya adanmıştır. Bu yüzden orijinal ismi “Hristos Pantokrator’a” ithafen Pantokrator olmuş.

Molla Zeyrek Camii Dışı

Günümüz İstanbul’unda Zeyrek olarak bilinen semte adını veren cami burasıdır. Molla Zeyrek Camii’nin teras bölgesinden enfes bir Haliç görüntüsü olduğunu söylemeyi unutmayalım.

Bu güzel yapı söylediğimiz üzere Bizans İmparatorluk ailesi için yaptırılmış ve bu sebepten dolayı içi muhteşem eserler ile donatılmış. Ünü o kadar fazlaymış ki, Komnenos ve Paleologos Hanedanlıkları üyeleri ölünce buraya gömülmüşler. Hatta gücü yeten çok yüksek rütbeli Bizanslı yöneticiler bile buraya gömülmüş. Tabii bu ün Haçlı Seferleri esnasında 4. Haçlı Ordu’su için güzel bir yağma alanı olması ile sonuçlanıyor.

Molla ZeyrekOsmanlı’nın Fatih Sultan Mehmet eliyle fethi gerçekleştirdiği yıllarda bu bina çoktan harabe haline gelmiş, hatta hapishane olarak kullanılır bir noktadaymış. Fatih burada hapis tutulan Georgios Kourtesios Scholarios’u Ekümeniğin ilk İstanbul Patriği olarak görevlendirmiş.

Yine aynı dönemde, Hazırcevap Mehmet Efendi olarak bilinen bir alimi, bu kilise ve etrafının cami ve medreseye çevrilmesi görevini veren Sultan, Mehmet Efendi’yi de buraya baş öğretmen olarak atamış. Hazırcevap sıfatının karşılığı Zeyrek ismini alan, zekasından ötürü de Farsça Molla olarak dillendirilen Mehmet Efendi sayesinde burası hem cami hem de medrese olarak işlev görmeye başlamış. Caminin ismi Molla Zeyrek Camii olarak kalmış. Semt ise önce Zeyrekhane ardından ise Zeyrek olarak bilinmiş.

Zeyrek Camii / Molla Zeyrek Camii yazısı ilk önce Turrehberin.com üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.turrehberin.com/zeyrek-camii-molla-zeyrek-camii/feed/ 0